Peygamber Efendimiz belli bir dönem ticaretle de uğraşmıştır. Ticaretle uğraştığından alım satımın bütün inceliklerini bilen Peygamberimiz, toplumda kardeşlik bağlarını zayıflatan ve güven duygusunu sarsan aldatma ihtimalini ortadan kaldıracak önlemler almıştır. Bu yüzden alışveriş sırasında satıcı ve alıcının, satılan mal ve ona verilecek bedelle ilgili tüm detayları açıklamalarını şart koşmuştur. Hatta bunu alışverişin bereketi olarak görmüştür.
Müslümanlara sık sık birbirlerinin kardeşi olduklarını hatırlatan Peygamberimiz bir müslümanın, malında bir kusur bulunduğu takdirde bunu açıklamadan satmasının haram olduğunu ifade etmiştir.” Bizi aldatan bizden değildir” hadisi de bu amaçla söylenmiştir. Bizzat kendisi, yaptığı alışverişe dair bir belgeye, satılan şeyde herhangi bir kusur bulunmadığı kaydını düşmüştür.
Böylece o, insanların, başta gıda, giyim ve barınma gibi temel ihtiyaçları olmak üzere, hayatlarını sürdürebilmek için gerek duyduğu her şeyi alıp satarken dürüst ve samimi olmalarını temin edecek bir ortam oluşturmayı amaçlamıştır. Mesela, bazı kişilerin sağmal hayvanlarını satmak istediklerinde sütü bol görünmesi için birkaç gün sağmadan bekletmelerini “aldatma” olarak nitelemiş ve bu davranışın hiçbir müslüman için helâl olmadığını ifade etmiştir.
Bununla birlikte hayvanı alan bir kimsenin üç gün içinde sağdığı sütün değerini vermek şartıyla onu iade edebileceğini belirterek, alıcıyı aldatmanın ve aldatılmanın önüne geçmiştir. Yine Allah Resûlü, bir mümine zarar verenin, onu aldatanın Allah’ın rahmetinden uzak kalacağını bildirmiş. İnsanları aldatanların, şefaatinden mahrum kalacakları uyarısında bulunmuştur.
Malını satmak için çokça yemin edenlerin ve malındaki kusuru açıklamadan satan kimselerin Allah’ın gazabına uğrayacaklarını ve melekler tarafından lânetleneceklerini de haber vermiştir.
Ölçü ve tartı konusunda keyfîliğin hüküm sürdüğü câhiliye döneminde insanlar, kendileri bir şey satın alırken ölçü ve tartıyı tam tutuyor, başkalarına satarken eksik yapıyorlardı. Bu aldatma Cenab-ı Hakk’ın katında insanların ikazına yol açtı: “Ölçü ve tartıda hile yapanlar” anlamına gelen Mutaffifîn sûresinde şöyle buyuruldu : “Eksik ölçüp tartanların vay haline! Onlar, insanlardan ölçerek bir şey aldıklarında tam ölçerler. Kendileri başkalarına vermek için ölçüp tarttıklarında ise haksızlık ederler (eksiltirler). Onlar, o büyük gün için -insanların âlemlerin rabbinin huzuruna çıkacakları gün için- diriltileceklerini akıllarına getirmiyorlar mı?”(Mutaffifîn Suresi 1-6)
Cenabı-ı Hakk’ın uyarısını alan sahâbîler, bu ayetlerin nazil olmasından sonra ölçü ve tartıda çok daha hassas davranmaya özen göstermişlerdir. Malın kötüsünü altına veya tezgahın arka kısmına koymak, süte su katmak, yüksek kaliteli mala düşük kalitelisini karıştırmak, para veya kıymetli kağıtların sahtesini yapmak ve müşteriyi aldatacak her türlü sahtecilik İslamda haram kılınmış bu tür kazanç haram sayılmıştır.
Ticaretini dürüst ve hilesiz yapmak evine ve çocuklarına helal para götürmek en kutsal olan ticaret değil midir? İnsanları kandıran kendini kandırır ve Cehennem odununu kendi elleriyle taşır. Helal kazanç peşinde koşanlara selam olsun!..
İbadetleriniz makbul cumanız da mübarek olsun!
(Kaynak Diyanet İşleri Türk İslam Birliği Hutbeleri)