Aziz müminler! Allah’ın insanlar üzerindeki nimeti sayılamayacak kadar çoktur. Allah Teâlâ şöyle buyurur: (Eğer Allah’ın nimetini sayacak olursanız sayamazsınız. Şüphesiz Allah; çokça bağışlayan ve merhamet edendir.) (16/en-Nahl/18) Bu nimetlerin en büyüklerinden biri de nesil/zürriyet nimetidir. Allah Teâlâ şöyle buyurur: (Allah, size kendi nefislerinizden eşler yarattı, eşlerinizden de sizin için oğullar ve torunlar yarattı ve sizi temiz gıdalarla rızıklandırdı.) (16/en-Nahl/72)

Zürriyetin, beşeriyetin devamı ve anne-baba için diğer bir ömür olması Allah’ın bir lutfudur. Çocuklar, anne-babalarının niteliklerini ve özelliklerini taşır. Dünya var oldukça onlar ile Allah Teâlâ’ya ibadet gerçekleşir ve yeryüzü imar edilir. Onlar sayesinde yardımlaşma ve dayanışma, birbirine merhamet etme, akrabalık ilişkileri ve iyilik başları kurulur.

Çocuklar, Allah Teâlâ’nın bir nimeti olduğu gibi aynı zaman da anne-babaların elinde büyük bir emanettir. Emanetin hakkı, korunmak ve kaybedilmemektir. Muhafaza edilmek ve ihmal edilmemektir. Emaneti gözetmek ve ondan gafil olmamaktır

Çocuklar; dinleri ve ahlaklarının arındırılması, sağlıklı metot üzere eğitilmeleri noktasında anne-babaların ve velilerin yanında bir emanettir. Allah Teâlâ şöyle buyurur: (Ey inananlar! Kendinizi ve ailenizi, yakıtı insanlar ve taşlar olan ateşten koruyun. Onun başında iri gövdeli, sert tabiatlı, Allah’ın kendilerine buyurduğuna karşı gelmeyen ve emredildiklerini yapan melekler vardır.) (66/et-Tahrim/6) Yani; Allah’a itaat ederek ve O’na isyanı terk ederek cehennemle aranıza bir engel koyun. Rasulullah s.a .s şöyle buyuruyor “Çocuklarınıza yedi yaşında namazı emredin, on yaşına geldikleri halde namazı kılmıyorlar ise onları hafifçe dövün ve yataklarının arasını ayırın.” Çocuk namazdan sorumlu olmasa da; ibadete alışması, ibadet etmeye devam ederken ve günahlardan sakınırken ergenlik yaşına girmesi için yedi yaşında namaz kılması emredilir. Bunu emretmekle sorumlu olan velidir. Bu yaşta ona bunu emretmezse günahı velinin üzerinedir. Oruç da aynı şekildedir; ergenlikten önce çocuk oruç tutmaya alıştırılmalıdır.

Din ve ahlak konusunda özel ilgi göstermek babalar ve annelerin en önemli görevidir. Çünkü küçük, dinine bağlı olarak yetişirse gençliğinde bütün hakları gözetir. Dini, akrabaları ve toplumu karşısındaki görevlerini yerine getirir. Allah’ın haklarını yerine getirmezse, kulların haklarını hiç yerine getirmez. Güzel ahlaka alışmak, nefiste sağlam bir meleke oluşturur ve bu meleke dış etkenlerle yok olmaz. Aynı şekilde kötü sıfatlara alışmak, her türlü aşağılığa ve kötülüğe, ziyana ve vebale sürükler. Çünkü gençliğini bir şey üzerine geçiren o şey üzerine ihtiyarlar. Bir şey üzerine ihtiyarlayan o şey üzerine ölür. Bir şey üzerine ölen de –Allah’ın izniyle o şey üzerine yeniden diriltilir.

Çocukların dini yönleri ile ilgilenmek, onlarla ilgili en büyük şer’i görevdir. Bu nedenle; Allah’ın kullarına öğüdü, hep dosdoğru dine sarılmak olmuştur. Allah Teâlâ şöyle buyurur: (Ey iman edenler! Allah’tan, O’na yaraşır şekilde korkun ve ancak müslümanlar olarak can verin.) (3/Âl-i Imrân/102 (İbrahim de bunu kendi oğullarına vasiyet etti. Yakup da “Oğullarım! Allah sizin için dini (İslam’ı) seçti; o halde sadece müslümanlar olarak ölünüz” (dedi). Yoksa siz Yakup’a ölüm geldiği zaman orada mı idiniz? O zaman (Yakup) oğullarına, “Benden sonra kime ibadet edeceksiniz?” demişti. “Senin ilahın ve ataların İbrahim, İsmail ve İshak’ın ilahı olan tek ilaha (Allah’a) ibadet edeceğiz; biz O’na teslim olanlarız” dediler.) ((Lokman dedi ki:) “Yavrucuğum! Namazı kıl, iyiliği emret, kötülükten vazgeçirmeye çalış ve başına gelenlere sabret!”) (31/Lokman/17)

Babalar, anneler ve velilerin öğütlerinin fayda vermesi ve yönlendirmelerinin işe yaraması için mutlaka güzel birer örnek olmalıdır. Çünkü anne-babanın güzel örnek olması, çocuğun davranışlarına etki eden en büyük faktördür. İyi ya da kötü meyveler verir. Bu nedenle müslüman; Allah’ın, boynuna astığı emanetler konusunda Allah’dan korkmalıdır. Çocukların eğitimi babalara, annelere ve velilere emanettir. Ve en çok gerekli olan ilim ise, kişinin ahretini kurtaracak ilimleri öğrenmesidir.

