Geleceğimiz adına mal- para, Servet biriktirmek ve iyi bir meslek kazanmak için yoğun çaba sarfediyoruz. Kendimiz ve evlatlarımız İçin böyle bir gayretin içinde oluyoruz. Maddi dünyamızı kazanmak için çalışırken galiba manevi dünyamızı ihmal ediyoruz ne dersiniz?
     Beyhude harcadığımız bir ömür ve yaşam bazen bizi sonsuz pişmanlığa götürebiliyor. 
     En sevdiğimiz yavrularımız başı boş ve sorumsuz bir yaşam içerisinde debelenip duruyorlar. Her şeye kayıtsız kalıp ahlaki değerleri önemsemeden yaşamaya çalışıyorlar. 
     İnsanca bir yaşam bazıları İçin bir anlam ifade etmeye bilir. En küçük bir uyarmada “Sana ne hayat benim hayatım sen benim hayatıma karışamazsın!” deyip karşı çıkabiliyorlar. Biraz daha fazla sıkıştırınca da evden kaçıyorlar.
      Sözün özü daha ileri giderseniz size acı bir ders de veriyorlar. 
     Mal- mülk servet değil çocuklarımıza bırakabileceğimiz en değerli miras; güzel ahlak ve insanca bir yaşam olmalı. 
     “Edep bir tâc imiş nûr-i Hudâ'dan, giy ol tâcı emîn ol her belâdan.” Hz. Peygamber (sav) buyuruyor ki: "Bir baba çocuğuna güzel ahlaktan daha üstün bir miras bırakamaz”.
     Bir kişiden güzel ahlakı, namusu, şerefi, haysiyeti, onuru ve insani değerleri alırsanız geriye bir ceset kalır. Yani insan biyolojik bir varlıktır.   
     Hayvani hislerini tatmin etmeye çalışan bir mahluk. Allah kimseyi de bu duruma düşürmesin.
     Aslında hiç kimse hayat benim hayatım istediğim  gibi yaşarım deme hakkına da sahip değildir. Çünkü onu yaratan Allah ona bir görev ve sorumluluk vermiştir: İnsanca yaşamak ve Yaradana kul olmak. “
İnsan, başıboş bırakılacağını ve yaptıklarından hesâba çekilmeyeceğini mi sanıyor?”(Kıyamet Suresi Ayet,36)
    Ayetinde ifade edildiği gibi insanın bir görevi ve sorumluluğu vardır. Hayatı ve bu bedeni bize bahşeden Yüce Allah onu bize emanet olarak vermiş; bunun hesabını da soracağını bildirmiştir...
     Ne yazık ki başıboş ve sorumsuz bir gençlik-nesil yetişiyor. Sokağın verdiği çok acı bir ders var üzerlerinde. 
     Çocuklarımız ahlaki ve imani değerlerden yoksun kalıyor. Edep ve hayayı hiçe sayan bir genç gördüğümüzde hepimiz hayıflanıyoruz. Namus, şeref, haysiyet, onur ve ahlaki değerleri arıyoruz. 
     Nasihat dinlemez, nasihata ihtiyacı olmayan bir gençlikle karşı karşıyayız.
     Bu nedenle diyoruz ki: çocuklarımıza bırakacağınız en güzel ve en anlamlı miras güzel ahlak ve iman bir yürek olmalıdır. 
     Çocuklarımız Sokağın keşmekeşliğine teslim edilmemeli. Sosyal medya denilen bataklığa onları gömmeyelim. En güzel giysi olan edep, haya ve terbiye ile onları donatıp şerefli bir insan olduklarını hissettirelim. Şeytani ve hayvani hislerin esiri olmasınlar ki iki cihanda da mutlu ve mesut yaşasınlar. Türk ve Müslüman olarak yetişmeleri için gayret ve çaba sarfedelim çünkü onlar için bırakılacak en büyük servet işte budur.Bir insan İçin en büyük miras: “İman ve güzel ahlaktır!” “İmansız olan beden paslı  sinede yüktür”. Bizim görevimizde bu güzelliği ailece devam ettirmenin gayretinde olmaktır. İşte hayat o zaman bir anlam ve şahsiyet kazanır. Selam olsun bu şuurda yaşayabilenlere...