Gurbet bizim kaderimiz olmamalı. Gurbet çözüm değil ayrılık acısının iliklerde yaşatıldığı yerdir gurbet. Gurbet gönül ateşinin duman duman tüttüğü yerdir! Bu zalim gurbet Yozgatlı’nın kaderi olmamalı!…” Ama maalesef gurbet Yozgatlı ile Yozgatlı gurbetle iç içe yaşıyor. Her gittiğimiz yerde bir Yozgatlı hemşehrimizle karşılaşıyor; içimiz buruk onunla Yozgat’ı konuşuyoruz!..

Yozgat’ta özgürce yaşayan ama ne hikmetse buradan bunaldım diyen bazı dostlarımız diyorlar ki: “Bu memleketten göçüp gitmek lazım, gidenler kurtuluyor!” Kurtuluyor mu, gurbete tutsak mı oluyor orasını bilmem. Bildiğim bir şey var memleket ateşi ile yanıp tutuşuyorlar. Bir yanları eksik sol yanları yaralı içleri buruk yaşamaya devam ediyorlar. Sıla özlemi onların kaderi gibi gözüküyor.

Gittiğimiz etkinliklerde yanımıza yanaşıp: “Ben de Yozgatlıyım hemşehrim” diyen içimize bir hüzün bırakıyor. Neden hemşehrim, bu gurbet neden? Dediğimizde hepsinin farklı bir hikayesi var... Devamını soramıyoruz zaten. O bizden sılanın kokusunu alırken biz de onun içinde yanan gurbet ateşini harlıyoruz!..

Bence: Yozgatlı’nın sloganı: Gurbet Kuşları ve Vatan Sevdalıları “ olmalı. “Biz gurbetteyiz ama memleketimizin delisiyiz!..” diyorlar. Dünyanın her yerinde bir Yozgatlı ile karşılaşmak mümkün. Nedenini çok iyi biliyorsunuz, ekonomik kaygılar, işsizlik ve göç vs... Tabii ki başka nedenleri de var. Hem ekonomik, hem de beyin göçü veriyor Yozgat!. Kısacası: “ Bize her yer Yozgat!” Her yerde bir Yozgatlı, her yerde bir gönlü tatlı hemşehrimizle buluşuyor memleket muhabbeti yapıyoruz...
Onlardan ayrılmak da zor geliyor bazen.

“Yozgat bizim sevdamız”
Gurbet yolculuğu başladı mı içimize bir sıkıntı, bir hüzün çöker. Yozgat’a bir daha geri dönemeyecekmişim gibi hüzünlenirim. Bir çok dostumuz göçüp bir yerlere yerleştiler: içlerinden bazıları: “Keşke yıllar önce göçüp gitseymişim!” diye bize nazire edenler bile olur. Ama bize vız gelir: Gurbet onların olsun bize Yozgatımız yeter!...

Bizim sevdalarımız memleket üstünedir. Bizim sevdalarımız vatan ve millet üstünedir. Önce Yozgat, sonra Türkiye, sonra Dünya, sonra tüm insanlık. Sevdalarımız vatan üstüne, insan üstüne, memleket üstüne olmalı.

Sevdamız neden Yozgat üstüne olmalı? Yaşadığımız şehir garip kalmış, mahrum bırakılmış, kaderine terk edilmiş bir şehir! Siyasetçisi de, bürokratı da, yazarı da, şairi de, fakiri-zengini de çıkmış; hatta isim yapmışlar. Ama bu şehir fakir ve yoksul kalmaya devam etmiş onun için yüreğimiz yangın yeri gibidir!..

Bu şehire bu şehrin insanlarına sahip çıkmak hepimizin görevidir. Amaç kesemizi kasamızı doldurmak değil amaç ülkesini, insanların yaşam kalitesini yükseltebilmektir.
Kesesini kasasını dolduran yükselmez insanına ve memleketine hizmet eden yücelir! Baş tacı edilir.
Halka ve Hakka hizmeti gerçek anlamda yürütebilenlere selam olsun!...