Bundan sonra; yeteneklerine, güçlerine ve eğilimlerine göre diğer ilimlere yönlendirilirler. Herkes, yaratılışına uygun şeyde başarılı olur. Yetişmekte olan bir çocuk, dünyası ve ahireti için en uygun şeye yöneltilir.

Anne-babalara ve velilere emredilen bir konu da çocuklarla zararlı etkenlerin arasına girmek ve onları kötü arkadaştan uzaklaştırmaktır. Çünkü kötü arkadaş, mutlaka gerçekleşecek bir helak ve çirkin bir utanç demektir. Onları iyi arkadaşlarla ve temiz bir eğitim ortamıyla kuşatmalıdır. Rasulullah s.a.s şöyle buyurmuştur: “İyi arkadaş, misk taşıyıcı gibidir.” Onları; yıkıcı düşüncelere sahip zararlı kitaplardan, kötü dergilerden ve açık-saçık filmlerden uzak tutmalıdır. Çünkü bu etkenler, kalpleri ifsat eder ve ahlakları bozar. Gençleri; şehvet düşkünü, ahlak ve nitelik bakımından sapmış bir hale getirir.

Din açısından gözetilmesi gereken durumlardan biri de anne ve babaların –öpmede dahi olsa- çocuklar arasında adaletli olmasıdır. Çocuklarından bir kısmını diğerlerine, erkek çocukları kız çocuklara tercih etmemeleridir. Rasulullah s .a.s şöyle buyurur: “Allah’dan hakkıyla korkun ve çocuklarınız arasında adaletli davranın!”

Babalara ve annelere düşen bir diğer görev de, çocuklarına karşı sabırlı olmak ve tahammül etmektir. Onları affetmek ve haram olmayan şeylerde onlara anlayış göstermektir. Çünkü bu, onların iyiliği için daha uygundur. Çünkü kim affederse Allah da onu affeder. Allah Teâlâ şöyle buyurur: (Ey iman edenler! Eşlerinizden ve çocuklarınızdan size düşman olanlar da vardır. Onlardan sakının. Ama affeder, kusurlarını başlarına kakmaz, hoşgörür ve bağışlarsanız, biliniz ki Allah; çok bağışlayan, çok merhamet edendir.) (64/et-Teğâbun/14) Burada zikredilen düşmanlık, insanın dini ihmal etmesine yolaçan şeylerdir. Allah; affetmeyi ve bağışlamayı emretmiş, affeden ve hoşgörülü davrananı bağışlama sözü vermiştir.

Anne-baba, çocuklarına beddua etmekten kesinlikle sakınsın! Çünkü bu, onların sürekli mutsuzluğuna neden olabilir. Rasulullah s.a.s şöyle buyurduğunu rivayet eder: “Nefislerinize, çocukları-nıza, hizmetçilerinize ve mallarınıza beddua etmeyin.”

Dinin talimatlarını gözeten, ilahi emirleri yerine getiren, Allah’ın başarılı kılmasına ve takdirine uyan kimse için çocuklar, göz aydınlığıdır. O çocuklar, Allah’ın hakkını ve kulların haklarını yerine getirirler. Onların doğru yolda olmalarının bereketi anne-babalarına dünyada da ve öldükten sonra da ulaşır. Kişi, dininin talimatlarını ihmal ederse çocuk onun aleyhine bir kötülük olur. Sapmasının vebali ona da erişir. Bu nedenle, çocuklarınız konusunda Allah’dan korkun

Aziz müminler!.. Allah’dan hakkıyla korkun ve O’na itaat edin. O’nun gazabından sakının ve O’na isyan etmeyin. Bilin ki; çocuklarınız ve Allah’ın velayetini size verdiği kimseler boyunlarınızda birer emanettir. Onları en doğru işlere taşımak, onları her türlü güzel ahlaka ve doğru yola yönlendirmek sizin sorumluluğunuzdur. Onları; başıboş kalmaktan, kötü arkadaş edinmekten, boş vaktin zararlarından, gözetimsiz ve sorgusuz yolculuğa çıkmaktan alıkoyun. Gece ve gündüz hayatlarını düzene koymada onlara yardımcı olun. Pişmanlığın fayda vermeyeceği bir yerde edindiği kötü huylar için pişman olabilir. Gençler için en tehlikeli şey, uyuşturucular ve ahlaki sapmalardır. Onları, sürekli bundan sakındırın. Çocuklarınız için faydalı ve mubah araçlar hazırlayın. Onları, faydalı amellere yönlendirin. Çünkü sizler, onlardan sorulacaksınız.

, Rasulullah s.a.s şöyle buyurur: “Hepiniz bir çobansınız ve hepiniz emri altındakinden sorumludur. Erkek, ev halkının çobanıdır ve onlardan sorumludur. Kadın, kocasının evinin çobanıdır ve ondan sorumludur. Hizmetçi, efendisinin malının çobanıdır ve ondan sorumludur. Hepiniz bir çobansınız ve hepiniz emri altındakinden sorumludur.”