Bütün mesele ehliyet ve liyakat sahibi olmak; diğer bir tabirle işin ehli olabilmek... O işin ehli değilseniz başarılı olma şansınız da olmaz. İşin uzmanı olmadan kaliteli bir hizmet üretemezsiniz. Bir iş ortaya koyarsınız ama o işten kaliteli ve başarılı sonuç alamazsınız. Bu kural her iş için geçerli bir kuraldır. İşin uzmanına sor deriz ya aynen öyle... İşi uzmanına vermek lazım yoksa o işten memnun kalamazsınız. Ehliyet ve liyakat sahibine ya da işi uzmanına bırakmazsanız zamanı ve emeği boşa harcamış olursunuz.
İşi emanet ehline teslim etmek de önemlidir. Emanete hiyanetlik edene iş teslim edilmez. Bu konuda güvenilir olmak çok önemlidir. Güvenir olmak iş ve kalite için oldukça önemlidir. Güvenilen insansa işi hakkıyla yerine getirir; güvenilmez kişi ise emanete sahip olamadığı gibi emanete hiyanetlik de edebilir.
Bu konuda kişinin inancı da sorgulanmalıdır. İnanç sağlamlığı ve Allah korkusu işe sahip çıkabilmenin de ölçüsüdür. İman ve İnanç güvenir olmak için önemli bir sıfattır; ancak güven duymak için yeter mi? Tabii ki yetmez. Sözünün doğruluğu hayatını yaşadığı çizgiye bağlıdır. Doğru çizgide devam ederken yalpa yapmıyorsa o kişiye güvenebilme şansımız vardır. Sözü ile özü ve icraatı bir birini tutmuyorsa o kişi güvenilir insan değildir.
Emanet kişinin insan ve adam olma testidir. Emanete sahip çıkan ihanet etmeyen insan, kaliteli güvenilir insandır. Emanete ihanet eden insan hem insanlar hem de Yüce Allah tarafından sevilmez. Bu emanet kamu emaneti ise çok daha önemlidir. Çünkü kişi ile helalleşmek mümkün iken kamu ile helalleşmek ise asla mümkün değildir. Onun için diyoruz ya görev (makam) ateşten gömlektir diye...Ateşten gömleği giyenler bunun da sorumluluğu bilmelidirler.
Görev ve makam sahibinin bir başka özelliği de dürüstlüğü ve çalışkanlığıdır. Kişi dürüst değilse kılıktan kılığa girip yalan dolanla halkı aldatır. Halk ve Hak için çalışma aşkı olmazsa kişide, verim ve başarılı sonuç almak da mümkün olmaz. Lafla peynir gemisi yürümez der atalar. Boş laf değil hizmet üreten ve dürüst olan insanlar başarılı olur ve gök kubbede hoş bir seda bırakırlar. Kişi ün yapmak için değil halka hizmet etmek için var olur; Allah rızası için çalışmayı kendine düstur edinir. Sözde değil özdedir Allah’ın rızası!
Başarıyı yakalayabilmenin
bir başka şartı da planlı ve projeli çalışmaktır. Plan/ proje diyoruz ya başarı için planlı ve projeli çalışmak kişiyi hedefe daha emin adımlarla yaklaştırır. Projeyi ve planı da ehline yaptırmak gerekir. Biz buna kadro ve yetişmiş eleman diyoruz. Yani başarı; uzman elamanlarla sağlanır. Onun için kadro ve iş arkadaşı oldukça önemlidir. Kadrosunu kurmayan iş arkadaşlarını seçemeyen insanlar başarı elde edemezler. Bir başka iadeyle ekipmanı seçememişseniz başarılı olamazsınız...
Son olarak ifade edeceğim konu halk adamı olmaktır. Halkın derdiyle dertlenmek, halkla kucaklaşmak ve sevilen sayılan değer verilen insan olmak başarıyı getirir. Güler yüz, tatlı dil ve halk adamı olmak başarının basamaklarındandır. Ün ve şan sahibi olmak için değil halkın problemlerini çözüp başarıyı yakalamak için sevilen sayılan kişiliğe sahip olmak gerekir. Halk adamı olmadan halkı sevmeden “Hak Adamı” olamazsın!..
Başarı için sıraladığımız bu vasıfları artırmak mümkündür. Ancak her ömrün bir süresi her görevin de bir sonu vardır. İnsan ömrünün sonu gibi... Makamlar ve görevler de bu manada kişiye birer emanet olarak tevdi edilir. Kişi bu emanete hakkıyla sahip çıkıp emanetin hakkını verdi mi huzura kavuşur. Yok o emaneti savsaklamış, diğer bir ifadeyle emanete ihanet etmiş olursa insan bunun vebali ve sorumluluğu da oldukça acıklıdır. Halkın hesap sorması en kolay olanıdır ancak Hakk’ın hesap sorması ise en acı ve elem vericidir. İlahi adaletten kimse kaçamaz ve kurtuluş yolu bulamaz. İşte bunun için diyorlar: makam- görev ateşten gömlektir diye...
Günümüz ehliyetin liyakatın ve görev sorumluluğunun hiçe sayıldığı bir zamanı yaşıyor insanlar. Ne garip ki ehliyeti ve liyakati olmayan insanlar iş başına gelip işleri içinden çıkılmaz hale getiriyorlar. Bu iş diğer alanlarda da kendini gösteriyor. Bu toplumda güvenin itimadın yok olmasına vesile oluyor ki toplumun ahengi bozuluyor. Huzursuzluğun kaynağı da galiba bu güvensizlik olmalı ? İnsanlar arasında güven ve itimat kalmamışsa başarı da olmaz, mutluluk da olmaz...