Monşer: Ülke yangın yeri, ülkede kriz var. Öldük mahvolduk. Sokağa çıkamıyor, tatile bile gidemiyoruz.
Odgurmuş: Siz de bir alemsiniz. Ülkede kriz var diyorsunuz. Tamam anladık ama, siz bu cümleyi 15 yılı aşkın bir zamandır sürekli tekrarlıyorsunuz. Nerdeyse her yaz aylarında “Sonbaharda kriz var” diyorsunuz. Her kış ayları geldiğinde ise “İlkbaharda kriz var” diyorsunuz. Bu ne biçim bir kriz ki her sonbahar, her ilk bahar geliyor. Ardından öteki seneye geçiliyor, yine aynı şekilde “Bu sonbahar kriz var, bu ilkbahar kriz var” diyorsunuz.
Monşer: Ne yani ülkede kriz yok mu?
Odgurmuş: Mesele kriz vardır veya yoktur meselesi değil ki. Mesele sizin sürekli beklenti içinde olmanızdır. Merak ediyorum. Her bahar kriz olacak, her sonbahar kriz olacakmış diyorsunuz. Baharlar geçiyor, sonbaharlar geçiyor siz yine kriz var diyorsunuz. Bu kriz nasıl bir şeydir ki 15-20 seneden beri her bahar ve her sonbahar sizi beklentiye sokuyor ve belkide gelmeyerek gelişini bir başka bahara veya bir başka sonbahara erteleyip duruyor.
Bu ne biçim bir krizdir ki de sanki hep sizinle dalga geçiyor.
Monşer: Ne dalga geçmesi yahu, siz benimle dalga geçiyorsunuz herhalde. Her sonbaharmış da her baharmış da. Kriz var mı var. Daha ne diyorsunuz? Var mı bunun ötesi?
Odgurmuş: Tamam anladık sizin dediğiniz olsun bakalım.
Monşer: Sonra son günlerde duyuyorum, yeni vergiler gelecekmiş. Bak kardeşim yeni vergi mergi ben anlamam. Ne vergisiymiş. Neymiş Savunma Sanayiine aktarılacakmış. Yahu bunu benden mi çıkartacaksın. Git nereden alacaksan al vergini, bana dokunma.
Odgurmuş: Kriz meselesini anladık da siz krize karşı alınması gereken tedbirlere de karşısınız. Aslında bu durum biraz mantık dışı olmuyor mu? Kendinizle çelişiyorsunuz gibime geliyor. Hem krizden şikâyet ediyorsunuz, yetkililer buna bir çare bulmalı diyorsunuz, yetkililerin ileri sürdüğü tedbir ve çarelere de karşı çıkıyorsunuz.
Monşer: Ne çelişmesi be! Ona da karşıyım, buna da karşıyım hatta ötekine de karşıyım. Hükümete de karşıyım, devlete de karşıyım.
Odgurmuş: Hani siz kriz var diyorsunuz ya, o zaman hükümet o krize karşı hangi tedbiri alsa siz onu onaylarsınız? Bir teklifiniz, bir öngörünüz var mı?
Monşer: Mesela devlet, İmamların maaşlarını kessin açık neredeyse oraya aktarsın. 2-3 maaş alanlar varmış onları da kessin. Hatta emekli milletvekillerinin maaşlarını da kessin. Yok olmadı şu an mecliste bulunan milletvekillerinin maaşlarını da kessinler. Bak o zaman bütçe nasıl fazla verir.
Odgurmuş: Eksik söylediniz her halde, askerlerin maaşlarını, yüksek bürokratların maaşlarını, özel sektörde bulunan şirketlerin karlarını da devlet kessin diyecektiniz. Peki neden önce imamlar açıklar mısınız?
Monşer: Neden olacak onlar maaşlarını alıyor ve yan gelip yatıyorlar. Ne iş yapıyorlar. Vatandaş namazını evinde kılamaz mı? Camilere ne gerek var. Kes onların maaşların kapat camileri, bak elektrikten de tasarruf edilmiş olur. Bu şekilde maliye kâra bile geçer.
Odgurmuş: Ama özel sektörde de çok yüksek maaşlar alanlar var veya askerlerden bazı kesintiler yapılabilir mi. Buralara müdahale etmek mümkün olmaz sanırım.
Monşer: Özel sektörden bize ne yahu adı üstünde “Özel sektör” onlara karışamazsın. Askerlere gelinde onlara ise asla dokunamazsın. Onlar bizim göz bebeğimiz.
Odgurmuş: O zaman dolaylı vergiler koysunlar o yolla açık varsa onu kapatsınlar.
Monşer: Hayır o da olmaz, dolaylı vergiler dediğiniz yine fakir fukaranın sırtına yüklenmek demektir.
Odgurmuş: Dolaysız vergiler konulsun.
Monşer: Yok asla olmaz dolaysız vergiler de koyamazlar. Zaten 3 kuruş maaş alıyoruz. Onu da elimizden alsınlar da biz tatile gidemeyelim mi, araba eskidi onu değiştirmeyelim mi?
Odgurmuş: Anladığım kadarıyla sizin derdiniz vergi, bütçe açığı, savunma sanayii vs. değil. Sizin devletle, hükümetle, hükümette bulunanlarla probleminiz var. Asıl mesele bu olduğu halde lafı dolandırıp eveleyip geveliyorsunuz. Açıkça söyleseniz daha iyi olmaz mı?
Monşer: Ne yapacağımı, kimi eleştireceğimi, kimin aleyhinde konuşacağımı size soracak değilim. İster direk söylerim, istersem dolaylı söylerim, istersem de üç-beş doğrunun arasına sıkıştırır fikrimi yine söylerim. Aslında ben her şeye karşıyım hatta sana da karşıyım. Ben iktidarda olmadıktan sonra hiçbir şeyin kıymeti harbiyesi yoktur.
Odgurmuş: Böylesine açık konuştuğunuz için çok teşekkür ederim. Madem demokrasi ile idare ediliyoruz. O halde herkes fikrini açıkça söyleyecek ve o fikrinin de iktidara gelmesi için gayret sarf edecek. Siz de öyle yapmalısınız. 
Sürekli karşı tarafı eleştirerek bir yere varamazsınız. Sizin de yeni fikirleriniz teklifleriniz olmalı. Düşüncelerinizi tahakkuk ettirmek için de iktidara gelme yollarını araştırmalı ve bu yolları kullanmalısınız. Sizin de iktidara gelmeniz için önünüzde bir engel var mı? Bildiğim kadarıyla da yok. O halde madem hiçbir şeyden memnun değilsiniz biraz çalışıp, gayret edip ilk seçimde mevcut iktidarı devirin ve yönetime istediğinizi getirin ve olsun bitsin. Ardından da siz daha demokratik, daha mutlu ve daha müreffeh bir ülke meydana getiriniz. 
Hatta sizin iktidarınızda emekliler rahat etsin, Pazar alışverişine rahatça gidebildiği gibi pahalılıktan etkilenmeden yıllık tatillerini de yapsınlar. Bütün bunların önünde bir engel yok. Yapabilirsiniz.
Hemen şimdi çalışmaya başlayabilirsiniz.