İnsanı, Rabbine kulluk makamına yükseltecek olan yegâne cevher, imandır. İman, öncelikle Allah’ı hakkıyla tanımak, O’nun varlığını ve birliğini gönlüne nakşetmek, eşi, benzeri ve ortağı olmadığını kabul etmektir. Sonra da içten bir bağlılıkla meleklere, kitaplara, peygamberlere, ahiret gününe, kader ve kazaya; hayır ve şerrin Allah’tan geldiğine inanmaktır.Hak dini olan İslâm, iman, salih amel ve güzel ahlak ilkeleri ile bir bütündür. İslamın; kökü iman, gövdesi salih ameller, meyvesi ise güzel ahlak olan bir ulu ağaca benzer. İman eden insan amelle kemale erer ve Yüce Allah’a kulluk bilinciyle yaşar. Örnek insan örnek bir Müslüman olarak hayatını idame ettirir.Bu hususta Rabbimiz bize şöyle buyuruyor: “İnsanlar, imtihan edilmeden, sadece ‘İman ettik’ demekle kurtulacaklarını mı sanıyorlar?” (Ankebût Suresi 29/2) Bir hadis-i şerifte ise Sevgili Peygamberimiz (s.a.s) şöyle buyuruyor: “Nerede olursan ol, Allah’a karşı sorumluluğunun bilincinde ol! Kötülüğün peşinden iyi bir şey yap ki: onu yok etsin. İnsanlara da güzel ahlâka uygun biçimde davran.” (Tirmizî- 55)İmanla şereflenen gönüller, ancak salih amellerin huzur veren iklimiyle buluştuğunda Allah katında yücelirler ve O’nun rızasına nail olurlar. Salih amel, Allah’ın rızasını kazanmak amacıyla yapılan َher türlü güzel davranıştır. Ben güzel ahlakı tamamlamak için gönderildim buyuran Sevgili Peygamberimiz bu hususu ne güzel ifade etmiştir.“Ölüm sana gelinceye kadar Rabbine kulluk et.”(Hicr, 15/99) emrine sadakat gösterip, bir ömür boyu kulluk bilinciyle yaşamaktır İman! Namaz, oruç, zekât ve hac gibi İslam’ın temeli olan ibadetleri vaktinde ve şartlarına uygun olarak eda etmektir. Helâl ve meşru olan işleri düzgün ve sağlam yapmaktır. İçki, kumar, zina, faiz ve israf gibi haramlardan uzak durmak, yalandan, gıybetten ve iftiradan sakınmaktır. Yetim malına el uzatmamak, rüşvete yeltenmemek, karaborsacılık yapmamaktır... Vesselam iman bir bütündür; insanı da güzel ahlaka ulaştırır.İmanımız, İslam ahlakını hayatımızın her alanına yansıtmakla kemale erer. Rahmet Elçisi (s.a.s)’e ümmet olmakla şereflenen her mümin, onu örnek alarak ahlakını güzelleştirir. İyilik, ihsan, iffet, takva, tevazu ve doğruluk gibi erdemlerle bezenir. Ailesinde ve çevresinde şefkat ve merhameti hakim kılmak için gayret gösterir. Her türlü şiddetten, zulümden, kibirden ve cimrilikten uzak durur. Kul hakkı yemeyi, kamu hakkını ihlal etmeyi büyük bir günah olarak görür ve bunlardan uzak durur.İmanımız, hayatımıza yön versin. Salih amellerimiz, bizleri Allah’a layıkıyla kul olmaya yöneltsin. Güzel ahlakımız, insanlara ve bütün mahlûkata karşı şefkat ve merhametle davranmaya sevk etsin. İnsanca yaşayıp Allah’a gerçek anlamda kul olabilenlere müjdeler olsun! Yaratılışın gayesi de Rabbine gerçek anlamda kul olabilmek değil midir?Yazımızı Hz Muhammed (s.a.s)’in şu niyazıyla bitirelim: “Allah’ım! Beni amellerin ve ahlakın en güzeline kavuştur. Bunların en güzeline ancak sen ulaştırırsın. Beni kötü işlerden ve kötü ahlaktan da muhafaza et. Onlardan ancak sen koruyabilirsin.” (