Cumhurbaşkanlığı ve Genel seçimler öncesinde büyük bir rüzgar yakalanmış herkes Millet İttifakının kazanacağına kesin gözüyle bakarken ne oldu da seçim son anada 2 tura kaldı. Herkes de biliyordu ki 2. Turu kazanmak zordu. Birinci turda iş bitirilmeli dendi. ilk turda bitmeli noktasında herkes hemfikirdi.

Cumhurbaşkanlığı ve Genel seçimler öncesinde büyük bir rüzgar yakalanmış herkes Millet İttifakının kazanacağına kesin gözüyle bakarken ne oldu da seçim son anada 2 tura kaldı. Herkes de biliyordu ki 2. Turu kazanmak zordu. Birinci turda iş bitirilmeli dendi. ilk turda bitmeli noktasında herkes hemfikirdi. Özellikle Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Kemal Kılçdaroğlu, 6 benzemezi bir araya getirmeyi başarmış, ortak bir konsensüs kurulmuştu. Peki ne oldu da her şey ters düz oldu…
Kemal Kılıçdaroğlu, uzun yıllar bürakrat olarak devlete hizmet etmiş, devlet işleyişini iyi bilen biri. Hem parti içi hem ittifakla süreci iyi yönetmiş ama partililerin ve halkın büyük kesiminin teveccühünü de kazanmış bu oluşum ve süreç neden başarıya ulaşamadı..? Kaybedilen seçim sonrası Kılıçdaroğlu bir anda topun ağzına konuldu. İttifak ortaklarından garip sesler yükselmeye başladı..! Hatta artık İttifak liderleri de sanki CHP sayesinde meclise girmemiş gibi davranıyor. Günah keçisi CHP havası estirilmeye başlandı.

Burada şu tespiti yapmakta fayda var. Seçim öncesi ittifak içerisinde her parti kendi cephesinden hesabını kitabını yaptı ve görülüyor ki CHP dışında herkes arzu ettiğine ulaşmış gibi görünüyor. CHP sayesinde herkes arzu ettiklerini almış, alamayan CHP kalmış gibi. Seçim sonrası ittifak ortakları artık ayrı hesaplar yapıyor, farklı arayış içerisinde görünüyorlar. Buraya kadar her şey normal denebilir. Fakat normal olmayan CHP yönetimi hala eski ittifakın sürdürülmesinden yana. Artık o sinerjinin olmadığını ayrılanların CHP’nin olmadığı farklı hesaplar peşinde olduklarını maalesef CHP yönetimi göremiyor, ya da görmek istemiyor. Bu noktada CHP yönetiminin özellikle Kılıçdaroğlu’nun sürece yönelik yeni durumu çabuk kavraması ve yeni politikalar ve bir takım değişiklikler yapması gerekiyor. Hem de vakit geçirmeden. Partililere ve CHP’ye gönül verenlere kulak vermeli.

Kılıçdaroğlu Sosyal Demokrat Sese Kulak Vermeli!

Kılıçdaroğlu, hala ittifak ortaklığında diretmesinin anlamı nedir? Yerel seçimler yaklaşıyor ittifak olmasa da işbirliği yapması daha makul bir seçenektir bana göre. Burayı sonra açacağım. Kılıçdaroğlu, ben sosyal demokratım diyor ve ruhunda bunu hissediyorsa, kendisine hata yaptıran politikalardan ve uygulamalardan vaz geçmesi lazım. Bunlar nedir derseniz. Öncelikle CHP sosyal demokarsinin kalesi olarak bilinirken neden yönetimde önemli kadrolara ve kendi yakın danışmanlarının büyük bir bölümünü sağcı insanlardan oluşturuyor bu bir çelişki değil mi? Partiyi sağa kaydırdığı eleştirilerini görmezden gelmesinin sebebi nedir? Partiyi sağa kaydırması ve danışmanlarını sağcılardan oluşturarak, sosyal demokrat tabandan gelenlere kapıyı kapatması ya da uzak tutarak başarıya ulaşması mümkün değil. Derhal partinin özü olan sosyal demokrasi söylemini meydanlarda söylendiği kalıptan çıkararak, parti içerisine de yaymalı. Yani kadrolar yine ağırlıklı olarak sosyal demokrat gelenekten gelenler arasından seçilmeli. Sağ gelenekten gelenlere kapı kapatılmalı demiyorum, yanlış anlaşılmamalı. Partinin sosyal demokrasi geleneğini kültürünü özümsemesi partiye o doğrultuda hizmet etmesi zaman alır. Oysa tepeden inme sağ tandanslı kişiler şu aşamada partiye zarar verir ve veriyor da. Bunu Kılıçdaroğlu, görmeli. Partiye ne zaman ki sosyal demokrat düşünce hakim olur ise o zaman başarı gelir. Bu şekilde zor. Kılıçdaroğlu’nun helalleşme yaklaşımı ve sağ partilerle ittifak arayışı değerlidir ama yeterli değildir. Çünkü sağa oy veren vatandaş bakıyor evet bu yaklaşımlar güzel toplumsal barış açısından değerlidir. Özellikle ayrışmış toplumun tekrardan bir bütünlük yakalaması önemli bir konudur. Fakat iktidara susamış CHP’yi hükümet yapmak istiyorsa değişim seslerine kulak vermeli.

