Kardelen koymuş annem adımı kendisinin yaşamadığı elinden alındığı çocukluğu gençliği hayatı nedeniyle Kardelen çiçeği gibi en zor zamanda ve soğuk günlerde umutla açsın vazgeçmesin diye. Ama nereden bilebilirdi ki çocuk gelin olan annem kızını n neler ile karşılaşacağını ne acılar yaşayacağını.

Evet, çocuk gelinmiş annem, babam annemden on beş yaş büyükmüş ve bir o kadar anlayışsız ve vicdansızmış bir adammış.

Daha çocuk yaşta hamile kaldığını öğrenen annem ne yapacağını şaşırmış ve böyle bir koca ile dünyaya çocuk getirip getirmeme konusunda aylarca tereddüt etmiş anneannemin telkinleri düzelir düşüncesi ile doğurmaya karar vermiş ama yine de beni düşürmek için birçok girişimde bulunmuş ve ben büyük acılar yaşayacak olan ben hayata tutunarak gelmişim dünyaya.  Annem kızım olursa adını Kardelen koyacağım demiş kendi kendine ve koymuşta adı gibi güçlü olsun zorluklara dayanıklı olsun ve gülüşü de en büyük silahı olsun demiş.

Bu düşüncesini babamla paylaşmış ve o gün bir kez daha dünyası başına yıkılmış. Kocası yani babam olacak adam müsveddesi kız çocuğunu benim oğlum olacak kız doğurursan sana hayatı dar ederim demiş ve annem doğacağım güne kadar hep bir korku içinde gözyaşı dökmüş ne yapacağını bilemeden.

Ve nihayet o gün gelip çatmış bir pazar günü babalar gününde dünyaya gelmişim. Doğumhane önünde bekleyen anneannem biz kızınız oldu müjdesini vermişler oda dışarda bekleyen babam olacak adam kızın oldu müjde deyince babam arkasını dönerek ve hiçbir şey demeden gitmiş. Anneannem odaya çıktığında daha bir şey demeden annem anlamış babamın iyi karşılamadığını bir insan kızı oldu diye nasıl böyle bir tavır içine girer ki evladın kızı erkeği arasında ne fark vardı ki?

Asıl hikâye bundan sonra başlıyor.

Annem beni anneannem ile büyütmeye karar vermişler çünkü babam beni hiçbir zaman kabullenmemiş. Bu şekilde aylar ayları yıllar yılları kovalamış ve kardelen 5 yaşına gelmiş doğum günü annesine babasının neden hiç kendini sevmediğini ve hep kötü davrandığını sormuş. Bu soru karşısında ne diyeceğini bilemeyen annesi olur mu öyle şey kızım insan evladını sevmez mi hiç ama baban biraz sert adam onun için sana öyle geliyor dedi.

Annem ve Anneannem doğum günüm nedeniyle beni alışverişe götürdüler. Sevincimden havalara uçtum aklımdaki oyuncakları almak istiyordum. Annem kıyafetlere yöneldi ben ise bebeklere annem bebek alamayız kızım dedi anneannem alabiliriz çocuğu üzme dedi annem ise babasının tavrını biliyorsun oyuncaklara verilen paraya kızıyor ve istemiyor deyince anneannem benim aldığımı söylersin bir şey olmaz dedi konuştuklarını duydum ama çocuk aklı ile anlam veremedim.

Daha önce hiç bebeğim olmamıştı anneannem bana bulaşık süngerinden bebek yapmış ve onunla oynamıştım tek bebeğim oydu bir de çamaşır mandaları vardı oyuncak olarak öyle mutluydum ki ilk defa bir bebeğim olmuştu hem de boyumca. Öyle mutluydum ki eve geldiğimizde mutluluğumu babamla da paylaşmak istedim ama babam pek oralı olmadı. Doğum günüm nedeniyle teyzemlerde gelmişti ve çok mutluydum çünkü hem onların gelmesi hem de misafirler varken babam bana öyle güzel davranırdı ki saçlarımı okşar güzel sözler söylerdi. Ama misafirler gidince babam başka biri haline geliyordu. Ve ben bu davranışına çok üzülüyordum. İşte o günde teyzemler var diye ilk defa bebeğim oldu diye ve babam bana yine iyi davranacak diye çok mutluydum. Babamın boynuna sarıldım ve bebeğime özgür adını verdim neden biliyor musun dedim neden dedi senin ikinci adın Özgür ya senin ismine benzesin diye dedim… Hiçbir tepki vermedi bana… O gün misafirler gittikten sonra evde koptu bu duruma yabancı değildim aslında çünkü genelde annem ve babam hep kavga ederlerdi. Annemi hep ağlarken görürdüm ama o akşamki kavga bir başkaydı. Annem sen lanet bir kadınsın ki bana bir erkek evlat vermedin diye bağırıyordu. Sanki erkek evlat vermek annemin elindeydi Allah’ın takdirinden de bihaber bir adamdı maalesef. O günden sonra bebeğimi ne zaman yanımda görse tekmeliyor bir daha bu kıza oyuncak alınmayacak avazı çıkana kadar bağırıyordu. Ben ne zaman babamın yanına gitsem beni itiyor benden uzak dur sanki erkek evlat mısın diye bana bağırıyordu.

