Yakın geçmiş bir zamanda ve daha evvelde kendini dini ulema gibi görenler ya da bir yerlere yaranma rant devşirme peşinde olanlar her dönem hedefine birilerini koyuyorlar. Son olay ise bu güruhun saldırılarına rağmen final maçında olağanüstü bir performans sergileyerek milli takımımıza kupayı getiren bu ülkenin guru “Filenin Sultanları” kadın voleybol takımımız ve takımın önemli sporcularından biri olan Ebrar Karakurt, şampiyonluğun ardından bu güruh tarafından saldırıya uğradı.

Yakın geçmiş bir zamanda ve daha evvelde kendini dini ulema gibi görenler ya da bir yerlere yaranma rant devşirme peşinde olanlar her dönem hedefine birilerini koyuyorlar. Son olay ise bu güruhun saldırılarına rağmen final maçında olağanüstü bir performans sergileyerek milli takımımıza kupayı getiren bu ülkenin guru “ Filenin Sultanları” kadın voleybol takımımız ve takımın önemli sporcularından biri olan Ebrar Karakurt, şampiyonluğun ardından bu güruh tarafından saldırıya uğradı.

Filenin Sultanları Avrupa Şampiyonası finalinde Sırbistan’ı 3-2 mağlup ederek altın madalyayı ülkemize getirdi. Ekonomik darboğazdan bunalan millet için bir nefes, bir rahatlama ortamı sağlamışken, kendini bilmeyen ve toplumu germek, ayrıştırmak ve rant devşirmek amacıyla bu tür eylem ve saldırılar da bulunanlara yargı, topluma nifak sokma bölme vb. maddelerden gereğini yapmalı. Uluslararası arenada böylesine önemli bir başarıyla Şampiyonluğu getirmiş takımı el üstünde tutulması gerekirken, gerici zihniyete sahip kişilerin saldırıları kabul edilemez.  Yargı gereğini yapmadığı içindir ki bu güruh meydanı boş bulup saldırılar gerçekleştirebiliyor.

Taliban Zihniyeti mi? İstanbul Sözleşmesi mi?

Bir avuç “Taliban” zihniyetli insanların, Türk toplumunu bölmeye ayrıştırmaya gücü yetmeyecektir. Devranın şimdilik kendileri için döndüğünü düşünerek hareket edenler,  unutmasınlar ki bu devran da bir gün biter. Çünkü Türkiye halkı geçmiş atalarından aldığı geleneklerinde ve genlerinde kadınını çok önemsemiş ve her daim değer vermiş bir millettir. Millet olma bilinci de kadına ve çocuğa verdiği değerden gelir.

Her fırsatta kadını aşağılayan, kadını ve çocukları istismar aracı gibi gören bu zihniyet değil mi, bir seferden bir şey olmaz diyen. Dinini öğrensin diye gönderildiği yerlerde kız, erkek fark etmeksizin istismarlara uğrayan bu çocuklar değil mi? Kadını her anlamda yasal olarak koruyan İstanbul sözleşmesini iptal ettiren bu zihniyet değil mi?

Baskı ve Travma Sonucu Yitirilen Canlar

Siz hiç bale salonunda çocukların istismar edildiğini duydunuz mu? Duyamazsınız. Çünkü o çocuğun ailesi o hoca müsfettesine gereğini yapacağını bilir. Ama Diğer taraftan merdiven altı yasal izinleri bile olmadan işletilen kurslar da gariban aile çocuklarının istismarı sonucu,   çocuk ve ailenin kiminin korku, baskı ve tehdit nedeniyle sustuğu ve bunların bazılarının yaşadığı travma sonucu ya hayatına kastettiği ya da geleceğinin karardığı bu yerlerde (Düzgün ve yasal olanları tenzih ederim) Yargı da görevini yapmadığı ya da eksik yaptığı sürece bu güruh daha da cesaretlenerek eylemlerini artırarak devam edecektir.

