1960'lı yıllarda babam Sıddık CENAN bir otobüs firmasında şoförlük yapıyordu. Yozgat-Şefaatli arası çalışıyordu. Öğleden sonra Şefaatli'ye gidiyor, orda kalıyor, sabah 8-9 gibi Yozgat'a geliyordu.

Sabahleyin babamın gelmesini yazıhanede bekliyordum. Saat 8 gibi babam geldi. Yazıhaneye girdikten sonra arkasından da muavini bir müşteriyi yakasından tutup patrona getirdi. Bu kişi otobüs ücretini vermedi dedi. Patron da öfkelendi, bağırdı, çağırdı. Adama çabuk ayakkabılarını çıkarıp defol dedi. Adam ayağındaki eski yırtık, soğuk kuyu lastiklerini çıkardı ve Tol Çarşıya doğru ağlayarak gitti. Bunu gören esnaf herhalde durumu anladı. Bu kişiye para toplayıp verdi. Adam gelip patrona parasını verdi. Sağol Allah razı olsun dedi. Onun küfrüne karşılık her şey paramı idi, onu da öyle idare edip sevap alsan olmaz mıydı dedi. Patron öleli 50 sene oldu. O tarafa ne götürdün? Bir de bunun başka türlüsünü yaşadık.

Yine aynı tarihlerde yün yatak yorgan yapıp satardık. Salı günleri Un Pazarında Hakkı KOLATAR' ın mağazasının karşısına serer orda satardık. O zaman Sediyenin Mehmet diye bir amcamız vardı. Yaşlıydı, başında foteri ağzında piposu olurdu. Bunun da ufak seyyar bir tezgahı vardı. Bunun üstünde heybe kilim buna benzer şeyler satardı. Bize müşteri geldiğinde yanımıza gelir simsarlık yapar ve komisyonunu alırdı. Bu işi hiç kaçırmazdı. Çeşitli taktikler uygular, müşteriyi ikna ederdi. Müşterinin yanına gelir nerelisin der hal hatır sorar sonra bana döner yatağa ne istiyon gel bu amcana verelim der. Misal ben 600 lira istiyorum dersem yok sen de çok istiyorsun der. Sonra müşteriye döner sen ne veriyorsun der. O da 500 lira vereyim der. Yok sen de çok az veriyorsun der. Çocuk yattığı yatağını satıp İzmir'e okumaya gidecek, paraya ihtiyacı var. Gel 550 liraya anlaşın der. Elimizi tutar pazarlık yaptırır en sonunda adamı razı eder. Parayı alır bana verir. Az ileriye gidince müşteriyi görür. Hadi çocuğu kandırdı. Bak çok ucuza aldın. Ver benim komisyonumu der. Komisyonunu alır yanıma gelir. Bak yatağını iyi fiyata sattım ver benim komisyonumu der. Her ikimizden de komisyonunu alır. Parayı çok severdi. Bir gün yanındaki torununu dövdü. Az sonra geldi. Çocuğun kalbini kırdım. Çocuğa para ver de sevinsin dedi. Çocuğa para verip çocuğu sevindirdim. Bu adamı para canlı olarak biliriz. Ama ben bunun çok iyi bir davranışıyla karşılaştım.

Bir gün buna bir genç geldi. Kolunda ceketi vardı. Amca ceketimi satıyorum alır mısın dedi. Mehmet amca çocuğa bir baktı. Havalar soğuk yavrum ceketini niye satıyorsun sırtına giysene dedi. Genç delikanlı da amca hastaneden yeni çıktım. Sivas'a gideceğim. Yol param yok dedi. Bunun üzerine Mehmet Amca yavrum ceketini sırtına giy dedi. Ceketini giydirdi. Elinde tutup Un Pazarı esnaflarını gezdi. Bu çocuğun adına epey para topladı. O zamanki esnaflardan Boztepelilerin mağazasına gitti. Ordan aldı. Jandarma Durak'ın mağazasına gitti. Hakkı KOLATAR'ın mağazasına gitti. Ne kadar mağaza varsa hepsinden para topladı. Çocuğun cebine koydu. Çocuğu lokantaya götürdü. Yemek parasını da kendi verdi. Çocuğu sevindirip yolcu etti. İnsan cebinden para çıkmadan da iyilik yapabiliyormuş. Belki Allah da onu öbür dünyada sevindirmiştir. Ufak bir iyilik ahiret hayaımıza kazanmaya yeter.

Geçenlerde bir gazetede okudum. Ateştenyılmaz çifti Sevgi Evinden bir çocuk alıp büyütmek isterler. Sevgi Evinde 4 kardeş var. Bunların birini almaya karar verirler. Çocuklar da durumu anlamışlar. Ayrılacakları için çok üzülüyorlar kardeşlerimizden birini alacaklar bir daha hiç göremeyeceğiz diye. Hıçkıra hıçkıra ağlıyorlar, birbirlerine sarılıyorlar. Hasret gidermeye çalışıyorlar.

Ateştenyılmaz çifti Sevgi Evlerine geliyor. Çocukların birbirine sarılmış halde ağladıklarını görüyor. Bunlar niye ağlıyor diye soruyor. Sevgi Evlerindeki görevli yetkililer kardeşlerden birini alacağınızı öğrendiler onun için ağlıyorlar diyor.

Bunun üzerine Ateştenyılmaz çifti eşiyle konuşup anlaşıyorlar. Bu çocukların dördünü de alıyorlar. Birbirlerinden ayırmıyorlar. Çocuklar çok seviniyorlar. Sevinç çığlıkları atıyorlar. "Fotoğraflarla Mazideki Yozgat" resminde görüldüğü gibi. Çocukların ikisi yeni annelerini diğer ikisi yeni babalarını kucaklıyorlar. Sevinç içinde Ateştenyılmaz çiftinin evlerine gidiyorlar.

Ateştenyılmaz çifti bu çocukları sevindiriyor. Allah da onları inşallah ahirettte sevindirir. Allah onlardan razı olsun. Onların bu davranışlarından gurur duydum. Allah böyle insanlarımızın sayısını artırsın. Ne mutlu böyle insanlara. Haftaya buluşmak üzere. Yazımı Yozgat'ın Sürmelisi ile bitiriyorum. Selamlar saygılar.

Yozgat'ın yolları bükülür gider

Siyah saç ardına dökülür gider

Bir yiğit de sevdiğini almazsa

Mahşerece beli bükülür gider.