Her zorluğa ve mutsuzluğa rağmen yıllar geçip gidiyordu. Ben en çok teyzemlerin evine özenirdim. Teyzemin kocası kızlarını çok severdi kuzenlerimin her istediğini alırdı. Kuzenlerimin bir sürü oyuncakları vardı. Bizim evimizde hiçbir şey onların evindeki gibi değildi. Annem bile babamın ona yaptıklarından dolayı benimle istediği gibi ilgilenemezdi. Sevgisini onun yanında göstermezdi. Anneannem üzülme geçecek bu günler diye teselli ederdi ama ben her şeyi biliyor ve anlıyordum artık. Annen üzüldüğünde ağladığında kendimi hep onun yanında bulur anneannemin bana dediğini bende anneme söylerdim anne ağlama geçecek bu günler diyerek teselli eder gözyaşlarını silerdim.

Kuzenlerimin babası çok oyuncak almıştı onlara ve içlerinde oyuncak buzdolabı vardı benim aklım onda kalmıştı bu da çok güzelmiş çok sevdim keşke benim de böyle bir oyuncağım olsa dedim ama hiçbir zaman olmadı… Babam bana hiçbir doğum günümde hediye almamıştı. Babam bir gün sana öyle bir hediye vereceğim ki ömür boyu unutamayacaksın deyince ne zaman baba diyerek boynuna sarıldım oda zamanı gelince bekleyeceksin dedi bende her gün babam bana hediye getirecek diye yolunu bekler gözlerinin içine bakardım. Zaman zaman babama hatırlatırdım hani hediye verecektin diye oda daha zamanı var zamanı gelince alacaksın acele etme diye beni geçiştirirdi.

Aradan birkaç yıl geçmiş kocaman kız olmuştum yaşım küçüktü ama uzun boylu güzel bir kızdım. Teyzem anneannem ve annem bir davete gideceklerdi orada çocuklar yok diyerek sen babanla evde kalacaksın dedi annem. Evimiz cadde üzerindeydi pencerenin önünde iki tane tekli koltuk vardı. Babam oraya oturdu beni de yanına çağırdı. İlk defa beni kucağına oturttu ve el ele yürüyen bir çifti göstererek iyi bak onlara dedi çünkü sen hiçbir zaman böyle biri ile yürüyemeyecek ve aile olamayacaksın dedi. Ve devam etti sen benim mutluluğumu elimden aldın dedi bir çocuk olarak babamın mutluluğunu nasıl elinden almış olabilirdim ki acaba… Sen benim hayatım mahvettin bende senin hayatını mahvedeceğim diyordu. Her gün anneme bağırarak söylediği şeyleri bana da tekrarladı sanki anan seni erkek doğurmayı beceremedi siz lanetlisiniz diyerek beni kucağından itti oda git gözüm görmesin seni dedi korku dolu gözler ile ağlayarak oda gittim kaç saat ağladığımı hatırlamıyorum. Sonra odama babam geldi bende ağlama üzülme diyecek sandım ki bana vurmaya başladı. Çok yalvardım ne olur baba vurma diye ama dinlemedi beni bu daha hiçbir şey diyerek vurmaya devam etti. Bana öyle kin ve nefret ile bakıyordu ki gözlerinden ateş fışkırıyordu neredeyse. Anne diye bağırıyordum ama kimse sesimi duymuyordu. Hediyeni çok merak ediyordun değil mi alsana hediye dedi… Ne hediyesi beni dövmen mi hediye dedim senin gibi baba olmaz olsun senden nefret ediyorum diye bağırdım.