Bu Taliban zihniyeti değil mi ki çoluk, çocuk demeden ya da kadının en ufak hareketini cinsellikle değerlendirip, tahrik olması ve istismara yeltenmesi kabul edilebilir bir durum değildir. Çok merak ediyorum, bu zihniyet cinsellik dışında bir şey düşünmüyor mu?  Oysa dinimiz gözü başka tarafa çevirmeyi emreder… Maalesef ilgili otorite olanlar, kimi lüks içerisinde yaşamlarını sürdürmekle kimi yetkisiz davranmakla meşgul olup, bu işlerle ilgilenmemeleri ya da gereğini yapmamaları toplumu bölmeye ayrıştırmaya ve ülkeyi ortaçağ zihniyetine sürükler. Buna izin verilmemeli. Oysa ulusal gururu okşayan her türlü eylemde ilgililer sahip çıkıp haddini aşanlara, haddini bildirseler bu tür sonuçlar çıkmayacaktır.

Yapılanların İslam İnancıyla Alakası Yok

İşin ilginci bunu yapanlar din adına yaptıklarını ifade ediyorlar. Ben eminim ki dini şahsi işlerine ve emellerine alet ediyorlar. Çünkü bu yapılanların İslam inancıyla alakası kesinlikle yok. Peygamberimiz ne yapmıştır. Neslinin kızı Fatıma’dan devam edeceğini ifade etmiş, torunları Hasan ve Hüseyin’i sırtından indirmemiştir. Bu yapılanların ne dinle ne imanla ilgisi, alakası yoktur. Önce ahlak gelmeli, inanç ardından onu tamamlayıcı olarak devam etmeli.

Bu güruhun geçmişine bak karanlıktır. Şuan ki mal varlığına bak devasadır. Ama bu millete sabredin, 1 tabak makarnayı bile çok gören, 1 tabağı, yarım tabağa indir diyebilecek kadar kendini aşmış ve lüks şatafat içinde yaşayanlar bunun hesabını nasıl verecekler. Burada sorgulanması gereken, ahlaki ve vicdani değerlerin ortadan kalktığıdır. Bu şartlarda neyi nasıl ne oranda yapabilirsiniz.

Türk bayrağını üzerinde onurla taşıyanlara, dil uzatarak hakaret etmeleri lanet okumaları, bela olarak görüp ifade etmeleri ve buna ilgili makamların seyirci kalmaları da aynı şekilde kabul edilebilir değil. Bu güruh son zamanlarda ne hikmetse kendi gibi düşünmeyenlere karşı sürekli farklı yakıştırmalarda bulunmaları ve sürekli bir saldırı içinde olmaları da kabul edilemez.

Yasa ve Kendi Vicdana Göre Karar Verilmeli

Yargı makamı asla unutmamalı, kullandığı yetki halka ait ve yetkiyi halk adına kullanıyor. O nedenle yasaların verdiği yetki ve vicdanlarına danışarak karar vermeliler. Vicdan sahibi yargı mensubunun çok daha fazla olduğuna inanıyorum, inanmak istiyorum. Unutmayın öbür tarafa gittiğinizde sizi kurtaracak tek şey vicdanınız olacak. Yanınızda başka bir kurtarıcı olmayacak.

Çözüm İstanbul Sözleşmesinde

İstanbul sözleşmesini iptal etmek çözüm müdür? Asla. Tam tersi çözümsüzlüğü körükleyen bir unsur olarak ortaya çıkmıştır.

Bu millete inanç üzerinden, Arap kültürünü dayatmanın hiçbir dayanağı ve gereği yoktur. İnsanların inançlarını suiistimal edip, ticari ranta devşirmeye de kimsenin hakkı yoktur.

Kadını ve çocuğu korumak bu devletin hem yasal hem ahlaki sorumluluğudur. Bunu yerine tam getirdiğinde o zaman tam bir toplum olma yolunda ilerlersiniz.