Kooperatifleşme bugünlerde çokça duyduğumuz bir kelime… Özellikle Kadın Kooperatifleri şu günlerde çok fazla konuşulur ve tartışılır oldu. Kadınlara istihdam yaratmak, onları evlerden çıkarıp toplum hayatına katmak, ürünler üretmek, birlik ve dayanışmayı pekiştirmek, ekonomik ve sosyal alanlarda kendine güvenen kadınlar yetiştirmek…

Ticaretin ve sosyalleşmenin gereği olan her türlü donanımı sağlamak…

Bunu da kooperatifleşme ile başarmak…

Bir kooperatifin kurulması için öncelikle gerekli olan şeylere isterseniz birlikte bir bakalım; Kooperatifleşmenin tam olarak ne anlama geldiğini ve kurulması için maddi ve manevi ne tür ihtiyaçların karşılanması gerektiği çok iyi anlaşılmalıdır. Kooperatifin tanımı ; Müşterek sahip olunan ve demokratik olarak kontrol edilen, bir işletme yoluyla ortak ekonomik sosyal ve kültürel ihtiyaçlarını ve arzularını karşılamak için gönüllü olarak bir araya gelmiş kişilerin özerk birliğidir.

Kooperatifleşmede öncelikle bulunduğun yörede üreteceğin ürünü doğru analiz etmek ve o üretilecek ürünle ilgili o bölgede vizibilite çalışması yapmak çok önemlidir. Üretilecek ürünün aşamalarına göre iş bölümü yapılmalı herkes kendi yaptığı iş de çok iyi olmalıdır. Kooperatifçilik ve üretilen ürün ile ilgili bütün üyelere eşit bilgi verilmeli bilgi hiyerarşisi kurulmamalıdır. Yönetimde şeffaf ve hesap verilebilirlik olmalıdır. Üretim için üretime uygun bir mekan olmalı bu mekan içinde ürün üretimine uygun doğru ekipmanlar olmalıdır. Ürün standart ve profesyonel bir ürün olana kadar arge çalışması yapılmalı, ambalaj ve paketleme çok düzgün olmalıdır. Ürünün bir markası ve patenti olmalıdır. Satışa hazır olan ürünün reklam ve tanıtımları yapılmalı ve bunun için satış ağları oluşturulmalıdır. Günümüzde çok yaygın olan e –ticaret ağı kullanılmalı ve ürün her türlü fuarlarda ve marketlerde yerini almayı başarmalıdır. Bunların doğru bir şekilde yürütülmesi için ise çok iyi tanımlanmış norm kadroya ve çok iyi bir muhasebe bilgisine ve muhasebeciye ihtiyaç vardır. Kooperatifin gelişimi için ise farklı kooperatiflerle ve farklı sektörlerle iş birliği içinde olunulacağı sosyal bir ağ oluşturulması zorunluluğu vardır. Medyayı, interneti ve web sitesini yönetebilecek bir ekip olmalıdır. Yönetimi oluşturan ortaklar arasında işbirliği, ben değil biz dili olmalıdır.

Bir kooperatifin kurulması ve sağlıklı yürütülmesi için yukarıda yazdığım şeylerin yapılabilir olması gerekir. Aksi takdirde kooperatif kuruluş gereğini yerine getiremez.

Peki Türkiye de olan durum nedir? Kırsalda yani yerelde kadınların ekonomik anlamda özgürleşmesi ve sosyalleşmesi için bu kadınlara sunulan kooperatifçilik yapısı onların gerçekten yapabilecekleri ve ihtiyaçlarını karşılayıp, başarılı olabilecekleri bir yapı mı dır ? Bu kadınlar okuma yazma bilmeyen, köylerinden dışarı hiç çıkmayan, bu ticaretin ne anlama geldiğini bilmeyen ve böyle bir pazara girme cesareti gösterebilen kadınlar mıdır? Peki o zaman soru şu kırsal da kurulan kooperatiflerin kaç tanesi böyle kadınlar tarafından kurulmuştur. Sıfır tanesi…

Bu kooperatifler genelde orada bulunan erkekler ya da oranın yetkili olan erkekleri tarafından kuruluyor kadınlar sadece onlara güzel bir kılıf oluyor. Yine erkeklerin güçlendiği, kadınların yok sayıldığı bir düzen… Kadınların ürettiği ama paylaşmadığı, yönetimde olmak istediği ama yönetemediği, kooperatif alanında bilgilenmek istediği ama bilgilenemediği, yeni kooperatiflerle ve farklı tedarikçilerle tanışmak isteyip tanışamadığı, ürettiği ama emeğinin karşılığını alamadığı, para kazanmak isteyip kazanamadığı bir kooperatif anlayışı…

Oysa Mustafa Kemal Atatürk 1920 yılında Kooperatif Şirketler Kanununu yazdığında ne meclis kurulmuş ne de Cumhuriyet ilan edilmişti. 77 maddelik yasa meclisin kurulmasından sonra meclise sunulmuş ama sadece 5 madde geçebilmiştir. 5.madde de şöyle der; “Köylerdeki memurlar, ziraatciler, ticaret odasındaki meclis üyeleri ve öğretmenler kooperatifçiliği öğrenecek ve köylüye öğreteceklerdir “der. Ve devam eder ; “Bir güçlü ile güçsüzü birleştirmeyin. Çünkü güçlü ile güçsüz bir araya gelirse güçlü kuvveti ile güçsüzü altında ezer“ der. Ama bunu söylerken kadınları böyle örgütleyelim erkekleri böyle örgütleyelim demez.

Ben de aynen böyle düşünüyorum. Kadınların üzerinden nemalanmak ve sanki kadınlar için kooperatifler kuruluyormuş algısını yaratmak ve burada kadının yapabilirliğini yok sayan bir zihniyetin, ne kadına ne de erkeğe ne de topluma bir faydası vardır. Yani bir güçlünün güçsüzü ezmesi değil el vermesi gerekir. Bugüne kadar toplumsal cinsiyet eşitsizliği yüzünden bu alanlardan uzak kalan kadınlara gerçekten tam olarak güvenip Kadın ve erkek olarak bir dayanışma içine girip birlikte kooperatifler kurup kadın istihdamını daha çok öncelleyerek kadınlara bu konuda yol vermek gerçek bir üretim ve toplumsal bir değişim ve gelişim için şarttır.