Allah kimseyi ekmeği ile imtihan etmesin. Ekmek mücadelesi vermek kadar, o ekmeği hakkıyla kazanacağın işi bulmak da gerçekten çok önemli.
Günümüz insanlığı özellikle gençler çok önemsemeseler de ekmeği kazanmak kadar kazanacak adresi bulmak da oldukça kıymetli
Türkiye İş Kurumu’nun illerdeki internet sitelerini zaman zaman incelerim, açılan iş taleplerini fırsat buldukça kontrol eder, durum değerlendirmesi yapmaya çalışırım kendimce.
Bana göre İŞKUR’daki iş ilanları büyük oranda toplumun ekonomik ve psikolojik, doğal olarak sosyolojik yapısını da ortaya koyuyor.
Örnekleri ile detaylandıracak olursak bu durumu;
Yozgat’ta İŞKUR sitesindeki ilanları incelediğimde, şehirde büyük bir iş talebi olmasına karşın, arz ekseninde bir zayıflık çıkıyor karşıma.
Diyeceksiniz ki ne var bunda, durum her yerde aynı değil mi, memlekette iş beğenmeme hastalığı var, Yozgat’takine neden şaşırdın?
Mesele şaşırmak değil aslında, taleplere bakıyorum; mağaza müdürüne de ihtiyaç var, iş yerinde çaycıya da. Pek çoğu günlerdir ilanda ama memlekette ne müdür olmak isteyen ne de çaycı olmak isteyen işsiz var!
Sizce açılan iş taleplerinin muhteviyatı ilginç ve de dikkate değer değil mi?
Yozgat gibi bir Anadolu şehrinde hangi iş insana göredir, ya da insan işe göredir.
Üç aşağı beş yukarı iş talebi ile arz arasında bir denge oluşur, iş insana, insan da işe bir şekilde uyar.
Çok fazla alternatifin olmadığı gerçeğini de göz önünde bulundurduğunuzda, işsiz kalmaktansa İŞKUR’dan ilan edilen işlerden birine sahip olmaktaki beis nedir sevgili Yozgatlılar.
Ekmek aslanın midesinde sözü İŞKUR’un ilanının neresinde.
Ekmek midede mi, yoksa insanların avuçlarının arasında da fark edilmiyor mu?
Fark edilmiyorsa şayet vay halimize.
Belki işsiz arkadaşlar kızıyordur bu söylemlerime, kızmakta da haklılar. Sözümüz gerek işsizlere değil aslında, işi uzaklarda ararken yanı başında göremeyenlere.
Ya da işi hala aslanın midesinde arayanlara. Sanırım mideden önce aynaya bakmak, görmek gerekiyor.
ÇALIŞTIĞI İŞİN KIYMETİNİ BİLMEYENLER
Daha çok devlet memurluğunda vardır bu durum ama Yozgat gibi şehirlerde özel sektörde de görmek pekala mümkün!
Çalıştığı işin kıymetini bilmemek.
Yahu iş benim kıymetimi bilsin diyenler olabilir, siz de haklısınız.
İşine sahip çıkan, parayı, mesaiyi öncelemeden, önce işin hakkını vermek amacıyla mücadele edenin kıymetini bilmeyenlere yazık.
Onun dışında iş sahibi olmak için çırpınıp, sahip olduğunda da ayak direyenlere sözüm.
Kamuda çok fazla görülüyor bu durum.
Erkek-kadın fark etmez, işi bulmak için olmadık yol, çalmadık kapı, oluşturmadık kılıf bırakmaz ama işe başladığında masa başından kalkmak zulüm, evden vaktinde işe gelmek zul olur.
Sonrası, vatanseverdir, milliyetçidir, haram yemez, cumaya namazına yetişmek için işini yarım saat önceden terk eder, iş yerindeki eşyaları savaş ganimeti misali yağmalar, mesai saatinin büyük bölümünü bol dedikodu ve sosyal medya fenomenliği ile harcar.
Bunun gibi pek çok ruhsal bunalım sendromu yaşarken, içinde bulunduğumuz toplumda iş ahlakı üzerine ne konuşabilirsiniz.
İşini seven, sahip çıkan, hakkını verenleri ayırdım diyeceğim de, işini ahlaktan yoksun yerine getirenler de araya karışacak vesselam.
Her neyse, içinde bulunduğumuz durum mu, bu şehirde iş de zor iş yapmakta, sanırım biraz daha zaman var!