Makaleme geçen haftaki kaldığımız yerden devam ediyorum.
ŞAKİR EFENDİ nin oğlu MEHMET asker kaçağı olarak jandarma tarafından aranmaktadır. Jandarma GEDİK HASANLI ya gelip ŞAKİR EFENDİ ye oğlunu niye bize teslim etmiyorsun der. ŞAKİR EFENDİ de “ oğlum gücüm yetmiyor gücüm yetse kulağından tutar getiririm “ der. Başçavuş hadi HOCA EFENDİ SORGUN a gideceğiz “ der. HOCA EFENDİ “Oğlum ikindiyi kılalım da öyle gidelim “ derse de başçavuş ısrar eder ve yola çıkarlar. ÇAMURLU KÖYÜ ne gelince akşam olur. Orada konaklarlar. Başçavuşu bir odaya ŞAKİR EFENDİ yi de başka odaya koyarlar. Başçavuş sabaha kadar rüyasında köpekler tarafından huzursuz edilir. Bir türlü rahat bir uyku uyuyamaz. Sabah kalkınca bunun bir ikaz olduğunu anlar ve ŞAKİR EFENDİ’yi tekrar köyüne gönderir.
Başka bir günde Bir seyyah gelip ŞAKİR EFENDİ ye misafir olur. İkindiyi, akşamı ve yatsıyı kılarlar. Misafire yemeği ikram edilir. Misafir yatacağı zaman “ HOCA EFENDİ çok ikramını gördüm. Memnun oldum, ben erkenden kalkıp giderim görüşemeyiz hakkını helal et “ der. HOCA EFENDİ hanımının yanına gider ve misafirin yolda yemesi için birşeyler hazırlamasını söyler. Hazırlanan yemeği alıp misafirin odasına girer. “ Efendi madem kalkıp gideceksin, şunu al yolda kahvaltı edersin “ der. Seyyah “HOCA EFENDİ boşa zahmet etmişsin sabaha çıkmadan sabahın rızkını yanımda bulundurmaktan haya ederim. Benim ALLAH a tevekkülüm var . sabahın sahibi sabahın rızkını da verir “ deyince HOCA mahcup olur. Ve keşke yer yarılsaydı da içine girseydim der.
Aradan belli bir zaman sonra ŞEYH ZADE AHMET EFENDİ AMCA yine bir gün ŞAKİR EFENDİ ye “ Efendim, ALLAH gecinden versin ama ZATINIZA emr-i hak vaki olduğunda mezarınızı camiye babanızın yanına veya üzerine mi koyacaklar? “ diye sorarlar. EFENDİ HAZRETLERİ der ki, “ yok evladım, hayatta bu köylünün küfürlerini işittiğim yetmiyor mu da bir de öldükten sonra kabirde mi dinliyeyim. Büyük kabristanın en son yerine kazın kabrimi“ der. Ve dediği gibi kabri kabristanın en uzak yerine defnedilir.
Bir başka olayda İSTİKLAL HARBİ günlerinde eşkıyalar köylere saldırmaktadırlar. Yakın köylerden birkaç kişi HOCA EFENDİ ye gelirler ve HOCA EFENDİ eşkıya bizi rahat bırakmıyor, bir dua öğretin de okuyalım, eşkıya baskınından kurtulalım “ derler HOCA EFENDİ de“ köyün çevresinde euzu besmele ile ayetel kürsü okuyarak dolanın, başladığınız yere gelince ye kadar devam edin“ der. Köylüler dediğini yaparlar. Nitekim köye eşkıya giremez.
Ancak akşam köyün sığırı dönünce, hayvanlarda köye giremezler. Tekrar ŞAKİR EFENDİ ye gelip durumu anlatırlar. HOCA EFENDİ de elinize bir cubuk alın. İki üç metre çizin ; yani çembere bir kapı açın “ der. Dediğini yaparlar ve sığır köye girer.
Bugünkü anlatacaklarım bundan ibaret olup, haftaya kaldığımız yerden makaleme devam etmek üzere yazımı ABDURRAHİM KARAKOÇ un KARA HABER adlı şiiriyle bitiriyorum. Hepinize selamlar, saygılar, sevgiler.
K A R A H A B E R
Ellerin yurdunda çiçek açarken
Bizim ile kar geliyor gardaşım.
Bu hududu kimler çizmiş gönlüme ?
Dar geliyor, dar geliyor gardaşım.
Güzel olmuş sıra sıra söğütler
Dağ ardında unutulmuş şehitler
Hürriyete seymen gider yiğitler
İki gidip bir geliyor gardaşım.
Üç aylık bebekler tutuldu taşa
Düşmanlar geriden eyler temaşa
Yaratan böylesin vermesin başa
Zor geliyor, zor geliyor gardaşım.
ABDURRAHİM KARAKOÇ