Süreklilik arz eden zamlar ve hayat pahalılığı gelir seviyesi düşük olan aileleri ciddi şekilde rahatsız etmeye başladı. Toplumda gelir seviyesi yüksek olan bir kesini var, onlar durumlarını korurken toplumun çoğunluğu düşük seviyeli bir gelirle idare etmek zorunda kalıyor. Gelir seviyesi yüksek mutlu azınlığa bir şey diyemiyoruz ama emekli diye ifade edeceğimiz büyük bir kesim hayat pahalılığı altında eziliyor.

Ne hikmetse sürekli artan zamları ve hayat pahalılığını devlet frenleyemedi. Covid salgını, deprem felaketi ve sel su baskınları da işin tuzu biberi oldu; zamlarla devam eden hayat pahalılığı bir anda dengeleri değiştirdi. işsiz, asgari ücretli ve emekliler bu zamlarla adeta kabuğuna çekildi kaderine terk edildi. Araya seçimlerde girince ipin ucu kaçtı zamları frenlemek mümkün olmadı.

Çalışan kesime, memurlara ve asgari ücretlilere ciddi bir destek sağlanıp zam oranı yüksek tutulurken EYT ‘illerin de dahil olduğu ve devlete büyük bir yük getirdiği kesimlerle birlikte tüm emekliler düşük zamla mağdur edildi. Bu orantısız ücret dağılımı emekli vatandaşlarımızda ciddi tepkilere neden oldu. Ödenen maaşları yeterli görebilirsiniz ancak günlük hayata yansıyan zamlar durmadığı ve hayat pahalılığı yükseldiği için emekliler mağdur edilmiş oldu. Şuanki tepki devlete ve hükümete küskünlük derecesine ulaştı.

Emekli olup çalışanlarımız var, onlar biraz kendi mağduriyetlerini kendileri telafi ediyor diyebiliriz. Ancak yaşlanmış çalışamaz hale gelmiş ve hastalıklarla mücadele eden büyük bir emekli gurubu var ki bunlar gerçekten ihtiyaç sahibi ve mağdur haldeler. Allah korusun bunların evleri barkları olmayan kesimi yoksulluk sınırının da altında. Hayat pahalılığına bağlı olarak ev kiralarına yansıyan büyük artışlar kirada olan insanlarımızı oldukça mağdur etmeye başladı.

Emekliler kimler? Bir kısmı yüksek maaşlı ve geçim sıkıntısı çekmeyenler. Ama büyük bir kısmı yaşlı, hasta ve çalışamaz durumda olanlardır. İşte asıl mağdur bunlar !.. Benim gibi hastalıklarla mücadele eden hastane ve eczane arasında mekik dokuyan insanlar asıl mağdur ettiklerimiz ?.. Yani bizim emaktarlarımız, annelerimiz, babalarımız, dede ve ninelerimiz. Eli öpülesi duası alınası büyüklerimiz. İşte şimdi biz onları mağdur ve perişan ediyoruz...

Devlet babaya diyeceğimiz yok: bizler vatanımızı devletimizi bayrağımızı ve ülkesini seven insanlarız. Diyebilirim ki: toplumun bel kemiği ve can damarı olan insanlar! Zamanında çalışmış yaşlanmış ve bakıma muhtaç hale gelmiş eli öpülesi, duası alınası insanlar. Devletin sıkıntısını anlar saygı da duyarız ve devletimizin ayağına taş gelsin tökezlesin istemeyiz.

Bütün bunlara rağmen belirli kesimlerin maaşı arttırılırken emeklilerin maaşının düşük kalması ve emeklilerin hayat pahalılığı altında eziliyor olması herkesimi rahatsız eder. Paylaşımda eşit, sıkıntıları göğüslemek de eşit olmalı. Tasarruf tedbirleri alınırken gelir seviyesi düşük insanları da hesaba katmak gerekiyor. Bizce asıl fedakarlık yapması gereken guruplar maaşları yüksek ve gelir seviyesi oldukça fazla olan kesimler değil midir?

Sözün özü şu: Emekliler bu dönemde ciddi şekilde mağdur edildi ve sıkıntıya düştü. Seslerini duyurmak istiyorlar ancak, sizi duyduk diyenler işi ağırdan alıyorlar ve bir başka bahara diyorlar: Bu şuna misale benziyor (Affedersiniz ) “ölme eşeğim ölme yaz gelsin sana yonca biçeceğim!..” İş işten geçtikten sonra yonca da işe yaramaz. Zifiri karanlıkların ardından doğan güneşin de bir anlamı olmaz! Demir tavında gerekir. Devlet baba( hükümet) emeklileri küstürmemeli ve bir an önce gönlünü almalıdır; geç gelen adalet adalet değildir.