Obertürkheim, Untertürkheim

Bir zamanlar Millet'mişiz,hem nasıl Millet'mişiz

gelmişiz dünyaya medeniyet nedir öğretmişiz.

Milli şairimiz Mehmet Akif Ersoy'un bu mısralarında yazdığı gibi, büyük bir milletin evladı olduğumuzun gururu ve şuuruyla ecdadımız'a rahmetler diler, ruhları şad mekanları cennet olsun.

Yozgat Ülkü Ocağı ve Almanya Türk federasyon teşkilatlarında başkanlık yapan, gönül insanı,büyük dava ve gaye insani kardeşim, ağbeyim olan Abdülkadir Baran beyin 1988 yılında görev yapdığı Türk Federasyon başkanlığı döneminden bana gönderdiği bir hatıratından bahsedeceğim.

Şehrimiz Göppingen'deki kurucusu olduğum,Türk milli kültür cemiyetine ziyarete gelmişti, beni aradı. Göppingen de olduğunu söyleyince, gittim, kucaklaştık hasret giderdik. Daha sonra Stuttgart'a yolcu ettik.

Bir Yerin Adınɑ Verinlince

Türk ismi,

Yüreğim sevinir,kalbim öğünür,

Ne büyük milletiz biz,

Yüce Allah Türkü yaşatır.

Sen de sevin, sende öğün,

O isim'ki aşkla,şevkle söylenir.

Bundan sonrasını Abdülkadir Baran başkandan dinleyelim;

"Değerli ülküdaşlarım, sizlere bugün Stutgart yakınlarında iki kasaba da geçen bir anımı anlatmak istiyorum. Bu kasabaların adları benim çok ilgimi çekmişti . Birisinin adı Obertürkheim ( Yukarı Türk Yurdu ) diğerinin adı Untertürkheim ( Aşağı Türk Yurdu ) idi. Otobanda bu isimleri görünce çok ilgimi çekmişti. Arkadaşlara bu kasabaları ziyaret etmek istediğimi söyledim, ve otobandan çıktık 20 dakika sonra Untertürkheim'e girdik. Kasabanın girişinde büyük bir kemer vardı. Kemerde Untertürkheim yazısı ve Türk Bayrağı resmedilmişti. Bunun tarihçesini öğrenmek için kasabanın Müze Müdürü ile bir görüşme yaptım. Müze müdürü,belgeleri çıkardı ve bu olayın tarihçesini bana anlattı. 1600 lü yıllarda oralara Türk Akıncıları gelmiş, Türklerin bıraktığı silahları ve giysileri bana gösterdi. Buranın neden Türk Yurdu olduğunun hikayesini anlattı. Türk Akıncıları buraya kadar gelmişler , korkan köylüler ormana kaçtılar . Akıncı birlikleri köy yakınında ki bir tepeye karargahını kurmuş, kasaba halkı geçimini üzüm bağcılığından sağlayan bir topluluktu. Akıncılar bağlara girmişler ve üzümlerin hepsini toplayıp yemişler. Bu manzarayı gören köylüler bu sene aç kaldık diye üzülmüşler. Yaklaşık bir ay sonra Akıncılar geri çekilmişler ve köylüler merakla bağlarına koşmuşlar. Kütüklerde bir salkım üzümün dahi kalmadığını görmüşler. İlk şaşkınlıklarını atlattıktan sonra kütüklere bağlanmış mendilleri fark ediyorlar. Açtıkları her mendil içerisinde yedikleri üzümün ücretini buluyorlar. Ve o güne kadar şarapçılıkla geçinen halk devasa bir servete sahip olduklarını fark ediyorlar. O günden sonra halk kendi şarap fabrikalarını kuruyorlar ve hiç kimseye muhtaç olmadan hayatlarını devam ettiriyorlar. O günden itibaren köyün adını Untertürkheim olarak değiştiriyorlar. Aynı olay diğer köy için de geçerlidir." diye bize anlattı.

İşde ecdat, işde biz.

Bin atlı savaşlarda çocuklar gibi şen dik ,

O gün dev gibi bir orduyu yendik.

Aktolgalı Beyler Beyi, haykırdı ilerle

O gün geçtik Tuna'dan kafilelerle.

Avrupa'da ecdadımızın mühürleri olan eser ve isimlerini bulmak görmek okumak Avrupa ülkelerinde yaşayan biz Türklere şeref ve onur veriyor. Atalarımızla gurur duyuyoruz. Avrupa Türklüğün'e hizmet veren Abdülkadir Baran başkanıda rahmetle aniyorum.