Odgurmuş: “Her şeyi bildiğini sanan! Monşer” ben sizleri gerçekten anlamıyorum.

Monşer: Neyi anlamıyorsun benim “kanaat sahibi” arkadaşım.

Odgurmuş: Sizi anlamıyor ve bir türlü çözemiyorum. Bakıyorsunuz bir gün herkesten fazla ateşli bir Türkçü, hatta Türk milliyetçisi gibi davranıyorsunuz. Türk Milleti ile ilgili hiçbir şeye toz kondurmuyor Türk tarihini 10 bin yıl gerilere götürüyor, dünyanın her yerinde Türk izleri arıyorsunuz. En küçük bir milli meselede hemen ayağa kalkıyorsunuz. Fakat bir de bakıyorsunuz, devlet için millet için faydalı bir şey olduğunda ve eğer bu faydalı şeyi dışınızdakilerden birisi yapıyorsa onu “görmezden geliyor” ya da onu “yok farz ediyorsunuz.” Hatta yapılan işin aleyhinde bile atıp tutuyorsunuz. Üstelik karşısında olduğunuz herkesi sürekli aşağılıyorsunuz. Onları adam olmamakla, hiçbir şey bilmemekle, tecrübesizlikle suçluyorsunuz. Bu ne biçim bir iştir.

Monşer: Bu durumun neyini anlayamıyorsun. Tamam, ben bir kere daha izah etmeye çalışayım. Bazı konular var ki; Yetişme tarzımız itibariyle bu konuları kabul edemiyoruz. Siz buna ister mahalle baskısı deyin ister taassup deyin ister körü körüne inat deyin ister başka bir şey deyin. Bizim çevremizde öyle bir hava oluşuyor ki, bu meydana gelen havaya göre senin açından çok doğru ve haklı gelen bir konuya ben evet doğru demem gerekirken son anda dilimden “hayır, asla olmaz, yanlış” vs kelimeler birden dökülüveriyor. Fakat bazen sonradan düşündüğüm olmuyor değil. Bir şey var ki memleket için hayırlı bir faaliyet olmasına rağmen duygularım buna mani oluyor ve olumsuz kelimeleri sırlayabiliyorum. Ayrıca beni en çok sosyal medya etkiliyor. Yaa mübarek sosyal medyada her şey var. Her konuda hap gibi bilgiler gırla gidiyor. O yüzden ben de herhangi bir konu olduğunda kitap karıştırma, internette gezinme veya bir ansıklopediye bakma ihtiyacını hiç hissetmiyorum. Sosyal medyadaki bu hap gibi bilgiler her konuda, her sahada işime yarıyor. Bende onları yeri geldikçe kullanıyorum. Bu sosyal medyadan Allah razı olsun. Bu faydalı bilgileri kim hazırlıyorsa o bilgiler çok işime yarıyor çook.

Odgurmuş: Ama siz eskiden bu kadar her şeye muhalif değildiniz, memleketin hayrına olduğunu gördüğünüz her bir iş ve kişiye de helal olsun diyebiliyordunuz. Mesela eskiden Süleyman Demirel’in Milli Eğitim Bakanlarından Orhan Oğuz zamanında “1000 temel eser” adı altında kitaplar yayınlamaya başlamıştı ve hem biz hem de sizler o kitapları dört gözle bekler ve almaya çalışırdık, pek çoğumuzun kütüphanesinde bu eserlerden mutlaka vardır. 1000 Temel eser adı altında yayınlanan kitaplar ancak 66 adede ulaşmış daha sonra gelen hükümetler tarafından devam ettirilmemişti. Yayını ve basımı yapılan bu 66 kitap listesine şöyle bir bakmakla ne kadar büyük bir hizmet yapıldığı görülecektir. Türk kültürünün ve Türk fikir hayatının önemli eserleriydı bunlar.

Ayrıca; Biliyorsunuz Türk Tarihçiliğinin önemli isimlerinden ve özellikle de Selçuklular tarihi yazarı olan “Prof. Dr. Osman Turan” bir başka partinin Milletvekili idi. Böyle olmasına rağmen “Osman Turan’ın” kitapları ve hatta özellikle “Türk Cihan Hâkimiyeti Mefkûresi Tarihi” isimli eserini her Türk Milliyetçisinin başucu kitabı yaptığını ben yakinen biliyorum. Osman Turan bir başka partinin Milletvekili diyerek yok farz etmek ya da onu kabul etmemek ne milliyetçiliğe ne de insanlığa yakışır. Ayrıca Sizin Osman Turan hocayı kabul etmemeniz hocanın değerini zerre kadar düşürmez.

Monşer: Böylesine 1000 temel eser gibi büyük bir hizmeti ve Osman Turan gibi bir hocayı elbette reddedecek değiliz.

Odgurmuş: Monşer, siz ve sizin gibiler günlük hayatta yapılan sohbetler arasında en ideal kelimeleri sıralarken “canım, iyiye iyi, kötüye de kötü demek gerekir” diye söz ediyorsunuz fakat iyi ve kötü karşınıza geldiğinde, iyi olan şeye siyaseten karşıysanız ne yazık ki iyi diyemiyorsunuz. Kötü bir gidişata da siyaseten karşı olmadığımız birisi ize ona da kötü ve yanlış diyemiyorsunuz. Bu durum çifte standart bir tavır değil midir? Yani benim anladığım: Sizin için iyiler ve kötüler yok siyasi bakışınız, siyasi menfaatleriniz var. Milletin yararından çok kendi partinizin görüşleri doğrultusunda olayları değerlendiriyorsunuz.

Ülkeyi bölmek ve parçalamak isteyenler hakkında bu şekilde düşünüyor ve bu şekilde hareket ediyorsunuz fakat ülke menfaatleri söz konusu olduğunda ise biraz esnek davranmak ve siyasi gözlüklerinizi çıkartıp bir kenara koymanız gerekmez mi?

İnsanlar şu partiden veya öteki partiden olabilir yahut herhangi bir yere de mensubiyet duyabilir. Bütün bunların dışında bir takım ortak değerlerimiz vardır ki hangi siyasi partiden olursak olalım o milli değerleri savunmak bizim görevimizdir. Siyaset dışı ve siyasetin üstünde değerlerimiz ve kurumlarımız vardır. Din gibi, bayrak gibi, sancak gibi, ezan gibi, vatan gibi, ülke gibi.

Toz kondurmamamız gereken kurum ve değerlerimizi siyasi mülahazaların dışında tutmak gerekir.

Ayrıca böyle her gün bir birimizle söz yarıştırmakla asla bir yere varamayız. Biraz hoş görülü olmak gerekir.

Monşer: Sen haklısın galiba.

(1)- “Odgurmuş”: Kadim kitabımız Kutadgu Bilig’de “Kanaat-Akıbet” manasına gelen şahsiyet.

(2)- “Monşer”: “Batı özentisi içinde olan”, “cehaletinden rahatsız olmayan”, biraz sağcı, biraz solcu, biraz ülkücü, biraz liberal, biraz Kemalist, biraz laik ve her halükârda halkını geri-sürü gören hayali bir şahsiyet.