Bugünkü makalemde de Hz İbrahim Aleyhisselam’ın hayatı ile ilgili olayları sizlere anlatmaya çalışacağım.
Kuranda yer almamakla birlikte bazı tarihlerde HZ MUSA kıssasının bir benzeri de HZ İBRAHİM için anlatılır. BABİL ülkesinin kralı ve kendini tanrı olarak ilan etmiş bulunan NEMRUT bir rüya gördü. Aydan daha parlak bir yıldız başının üzerinde parlıyordu. Büyükleri, kahinleri zamanın en iyi astrologlarını çağırdılar. Hepsinin ortak kanaati ve rüya üzerine yorumu aynıydı. Bu yıl bir erkek çocuğu doğacak. O çok kutlu biri olacak ve NEMRUT un tahtını yerle bir edecek.
Hz İbrahim’in babası Azer, put yapımcısıydı ve zamanla Nemrut’un en yakın adamlarından biri olmuştu. Annesi USA ise hamileydi ve o yıl doğan bütün erkek çocukları öldürülmesi emredildiğinden hamileliğini gizlemişti. Sonra vakti gelince onu kocasından bile gizleyerek evlerinden uzakta bir mağarada doğurdu. Ve mağaranın önünü büyük taşlarla kapattı. Geceleri mağaraya gidip onu gizlice besliyordu. Azer öğrendiğinde ise artık o büyümüş ve iş işten geçmişti. Bir baba olarak onu ele verecek değildi.
İbrahim’in biraz aklı erince baba oğul tartışmaya başladılar. Putların bir fayda yada zarar getirmekten ne kadar uzak olduklarını söyleyen İbrahim, aya, yıldızlara ve güneşe parlaklıklarına bakarak meylettiysede onların devrilip gitmeleri, batıp sönmeleri onda sonsuzluk arayışına yol açtı ve her türlü zevalden müstağni olan, biricik ve ortağı olmayan ALLAH inancını keşfetmesine neden oldu.
Ayetlerin bildirdiğine göre Tanrının nasıl dirilttiğini yakınen bilmek isteyince ALLAH İBRAHİM’ e dört farklı kuş alıp bunları parçalıyarak dört ayrı dağa yada bir dağın dört ayrı tarafına bırakmasını sonrada kuşları çağırmasını istemişti. Çağrılan kuşların uçarak ona doğru gelmeleri çok açıktan bir ibretti.
Bu olayın ardından, büyük bir tevhid mücadelesi başlattı. Nemrut ile tartışmaya girdi. Nemrut’a gücünü kanıtlaması için RABBİN yaptığının aksine güneşi batıdan doğurmasını teklif edince artık bu onun ölüm fermanı oldu. Çünkü zalim hükümdarı insanların önünde cevapsız ve hareketsiz bırakarak gazabını çekmişti.
Allah’tan başkasına tapınmadığı için ceza olarak büyük bir ateş hazırlanmıştı ki onu ancak şeytanın akıl vermesiyle icat edebildikleri özel bir mancınıkla ateşin ortasına fırlattılar. Bu arada CEBRAİL göründü ve dileği olup, olmadığını sordu. O hayır dedi. “ Artık sadece RABBİM e dayanıyorum, ondan diliyorum.” dedi.
Bugünkü anlatacaklarım bundan ibaret olup, haftaya kaldığımız yerden devam etmek üzere makalemi ŞAKİR ŞENER BAYBURT un ODAM KİREÇTİR BENİM ADLI dizileri ile bitiriyorum. Hepinize salamlar, sevgiler, saygılar.
ODAM KİREÇTİR BENİM
Odam kireçtir benim
Yüzüm güleçtir benim
Soyunda gir koynuma
Terim ilaçtır benim
Odam kireç tutmuyor
Kumunu katmayınca
Sevda baştan gitmiyor
Sarılıp yatmayınca
Baba ben derviş miyem
Kürkümü giymiş miyem
Ben sevdim eller aldı
Niye ben ölmüş miyem
Odan kireçtir senin
Yüzün güleçtir senin
Elin elime değse
Serin ilaçtır senin
Çıktım dam loğlamaya
Yârimi kollamaya
Yârim dağları aştı
Başladım ağlamaya
Karşıda kara koyun
Tutun çadıra koyun
Yârinden ayrılanın
Adını heste koyun
Şakir Şener Bayburt (Muzaffer Akgün Tarafından derlenmiştir)