Bir gerçek var ki, yeni döneme her zamankinden daha büyük sorunlar ve gerginliklerle başladı belediye başkanları.
İster iktidardan isterseniz muhalefet partilerinden olun, bu sorunların en başında yer alan borç yükü ciddi bir kambur, moral bozukluğu oluşturuyor.
     Bu durum; kimine göre bir önceki belediye başkanının suçu, kimine göre ise belediye gelirleri yetersiz (hunharca harcamalar, plansız personel alımı gibi sebepleri yazabilirsiniz…)
     Bana göre bu durum, belediyeleri acımasızca borçlandıran başkanlardan hesap sormayan üst akılda, nüfusu 2 binin altına düştüğü halde yancı köy nüfusları ile belde kalmak için olmadık matematik hesabına giren başkanlarda ve plansız personel alımına göz yuman denetim mekanizmasında!
     Ha, bir de bu duruma şak şak yapan cenah var vatandaş gibi görünen…
Hülasa beyler, okta da var yayda da.
   BELEDİYELERİN BORCU BİTER Mİ?
    Ne insan yaşarken ne de belediyeler dünya döndükçe borç gerçeğinden uzak kalamaz! 
Biz de işadamı bile hesabındaki bol sıfırlı rakamlara dokunmaz, kredi ile borçlanır yatırım yapar, borçlanır araba alır, borçlanır ev alır.
Peki belediyeler? 
     Yeni dönem sancılı, tasarruf tedbirleri malum, ülke hatta dünya ekonomik darboğazda…
     Peki her şeyi bilerek aday olmuş, mücadele etmiş, olmadık siyasi hesaplamaların ve engellerin içinden sıyrılıp şehrül emin hüviyeti kazanmış bir başkan modeli için ‘sürekli borç edebiyatı yapmak’ ne anlama gelir? 
     Etrafıma bakıyorum, kimi makam aracını satılığa çıkarıyor, gizli iltifatlara (!) mazhar olmak adına, Kimi borç edebiyatı üzerinden boynu bükükleri oynuyor,
Kimi borç yükü altına kayıplara karışmış, ilçesi kardan, borandan geçilmez halde. 
Halkın içine girmez olmuş, kendi ekseni dışındakilerini hiç görmüyor. 
Halbuki seçimlerden önce sabah namazı vakti camiye koşardı muhterem. 
     Borç, bugüne kadar olmuş, bundan sonra da bir şekilde olması muhtemel yokluk kavramı. Bu kavram üzerinden bahaneler üretip, o bahanelerin ardına sığınmak mıdır asıl olan.
     Bile isteye gelinen makamda ağlamaklı bir yönetici midir millete reva görülen. Yozgat’ın bazı belediyelerinde başkanlık makamını neredeyse bırakma aşamasına gelmiş yönetici modellerinin haberini alıyoruz.
     Sanki kumar borcu gibi belediye borçlarının altında kalmış arabesk yaşantısı ile halkına umut vermeyen, sürekli moral bozan başkan modellerinin can bezdiren duruşlarından bir yıl olmadan usanmış insanlardan serzenişler duyuyoruz!
     Ya hu, madem olmayacaktı neden bir fantezi uğruna bir şehrin 4-5 yıllık zaman dilimini çaldınız, milletin makamlarını işgal ediyor, umutsuzluk tohumları ekiyorsunuz.
     Kusura bakmayın, borç edebiyatı yapan yönetici olmaz!
Borçları çözüm üretmek adına dile getiren, çözüm yolları arayan, her şeye rağmen hizmet ediyor gibi değil de gerçekten hizmet eden belediye başkanları bir tarafa, borç üzerinden belediyenin zayıfta olsa işleyen çarklarını durduranlara sözüm.
     DEVLETTE  DEVAMLILIK ESASTIR!
     Devlette devamlılık esastır, denir değil mi? 
     Lakin, ya gelen gidenin yaptığını bozar, ya da yatırımları yarım bırakır oldu son yıllarda.
Bana göre devletim en önemli tasarruf tedbirlerinden bir tanesi bir zamanlar yeterince verimli işlemese de Devlet Planlama Teşkilatı (DPT) gibi bir yapılanmayı yeniden hayata geçirmesi.
     Devlette devamlılık ancak o şekilde sağlanmış, en azından gereksiz, başına buyruk yapboz işlerin önüne geçilmiş olacak!
Yozgat’tan baktığımızda dahi başta borç bahanesi olmak üzere, çeşitli bahaneler üzerinden halkı kandırdığını düşünenler var!
     Onlar kendilerini kandırmaktan başka bir kabiliyete sahip olmasalar da başlarını kumdan çıkarmadıkları müddetçe hakikati göremeyecekler.
     Borç edebiyatı yapan başkanlara sözüm, o edebiyatı yaparken sağ adımı atarken de sol adımı atarken de dikkat edin. Vatandaş her adımda sizi gözlüyor borçlu belediye başkanının yaşantısını yakından izliyor olacakları.
     Şimdilik mazeretin sıcağı ile bir şey anlamaya bilirsiniz lakin zamanı geldiğinde acısı çıkar!
Benden söylemesi…