Haftanın ilk gününe pozitif, bereket ruhlu, gani gönüllü ve haliyle umut dolu başlamak ve sizlerin de başlayanlardan olmanızı temenni ederek sohbetimizi açalım efendim.
Hayatımız beyaza siyah, siyaha beyaz diyen büyüklerle dolu olsa da, biz beyazın beyazında temiz bakan, siyahın ardında sakladığı güneşe ulaşma umuduyla yaşayanlardan olmalıyız/zorundayız.
Algıların hakim olduğu dünyada iç dünyamıza umudu algılatmak zor olmamalı.
Sadece dışarıda yaşayanlar mı merak ediyor bu sorunun yanıtını?
Yozgat’ta yaşayanlar, bizatihi siyasetin içinde olanlar en az dışarıdakiler kadar merak ediyor ahvallerini. Bildikleri ancak inanmadıkları bir gerçeği merak ediyor siyasetçi.
Boy aynasındaki ahvallerini, insanların nazarındaki yerlerini, hülasa sandık öncesi toplumsal algıyı merak ediyorlar.
Siyaset insan ruhunu ve gözünü perdeleyen bir hastalık gibidir. Yozgat’takine dahi göstermez hakikati, kalp gözünü kilitler. Ankara’daki ise bir müddet sonra zaten koltuk sarhoşluğu dediğimiz ‘Yozgat’tan doğduğunu unutan siyaset leyleği tarafından siyasetin tam ortasına bırakıldığını’ düşündüren amansız hastalığın pençesine düşer.
Soruyorum şimdi size Yozgat’ta siyaset nasıl ve nereye gidiyor. Şimdi ben çıkıp da olumsuz hakikati dile getirsem hangi siyasi nazarda kabul görür yapıcı da olsa eleştirim. Neyse zamanı geldiğinde net konuşuruz.
13 yaşındaki oğlumu yakından ilgilendiren mükemmel bir eğitim yatırımı.
Proje videosunu oğlumun telefonuna gönderdim mutlu olur umudu ile.
Aldığım yanıtı sizinle paylaşmak istedim:
- Vayyy. Umarım Hızlı Tren ve Hava Limanı gibi yıllarca sürmez.
Gördünüz mü algıyı. 13 yaşındaki bir çocuğun yüreğine bu algıyı nakış nakış işlediniz, bir de 30-40-50 yaşlarındaki insanları düşünün.
Çok şey anlatmalısınız, gerekirse beşiktekine kadar.
Geçtiğimiz hafta Ankara Elmadağ İlçesi’nin, çok sayıda Yozgatlı iş insanı ve bürokratın da bulunduğu Hasanoğlan bölgesinde desti kebabı sofrasında bir araya geldik.
Çankaya Yozgatlılar Derneği Başkanı Halil Özkan Bey’in (Ağabeyimin) daveti ile biz de Çamlık Ankara Gazetesi olarak ortamda yer aldık.
Yozgatlı vali yardımcıları, daire başkanları, profesörler, iş insanları, dernek başkanları, Ankara’nın kıymeti yöneticileri ile bir araya geldik. Yozgatlılık kavramında buluşulan mükemmel bir organizasyon oldu.
Her fırsatta dile getiriyorum ya, dokunmak gerekiyor. Küçük bir dokunuş aslında bir birimizi fark etmemizi sağlıyor. Hasanoğlan’daki buluşma o küçük dokunuşun büyük tesirini oluşturdu.
Emeği geçenler var olsun.
İnsan ömrü gibi mevsimler. Yaz’ın nasıl gelip geçtiğini anlamıyorsunuz tıpkı gençlik gibi.
Bu yaz da öyle geldi geçti.
Bir de Yozgat gibi yayla şehrinde daha sert düşüyor kış saçtaki beyazlar misali dünyamıza.
Baharı da bahar gibi yaşamak gerekir türünden bir sanatsal söz etsem.
Üşmek de güzel ısınmak umudu ile.
Mevsimleriniz her daim umut dolsun efendim.
Bu vesile ile Bozkır’ın tezenesi merhum Neşet Ertaş’ı vefatının 10. Yılında rahmetle anıyorum.