1990'lı yıllardı. Köseoğlu Mahallesi Kayyumzade Sokak Gökçe Apartmanı 3. kattaki evimizde ikamet etmekteydik. Kayyumzade Camiinin tam karşısıydı. Evimiz güney cepheli ve Çamlık manzaralı şirin bir evdi.

Bu evimizin bir sorunu vardı. Tuvaleti ara sıra tıkanıyor, gitmiyordu. Aşağıdaki komşuya sızma yapıyordu. Aşağıdaki komşumuz Memnune Yenge de bize şikayet ediyordu. Eviniz bizim eve sızıntı yapıyor, yaptırın da sızmasın diyordu.

Sonradan tuvalet büsbütün tıkanma yaptı. Tuvalet taşı pis sularla doldu. Hanım git iyi bir usta getir tuvaleti adam akıllı sağlam bir şekilde yapsın dedi. Sakın ha acemi birini getirme çok dikkatli ol dedi. Ben de o zamanlar bu işi kim iyi biliyor kim daha iyi yapar bilmiyordum.

Çarşıya doğru yol aldım. Yoğurtçu Adem'in dükkanının önünde bütün ameleler oturuyor, iş bekliyordu. Beni görünce 7-8 tane işçi koşup geldi. Buyur abi yapılacak bir iş mi var, varsa gidip hemen yapalım dedi. Ben de evin tuvaletinin arızalandığını söyledim. Tıkalı gitmiyor dedim. Anlıyorsanız bu işten gelin, anlamıyorsanız gelmeyin dedim.

İşçilerden biri hemen öne atıldı. Ben yaparım bu iş bana göre çocuk oyuncağı sayılır dedi. Haydi ikimiz gidelim başkasını almana gerek yok dedi.

Adamla beraber eve doğru yola çıktık. Biraz yürüdükten sonra eve geldik. Benim hanım bunu mu getirdin? Bu hiçbir iş yapacağa benzemiyor, bula bula bunu mu buldun dedi. Ben de bu çok iyi ustaymış, buna göre böyle işler çocuk oyuncağı imiş öyle söyledi dedim. Hanım da görürüz şimdi nasıl bir iş yapacağını dedi.

Adam geldi önce benim evin tuvaletine baktı. Pis suyla iyice dolmuş gitmiyor. Sonra benim alt komşum Memnune Yengenin evine indik. Bir inceleme de orda yaptı. Kolay hallederiz üzülme abi dedi. Benden kurmalı 4 ayaklı bir merdiven istedi. Yukarı gidip getirdim. Adama verdim. Bir de pis su birden boşalırsa diye plastik teşt getirdim. Altına tuttum. Adam bana sinirlenip kaldır şu testi ayağımın altından dedi. Sen işime karışma, karşıya otur beni izle dedi. Ben de dediği gibi yaptım. Gidip karşıya oturdum. İçimden paşa gönlün bilir dedim.

Adam deveboynu dediğimiz eğri dirseğin telini söküp attı. Sıra dirseği sökmeye geldi. Sağa sola oynatmaya çalıştı. Hiç oynamıyordu. Adam terlemeye başladı. Ben de sinirlendiği için hiçbir şey diyemiyordum. Adam oflayıp duruyordu. Biraz oturup dinlendikten sonra tekrar merdivene çıktı. Dirseği oynatmaya çalışıyor ara sıra bana sinirli sinirli bakıyordu.

4-5 kere uğraştıktan sonra biraz kıpırdatabildi. Çok sevindi. Oh en sonunda kıpırdatmayı başardım dedi. Biraz dinlendikten sonra tekrar merdivene çıktı. Dirseği sımsıkı tutup sağa sola sallayıp çıkardı.

Dirseğin birden çıkmasıyla ne kadar pis su varsa başından aşağıya aktı. Ayaklarına kadar her tarafı pis su ile sırılsıklam oldu. Adam hiç ummadığı bir durumla karşılaştı. Bu vaziyette sokağa nasıl çıkacağım dedi. Nasıl eve gideceğim diye çok üzüldü. Adam korkuluğa döndü. Bu sırada evin radyosu da çalıyordu. Radyoda "Hey Güllü hele hele Güllü, peştemali püsküllü, Ağam Adanalı paşam Adanalı, evde duramıyom sana dadanalı" türküsü çalıyordu. Adam büsbütün sinirlendi. Kapatın şu radyoyu bir bu eksikti ben şimdi ne yapacağım, nasıl dışarı çıkacağım diye ağlıyordu. Hemen müdahale ettim. Üzülme canım kardeşim, yukarı benim daireye çıkalım hemen bizim banyoya gir, bir güzel yıkan dedim. Adama bir de şeker torbası verdim. Bu torbaya elbiselerini, ayakkabılarını koy dedi. Adama bir takım da elbise, gömlek, kazak, iç çamaşır, çorap, ayakkabı verdim. Adam çok sevindi. Abi Allah senden razı olsun dedi. Elbiselerini yarın getip sana teslim ederim dedi.

Benim canım kardeşim ben elbiselerimi sana emanet vermedim, temelli verdim dedim. Ücretini de fazlasıyla ödedim. Benim evime gelen işçiler yemek yemeden gitmez dedim. Bir güzel karnını doyurdu. Beni kucakladı. Çok memnun olduğunu söyledi. Böylece arkadaşımızı üzüntüsünden kurtarıp yolcu ettik.

Ne zaman iş aradığı yerden gitsem abi yapılacak bir işin varsa hemen gidip yapalım, ben senden çok memnuın kaldım dedi. Bugünkü anlatacaklarım bundan ibaret olup yazımı Yozgat Sürmelisi ile bitiriyorum. Haftaya buluşmak üzere selamlar saygılar...

Bülbülü suladım altın tasınan

Çok günler geçirdim kara yasınan

Ben seni sevmiştim bin havasınan

Havasım koynumda kaldı ağlarım.