Hediyeni vereceğim çıkart üstündekilerini diye bağırmaya başladı. Çıkarmadım ama beni döve döve elbiselerimi çıkardı. Annende ilk gün çok direnmişti sen nasıl oldun nasıl dünyaya geldin biliyor musun şimdi sana onu öğreteceğim şu hayattaki tek mutsuzluğum sensin diyerek öz babam bana sahip olmuştu yani istismar etmişti. Sesini çıkarma yıllardır beklediğin hediyeni sana veriyorum işte diye ekliyordu. İşte hediyen bu diyerek bana tecavüz ediyordu. Canım çok yanıyordu nefes alamıyordum çok ağlıyordum bir canavar gibi koca cüssesi ile bana sahip olmuştu. Hediyeni beğendin mi diyerek üzerimden kalktı ve beni sürükleyerek banyoya götürüp soğuk su tuttu bana titreyerek acı öfke ile onun gözlerine bakıyordum. Bana hayatın boyunca bugünü unutamayacak ve bunun izi ile yaşayacaksın dedi. Beni banyodan çıkartıp annene bir şey söylersen hepinizi de öldürürüm diyerek beni tehdit etti. Söylemesinin bir anlamı yoktu aslında ben anneme desem annem zaten öldürürdü onu…

Bugünler geçecek diye annemi teselli eden ben gözyaşlarını silen ben hem bunu anneme nasıl söylerdim ki dünyası karardı. Lanet olasıca o pisliği öldürür kendisi de cezaevlerinde çürürdü. Böyle bir şeyi anneme söyleyerek dünyasını başına yıkamazdım. O yüzden sustum hem de bağıra bağıra sustum.

On bir yaşına gelmiştim ve annem bana babandan ayrılmak istiyorum deyince sevinçten boynuna sarıldım ve hemen ayrıl anne dedim. Annem böyle bir tepki bekliyor olacaktı ki çok şaşırdı sonra da haklısın kızım seni sevmeyen bir adam için ne diyebilirdin ki dedi…

O gün benim bayramım oldu hiç bitmeyeceğini düşündüğüm işkence artık benim için bitecekti nihayet… Annemin boynuna sarıldım ve hep yanında olacağım ne olur bir an önce ayrılın dedim. O gün bana daha ayrı bir düşman oldu babam denen sapık ama hiç umurumda olmadı. Hemen anneanneme gittik durumu izah etti annem. Onların evliliği bitti ve biliyordum ki zor günler bizi bekliyordu. Ben ortaokula gidiyordum. Evde bizimle yaşayan küçük teyzem liseye gidiyordu. Biz okula giderken o sapık önümüzü keser oturduğumuz apartmana gelir rezillik çıkartırdı. Hatta bir gün apartmanı yakmaya kalkmıştı.

Kendime bir söz vermiştim her ne olursa olsun hayata karşı dimdik durup her zaman annemin yanında olacağım diye söz vermiştim. Bir gün okul çıkışı babam olacak aşağılık karşıma geçip “biliyor musun mahkemede annen seni satın aldı dedi” bende nasıl yani dedim. “Hâkim belli günler seni bana verecekti istemedim annen olacak kadından senin onda kalman karşılığında para istedim eşya istedim verdi ezik anan dedi oda senin gibi ezik işte dedi” …

O gün anladım neden tek bir çekyat üzerinde oturduğumuzu o babam olacak ahlaksız canımı yakacağını düşünürken o an içimde öyle bir güç hissettim ki ve bu sefer ben onun gözlerine bakarak dedim ki… Asıl ezik olan sensin annemi ağzına alma o pis ağzın ile annemin adını kirletme bir daha annemin karşısına çıkarsan onu üzmeye kalkarsan o çok sevdiğin camiaya gelir bana yıllarca neler yaptığını anlatırım dedim. O günden sonra karşımıza çıkmayı annemle uğraşmayı kesti ara ara kendini hatırlatır gibi oldu ama nafileydi artık.

Sonunda öyle bir insan olmamı sağladı ki bu hayatta o değil hiç kimse yıkamadı beni zaman zaman düşsem de kalkmasını bildim hep…

Dedim ya daha ben doğmadan koymuştu annem adımı. Adım gibi karda doğmayı sevdiklerim için ölmeyi bile göze almayı, içime kar yağarken gülmeyi bildim. Anneme anne olup, koruyup kollamayı bildiğim gibi, sert duruşumun altında sonsuz merhametimle yaşamayı bildiğim gibi…

Hani derler ya annenin kaderi kızına geçermiş diye bende evlenip yuva kurmak mutlu olmak çocuklara karışmak istedim ama hayatıma babam gibi bir riyakârın gireceğini nereden bilebilirdim ki…

Kocam olacak sapkından bir an önce kurtulup hayatımı sevdiklerim ile yaşamaya karar verdim.

Ben Kardelen belki hayatta her şeyi olmayan ama mutlu olmayı sonuna kadar hak eden Kardelen. Yaşamı mücadelesi ile nice Kardelenlere örnek teşkil edecek olan Kardelen…

VESSELAM