İnsanlara suizan, zulüm etmek, mallarını gasp etmek gibi ve haset, iftira ve yalan söylemek ve gıybet etmek gibi haramdır. Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki: “Bir kimse, bir mümin hakkında olmayan bir şey söylerse, iftiraya uğrayan kimse, onu affedinceye kadar, Allahü teâlâ onu Cehenneme sokar.” "İftirayı işittiğiniz zaman, mümin erkeklerin ve mümin kadınların, kendiliklerinden hüsn-ü zanda bulunup da: "Bu apaçık bir iftiradır" demeleri gerekmez miydi?"(Nur/12)

İslâm iftira konusu, üzerinde oldukça fazla dururken. Çok sayıda âyet-i kerime, iftiranın özelliğinden ve onun 'ın nezdinde sevilmeyen ve hatta yerilen bir davranış olduğundan söz edilir. Allah(cc) bu tip pislik yapan insanlardan tevhid ehli mü'minleri korusun. İftira attığı kişiyle helâlleşmezse cezasını mutlaka görecektir.

Dünyada bir gün kendisi de attığı iftira kadar şeni’ bir iftiraya mahkûm olur. Âhirette de Allah’ın sorgusuna ve cezasına mahkûm olur. Yalan söylemek ve iftira etmek haramdır, sakınmak lazımdır. Bu iki fenalık, her dinde de haram idi. Cezaları çok ağırdır. İftira büyük günahtır ve çok fenadır.

Yalan, her dinde haramdır. İftirada bir mümini incitmek de vardır ki, bu da, başkaca haramdır. Bunlardan başka, iftira etmek, yeryüzünde fesat çıkarmaya, ortalığı karıştırmaya sebep olur ki, bu da haramdır.

İftira son derece kötü ve tahrip edici bir hadisedir.Hem iftirayı yapan ve hem de kendisine iftira edilen kimse için oldukça rahatsız edici bir davranıştır. İftira sonucunda insanlar arasındaki sevgi ve dostluk bağları zayıflar; dayanışma gücü ortadan kalkar. insanlar birbirine güven duymaz düşman olurlar.

Bu güvensizlik, bir toplumun sosyal hayatını tamamen felce uğratan yıkıcı bir etki yapar. İftira, toplumdaki güzellikleri yakıp bitiren bir ateş gibidir. İftira, toplumda adâletin tam olarak etkisini kaybettiği zamanlarda yaygınlaşabilen bir sosyal ve ahlâkî hastalıktır. Çünkü adâletsizlik ve tâkipsizlik, kötü işlerin yaygınlaşmasına ve artmasına yol açan bir başıboşluğa sebep olur.

İftiraya uğrayan kişinin Allah nezdinde kaybı yoktur. Bilâkis kazancı vardır. Cenâb-ı Hak: “Böyle imtihanlar sizin sevaba erişmeniz için birer vesile teşkil eder” buyurmuştur. iftiraya uğradığı halde sabreder, kardeşlik hukukunu, uhuvveti ve toplum huzurunu bozucu taşkınlıklardan kendini alıkoyar ve iftira atmaktan da, iftiraya uğramaktan da Allah’a sığınırsa sevabını katlamış olur.

Cenab-ı Hak Ayeti kerimesinde buyuruyor: “Bir de dört şahit getirmeleri gerekmez miydi? Madem ki, bu şahitleri getiremediler, o halde onlar, nezdinde, yalancıların da kendileridir"(Nur-13) "Siz o iftirayı dilinize dolamıştınız. Hakkında hiçbir bilgiye sahip olmadığınız şeyi ağzınızla söylüyor ve onu önemsiz bir şey sanıyordunuz. Halbuki bu, nezdinde büyük bir günahtır "(Nur-15)

"Size şeytanların kimler üzerine inip durduğunu haber vereyim mi? Her günahkâr iftirâcı, yalancı, sahtekâr üzerine iner. Bunlar (şeytanın iftirâ ve yalanına) kulak verirler. Çoğu ise yalancıdır." (Şuarâ, 221-223).

“Kim bir hata yapar veya kasıtlı günah işler de onu bir suçsuzun üzerine atarsa, büyük bir bühtan/iftirâ ve apaçık bir günah yüklenmiş olur.” (Nisâ-112).

Hasisi Şerif’te Buyuruluyor ki:
“Kim bir mü'mini bir münâfığa (gıybetçiye) karşı himâye ederse, da onun için, Kıyâmet günü, etini cehennem ateşinden koruyacak bir melek gönderir. Kim de müslümana kötülenmesini dileyerek bir iftira atarsa, onu, Kıyâmet günü, cehennem köprülerinden birinin üstünde, söyledi ğinin (günahından temizlenip) çıkıncaya kadar hapseder." (Ebû Dâvud)