Yoğun sıcaklardan bunalıyor kendimizi doğaya ve piknik alanlarına atıyoruz.Hem hava almak hem de temiz ve serin havanın tadını çıkarmak istiyoruz. İş yoğunluğunu atalım stresten uzak kalalım diyoruz. Bu sebeple piknik alanlarını park ve bahçeleri tıklım tıklım dolduruyoruz. Diyecek bir şeyimiz yok, çok da iyi ediyoruz, sıkıntı ve stresi atıp biraz da eğleniyoruz.

Yalnız yaptığımız bir ve bir çok yanlış var, doğaya karşı saygısızlık adına.. Doğaya zarar veriyoruz, çevremizi kirletiyoruz ve çöp yığınlarının oluşmasına sebep oluyoruz. Poşetler ve yiyecek kabukları da dahil tüm çöpleri piknik alanlarına atıp çevrenin kirlenmesine ve yok olmasına sebep oluyoruz. Çevremize karşı oldukça duyarsız davranıyorum. Hele hele o çekirdek kabukları yok mu yerden süpürmekle de çıkmıyor. “Ne var canım toprağa gübre olsun” deyip attığımız o kabuklar gübre değil pislik ve iğrençlik meydana getiriyor!...

Naylon poşetler petler daha tehlikeli. Üç beş gün değil toplanmazsa aylarca yıllarca kalıp mikrop yuvasına dönüşüyor ve sağlığımızı tehdit ediyor. Atılan şişeler cam kırıkları aşırı sıcakla birlikte yangın çıkmasına ve ormanlarımızın yanıp kül olmasına neden oluyor. Bizim önemsemeyip attığımız bu atıklar hem çevreyi kirletiyor hem de doğaya büyük zarar veriyor. Biz bunu ister bilerek yapalım isterse bilmeyerek fark etmiyor sonuçta doğayı kirletiyor çevremizin güzelliğini yok ediyoruz!..

Bazı yerlere çöp bidonları konmuş oralarda ağzına kadar dolmuş oluyor. Yapacağımız basit bir şey var: Bu da çevreye duyarlılık ve kendimize saygı adına yapılmalı. Pikniğe çıkarken bir kaç büyük çöp poşetini yanımıza almak; işimiz bitip dönüş başlayınca kendi çöpümüzü bu poşetlere doldurup en uygun çöp bidonlarına atmak!.. Mümkünse bu da toplu çöp atılan yerler olmalı dağ başında öyle bırakmanın da anlamı yok. Dağ başına ha dağınık bırakmışsın ha poşetle; belediye çöp araçlarının aldığı mekanlar çöpler için en uygun mekanlardır.

Bunu yaptığımızda hem kendimize saygımız hem de tekrar buralara gelecek olan insanımıza saygı duymuş olacağız. En önemlisi de çevremizi- doğamızı temiz tutmuş korumuş olacağız. Yoldaki taşı çalıyı atıp birine zarar vermesin diyen ve bunu iyilik hayır adına yapan ecdadın torunlarıyız biz. Nerden nereye? Bu bir saygı, bu bir insanlık görevi; biz de o görevi yapalım ne olacak? Kendimize ve insanımıza saygımız olsun!..

Bu vatan için ölürüm, can veririm diyenler bizim çocuklarımız değil mi? O vatan uğruna öldüğümüz, uğruna can verdiğimiz bu cennet vatanı korumakta temiz tutmak da niye duyarsız kalıyoruz? Ne yaman çelişkidir bu ?..Çevreyi pislikten temizlemeyi hayır ve sevap kabul etmiş bir dinin mensuplarıyız biz. Bize ne oluyor da çevremize karşı bu kadar duyarsız kalıyoruz Allah aşkına ?..

Yozgat için söyleyelim en çok gittiğimiz yerler, Çamlık Milli Parkı, Kent Park, Spor Vadisi, Ağaçlık alanlar ve gölet kenarları...Buralarda şehir merkezine yakın olan alanlar, yani temiz tutulması gereken alanlarımızdır. Hafta sonları gidin buralar çöpten ve atıklardan geçilmiyor; bu nedir Allah aşkına ? Hani bu vatan bizim göz nurumuz can damarımızdı ? Göz nurumuzu can damarımızı böylemi koruyacağız?

Son olarak Çamlık Milli Parkına bir parantez açalım. Çamlık bizim huzur kaynağımız, akciğerimiz ve hava aldığımız temiz mekanınız. Bi noktada da yüz akımız ve övünç kaynağımız olan mekan!... Yozgat’ın can damarı Yozgatlının da yüz akı... Burayı korumak bizim görevimiz. Hem de gözümüz gibi korumak!... Maalesef Çamlık çevresinde de bu poşetleri ve cam şişe atıklarını görmek mümkün? Allah dan korkun yahu bunlar güneşle birlikte yanğın çıkarıyor: Göz nurumuzu , ak ciğerimizi yakacaksınız!.. Biraz değil Çamlık Milli Parkımız için çok daha fazla dikkat etmeliyiz. Hatta derim ki zaman zaman Çamlık’ta ve Kent Parkta çevre temizliği adına gönüllü hemşehrilerimizin de katılı ile genel temizlik yaparak tüm insanımıza örnek olalım. Bu vatan bizim, bu şehir bizim onu korumak ve temiz tutmak da bize düşer... Ne dersiniz Allah aşkına dostlar ?..