12 Mart 1921 tarihinde kabul edilen İstiklal marşının en büyük yazılma nedeni Türk milletinin kırılan cesaretini tekrar kazandırma çabasıdır.
İstiklal Marşının kabul edildiği dönem olan kurtuluş savaşı dönemlerinde neredeyse ülkemizin her noktasında düşman işgali altındaydı.
Öyle bir döneme ordunun ve halkın morale ve motivasyona ihtiyacı vardı.
Bu zaman dilimi içerisinde camilerde vaazlar, gazeteler ve mitinglerle ordunun ve halkın morali düzeltilmeye çalışılmaktadır.
Bu amaç doğrultusunda istiklal marşı yazılmaya karar erildi. Bunun üzerine Mehmet Akif Ersoy’un yazmış olduğu istiklal marşı 12 Mart 1921 tarihinde resmen kabul edildi.
İSTİKLÂL MARŞINA İHTİYAÇ DUYUŞUMUZ
Batı ile ilişkilerimiz gelişmeye başlayınca, onların önemli gördükleri yönleri kendimize örnek almaya başlamışız. Batılılarla olan ilişkilerimizde bizim de bir millî marşımız olması gerektiği anlaşıldı, destanlaşan Köroğlu türkülerimiz vardır.
Fakat bunların hiçbirisi geneldeki millî marş boşluğunu dolduramaz. Hepsi de halk arasında duygulu ve coşkuluca söylenir ama, devletçe seçilmiş, milletçe benimsenmiş, resmî bir marş boşluğu hissedilir.
Millî Marşımızın olmayışı, zaman zaman bizi zor durumlara düşürüyordu. İstiklâl Marşımızın kabul edilmesinden önce Türk sporcuları Avrupa´da uluslararası bir karşılaşmaya giderler.
Karşılaşma öncesi diğer takımın sporcuları kural gereğince sırayla millî marşlarını bir ağızdan söylerler. Sıra bizimkilere gelince, devlet ve milletçe kabul ettiğimiz bir millî marşımız olmadığı için zor durumda kalırlar.
Bu kez hep bir ağızdan: “Hamsi koydum tavaya..” türküsünü söyleyerek, o an için işin zorluğunu geçiştirirler. Burada millî bir marş eksikliği bütün açıklığı ile hissedilmiştir.
DEVAM EDECEK