Hep sevgi ile büyüdük,

Ailemizin sevgisi idi bu bazen,

Annen var ise üstün açık kalmaz, baban var ise cebin harçlıksız kalmazdı,

Sevgilerini bu şekilde gösteren bir ebeveynimiz vardı. Bu da sevginin bir başka türü idi işte…

Bazen çevremizin sevgisi ile donatıldık,

Etrafımızdan bir gülümseme, bir selam bile sevginin tanımı idi…

Arkadaşlarımızın sevgisi ile yoğrulurduk,

Kavgalarımızın tadı bile bir sevgi timsaliydi…

“Sev kardeşim” gibi filmler ile duygusallaşırdık,

Filmlerimiz bile hep bizlere sevgi verme telaşında idi…

Bazen sevgimizden kahkahalarca gülerdik, bazen de sevginin büyüklüğünden ağlardık,

Buda hayatın bize verdiği sevginin misali idi…

Sevgimizin büyüklüğünden ayrılıklar hep elemli idi,

Gözyaşlarımız da sevgi olup akıveriyordu…

Sanki bir saat bile ayrı kalamayacağımız sevgililerimiz vardı bizim,

“Onlarsız bir an bile olamayacağımız” düşüncesi de düşüncelerimizin sevgisi olmuştu…

“Sevdim mi tam severim” derdik,

Sevmeyi öğrendik…

Sevgimiz ile

Toprağın, suya hasretinden kurumasına üzüldük,

Kelebeğin, inadına dikenli güle konmasına da imrendik…

Ama

Bazen de insan sevildiğini hissetmeyi istiyor işte,

Sevgimin karşılığı bu olmamalı diyor,

Sadece ben mi seviyorum diyor,

Dünyanın keşmekeşliği sevgiyi ve sevilmeyi yok etti diyor,

İnsanlar farklılaşmış,

Hep bencil olarak sev beni diyor, ama kendi sevgisini hissettirmiyor,

Ya da o sevmiyor, sevmiş gibi davranıyor…

“Hep bana” diyor,

Daha yok mu?” diyor.

Diyor da diyor…

Demek ki bu gönül hakiki sevgiyi istiyor…