Bu değişimi Kılıçdaroğlunu değiştirin bütün sorunlar çözülür. Bu doğru bir yaklaşım olmaz.  Kılıçdaroğlu’nun değişmesi bir şeyi değiştirmez ama Kılıçdaroğlu, kadroları sosyal demokrat geleneğinden gelmiş liyakat sahibi deneyimli tecrübeli ellere bırakırsa ve kendisi de sosyal demokrat gelenekten gelenleri danışman atarsa ve politikalar sosyal demokrasiyi özümsemiş şekilde uygulandığında, topluma biz sosyal demokrasi söylemini hayata geçirdik, sağcı insanlarımızla ve paydaşlarımızla da taviz vermeden eşit ortamda eşit hareket yapabilme kabiliyetini geliştirdik diyerek toplum kesimlerine de yeterince sosyal demeokrat politikaların doğruluğunu anlatırlarsa işte o zaman sağa oy veren vatandaş da oturup düşünecek ve diyecek ki bunların kendilerine has politikaları var ve bizim derdimize derman olabilirler. Ama bakıyor söylem sağ, kadro sağ, danışmanlar, başkanlar sağ o zaman diyor ki, zaten onlarda sağcı olmaya çalışıyor, zaten sağ partiye veriyorum oyu, aslı dururken neden bu tarafa oy vereyim. İşte bunları halkın içerisinde dolaşan vatandaşla içli dışlı olan, onların nabzını iyi tutan ne istediğini iyi analiz eden sosyal demokrat kadrolara ihtiyaç var. Bu hareket yapılmadığı sürece sonuç değişmeyecektir.

Parti İçi Değişim Talepleri Değerlendirilmeli

Parti içerisinde değişim talepleri bundandır. Yara kanıyor, acilen tedavi edilmeli yoksa kangren olduğunda kolu kaybedersiniz. Maalesef ki Türkiye’de parti içi demokrasi yok denecek kadar az. Bu kısmen CHP’de uygulanıyor ama yetersiz. Vatandaş Parti Liderini ve vekilleri ancak seçim zamanı görebiliyor diğer zaman ne görebiliyor ne ulaşabiliyor. Bu tüm partilerde aynı. Bu durumun değişmesi için Siyasi Partiler yasasının konsensüsle değişmesi gerekiyor. Tabi Liderler, öncelikle bunu ülkesi için istemeli.

Parti içerisinden yükselen ses ve gönüllü seçmen, sağcı aday istemiyoruz söylemini bu nedenlerle dillendiriyor. Yoksa sağcılar partiye gelmesin denmiyor. Toplumsal barışın sağlanması için sağ sol tüm insanlar birlikte ortak hedef olan ülke menfaati için çalışmalı birlikte hareket etmeli. Ama Sosyal Demokrat kimliğe sahipse bir parti. Bu kimliği ve kültürü koruyacak ileriye taşıyacak yönetim kadroları sosyal demokrat gelenekten gelenler arasından seçilmeli. Yoksa görüldüğü üzere sosyal demokrasiye zarar verirsiniz. Parti içerisinden yükselen seste bunu işaret ediyor ve Kılıçdaroğlu’nu sosyal demokratları parti yönetiminden uzaklaştırdı eleştirisini haklı çıkartıyor.

Kılıçdaroğlu için iyi bir fırsat. İşleyen Kongre sürecinde bunu hayata geçirebilir. Parti yönetimini sosyal demokratlara teslim eder ve kendisi de sosyal demokrat danışmanlarla çalışarak başarı yolunda hep birlikte yürüyebilirler. Tüm kadro ve danışmanların sağcı olduğu bir ortamda iktidar olmak hayalden öteye gitmez. Sağ politikaların ülkeyi getirdiği nokta ortada. Halkın durumu da ortada. Emekli pazarda hiçbir şey alamadığını, her ürünün çok pahalı olduğunu 7 bin 500 lira ile geçinmenin mümkün olmadığını adeta haykırıyor. Düzeltilmesi konusunda da en ufak bir ışık görünmüyor. CHP bu halk için bir fırsat olabilirdi bunu kaçırdı. Kaçırmasında kendisine yanlış danışmalık yapanların payı olduğu kesin. Kesin ama Kılıçdaroğlu’da aynı isimlerde ısrarcı olması gariptir. Vatandaş, CHP’yi ve Kılıçdaroğlu’nu bir umut ışığı olarak gördü ama kendisini yanlış yönlendirenler ve hala da yönlendirmeye çalışanları görüyor.

Sosyal Demokrat Kimliğin Korunması İsteniyor

Kılıçdaroğlu, ilk iş yönetim kadrolarını sosyal demokratlara teslim etmeli, danışmanlarını sosyal demokratlar arasından seçmeli ve politikalarını sosyal demokrasiye göre uyarlamalı ve hayata geçirmeli. İttifak içerisinde istediğini alıp, şimdilerde haksız konuşmalar yapanlarla ilgili yerel seçimlerde iş birliğine daha dikkatle yaklaşmalı. İttifakta yer alan partilerin neredeyse tamamı olumsuz ifadeler kullanıyor o bakımdan, ittifak yerine, daha dikkatli eşit koşullar da iş birliğine gitmeli. Yoksa sonuç değişmeyecek yine CHP’ye oy veren seçmen üzülecek. CHP seçmenini üzmeye kimsenin hakkı da yok. Yetkisi de yok.

Yaklaşan yerel seçimlerde, CHP’ye gönül verenler de, partililer de sağcı aday istemedikleri doğrultusunda görüş ileri sürüyorlar. Sağcı bir adayın tercih edilmesinin CHP’nin Sosyal Demokrat kimliğine zarar verdiği görüşü hakim. Partililer, “Biz kendi geleneğimizden bir aday göstermediğimiz zaman karşılaştığımız açıklamalar bunlar oluyor. Neden CHP kendi başına kazanamasın ki? Bu gibi açıklamalar olmaması için ülkenin tamamında parti geleneğinden gelmiş bir aday gösterebiliriz. CHP’li bir adayımız olsun” şeklinde ifade ediliyor. Bu istek ve taleplerin CHP, yönetimi tarafından görülmesi ve bu taleplere kulak verilmesini bekliyor.