Çanakkale Savaşı'nın Gizli Kahramanları: Türk Kadınları

Unutmayalım, 18 Mart'ı her kahramanıyla analım.

Çanakkale Savaşı'nda cephede cesurca yerini alan kahraman Türk kadınları adını tarihe yazdırdı. Korkusuz kadınlar, vatanları için erkek kılığında ölüme meydan okudu.

''Tarih sayfalarında kendine koca paragraflar açan Mustafa Kemal Atatürk'ün ilk cümlelerinden, Anadolu'nun silkinip kendine gelmesinin ilk emarelerinden, 102 yıldır hafızalardan silinmeyen zafer'' diye devam ettirebiliriz cümlelerimizi, halâ da eksik söylemiş oluruz.

Seyit Onbaşı'ları ezberledik yıllar içinde, Çanakkale de nice kahramanları andık. Velhasıl bu savaşın bir de kadın kahramanları vardı; tarihin tozuna gömülmemesi, anılması, bilinmesi gereken.

Kadınlarımızın Anadolu'nun kurtuluşunda oynadıkları rolleri cepheye silah taşımak, cephane imalathanelerinde çalışmak, askerlerin giyecek ve yiyecek ihtiyacını karşılamak gibi alanlara sıkışmış şekilde öğrendik okullarımızda. Hemşirelik görevleri, kimsesizlere yardım etmek öksüz çocuklara kol kanat germek gibi

Kadınlarımız 1915'te elbette çok daha fazlasını yaptı.

Bazıları cephede kıran kırana çarpıştılar. Kimisi keskin nişancılık yaptı, kimisi bambaşka katkılarla, bambaşka kahramanlıklarla tarihe geçti. Nezahat Onbaşı işte bu kahramanlardan biri... Nezahat Hanım'ın babası Albay Hafız Halit Bey, Gediz Cephesi'nde çarpışan 70. alayın komutanıdır. Nezahat Hanım'ın annesi vefat etmiştir, hayatı çocukluğundan beri cephe cephe gezerek geçmiştir.

İşte onlardan birkaçı;

Mücahide Hatice Hanım

Mücahide Hatice Hanım, Anafartalar cephesinde 56. fıkrada mehmetçiklerle omuz omuza çarpışan bir kadın askerdir.

Anafartalar'dan sonra diğer savaşlara da katılır, İzmir'de Yunan ordusuna esir düşer, İnönü Muharebeleri başta olmak üzere Kurtuluş Savaşı'nın birçok cephesinde canını dişine takarak çarpışır. Tek bir farkla! Gelin, kendi açıklamasından okuyalım;

Babam merhum Mehmet Efendi’dir. Çanakkale Anafartalar’da 56. fırkada silahımla muharebelere iştirak ettim. Adım Ahmet idi. Benim kadın olduğumu kimse bilmiyordu. Şarapnel ve kurşunlarla dokuz yerimden yaralandım. Milli muharebelerimize de gönüllü iştirak ettim...”

Nezahat Onbaşı (Baysel)

Gediz Cephesi'nde savaşın kötüye gitmesi bazı erlerin geri çekilmesine, kaçmayı düşünmesine sebep olur. İşte o noktada Nezahat Hanım'ın kahramanlığı devreye girer. Bazı erler dediğimize bakmayın, Nezahat Hanım atıyla 600 kişilik bir alayın önünü keser, ''Ben babamın yanına ölmeye gidiyorum, siz nereye gidiyorsunuz!'' diye bağırır. Erler bunun üzerine cepheye dönerler, Nezahat Hanım ile birlikte savaşırlar, Gediz cephesini geri alırlar. Nezahat Hanım bu savaştan sonra onbaşı rütbesini alır, Nezahat Onbaşı olarak anılmaya başlar. Yalnız önemli bir ayrıntı daha var:

Nezahat Onbaşı, bu rütbeyi kazandığında henüz 12 yaşında küçük bir kız çocuğudur! Türkiye Büyük Millet Meclisi, 30 Ocak 1921 tarihli oturumunda Kurtuluş Savaşı'mızın ilk İstiklal Madalyası'nı da Nezahat Onbaşı'ya takdim edilmesi kararlaştırılır...

Çanakkale Savaşı'na Anadolu illerinde doğan askerlerin yanı sıra eski Osmanlı toprağı Kosova'dan gelen gönüllüler de katılır, sekiz tabur asker vatani görevlerini kanlarının son damlasına kadar gerçekleştirirler. Bu taburlardan biri Gora-Dragaş bölgesindendir; içinde de yalnızca erkekler değil, kadınlar da vardır!

Bu kadınlardan biri de Dragaşlı Zeynep Mido Çavuş'tur...

Zeynep Mido Çavuş ailesini Kosova'da bırakır, tek başına cepheye gider, şehit olur. Bu hikayenin bir başka etkileyici tarafı, Zeynep Mido Çavuş'un o sırada bekâr ve gelinlik çağında olmasıdır.

Bunlar araştırınca izine rastladığımız kahramanlar ya hiç ismi beli olmayan hiç ismi geçmeyen kahramlarimiz....

Cesur kadınlarımızın kahramanlıkları düşmanların da dikkatinden kaçmadı. Hemcinslerinin cesaretini yazdıkları mektuplara tarih dikkat çeken notları arasında dünyaya yayılmasını sağladı. Bir ingiliz subayı mektubunda

"Benim de vurulduğum 18 Mayıs 1915 günü keskin nişancı bir Türk kızı pusuda çarpışıyordu. Gizlendiği yerden gün boyunca ateş etti ve çok sayıda adamımızı vurdu."

Çanakkale zaferinin galibleri eli silah tutan çocuklardır gece gündüz askere ekmek pişiren erzak çeken gelinler kızlardır ,Kuranlar okuyarak dualarla seccade başında gözyaşı döken analardır

Çanakkale milletin zaferidir

Tüm aziz şehitlerimizi saygıyla anıyorum bize bir Vatan bıraktılar Rabbim onlardan razı olsun