Öğrencilik yıllarımı hatırlıyorum; özellikle üniversite yılları... Konya Selçuk da okumuştum. Ekonomik durumum iyi olmadığı için hem okumam hem de çalışmam gerekiyordu! Konya Eski Sanayi, Yeni Sanayi, Kunduracılar, Toptancılar ve Şekerciler bloklarında ayak izlerim vardır.

Her gün bu geniş alanı yaya olarak dolaşır gazete satmaya çalışırdım. Sırtımda kendimden büyük yükümle... Sanayi esnafı bana o kadar candan davranırlardı ki, uzun yıllar geçti halen unutamıyorum. Yemek ısmarlayanlar, bir çay içmeden göndermem diyenler, sırtımı sıvazlayıp her gün bize uğra diyenler; unutulur mu hiç?

Üniversite öğrencisi olmam hasebiyle beni bağrına basan Konya esnafını nasıl unuturum! Şimdi ben bir Konya hayranı ve Konya kültür elçisiyim!.. Belki o yıllarda da bir çok nahoş hadiseler vardı; ama ben onların hepsini unutmuş, Konya halkının iyiliksever- yardımsever huyunu hatırlıyorum...

Bozok Üniversitemiz taze, çiçeği burnunda genç pırıl pırıl öğrencileri olan bir kurum. Her yıl ülkemizin değişik illerinden binlerce çocuğumuz şehrimizde eğitim yapmak üzere Yozgat’a geliyorlar, şehrimize misafir oluyorlar. Diyeceğim o ki, bu çocuklara sahip çıkalım, yardımcı olalım ve güler yüzle davranalım! Tıpkı benim üniversite yıllarında çalıştığım gibi dükkanınızda çalıştırdıklarınız da var onların hakkına hukukuna riayet edin derim!

Yozgat ekonomisine bunların büyük katkısı var, kimi lokantaya, kimi kafeteryaya, kimi marketinize gelip alış veriş ediyorlar. Şimdi bu çocuklar bizim sadece müşterimiz değil, misafirimizdirler. Misafire nasıl davranmak gerekiyorsa öyle davranalım diyorum. Onlar bizim kültür Elçilerimiz olacak, onlar bizi şehirlerinde tanıtacak, anlatacak... Güzel anılar bırakmışsak güzelliğimizi, misafirperverliğimizi anlatacaklar. Yok bizden kötü muamele görmüşlerse hayat boyu Yozgat’ı kötü hatırlayıp kötü anlatacaklar öyle değil mi dostlar? İçlerinde yanlış yapanlar da çıkacaktır; onları da siz ayıklayacaksınız! İnsanların için de iyi ya da kötü yok mu? Çok; uyanık olup kötüleri ayıklamak hepimizin görevi öyle değil mi?

Bu günlerde Edebiyat Fakültesi öğrencileri sokak sokak dolaşıp ödev arayışındalar. ( Hocaları araştırma görevi vermiş!) Bana da uğrayanlar oldu. Yozgat halk kültürünü araştırıyorlar. (ödev deyip geçmeyin, bu halk kültürünün araştırılıp yazılı kayıtlara geçme hadisesidir.) Nerde bir yaşlı dede, nine bulsalar masal anlatmasını istiyorlar. Daha önceden de halk kültürünü derlediklerini biliyorum. Bu Türk halk kültürü için önemli bir hadisedir. Kültürümüz ölmesin, yazılı kayıtlara girsin! Siz de buna yardımcı olun, katkı sağlayın.

Diyeceğim o ki: her türlü konuda bu çocukları hoş görü ile karşılayalım, güler yüz gösterelim, sahip çıkalım, destek olalım, ikram yapmasak bile öğrenci hatırına size ikram ediyorum diyelim... Ödev konusuna gelince: Bu ödev değil bu bir araştırma, üniversitenin aslı görevi bu... Çocukların ödevine sahip çıkın bilginiz varsa paylaşın, yazılı kaynaklara adınız işlensin. Bilginiz yoksa bildiğiniz biri varsa ona yönlendirin! Bunlar bizim çocuklarımız, bunlar ülkemizin geleceği; ne ekersek onu biçeceğiz! Ne güzel bakın halk kültürünü ( Yozgat kültürünü) araştırıyorlar, kayda geçiyorlar sizi kaynak kişi olarak not ediyorlar bu yetmez mi? Gülüp geçmeyin şehrinizi ve kültürünüzü seviyorsanız her konuda bu çocuklara sahip çıkıp fazlasıyla yardımcı olun, sizden ricamız bu...