Yaratılanı Yaratandan ötürü hoş gören Yüce bir dinin mensupları olan Müslümanlar, Yaratıcının kendileri için hoş gördüğü şeyleri yapmakla "iyi insan" olabileceklerinin bilincinde olmalıdır. "İyilik" ve "kötülük", insan için anlamı olan ve etkisini bu varlık âleminde gösteren saygın ve değerli kavramlardır.

Günümüzün en önemli sorunu, her türlü imkana sahip olduğu halde insanın gittikçe yalnızlaşıp bencilleşmelidir. Yalnızlaşmak, milyonlarca insanın içinde yapa yalnız kalmaktır. Yalnızlaşmak, çevreye duyarsızlaşmak, kardeşinin derdiyle hemhal olamamaktır.

Yalnızlaşmak, mahrumiyet ve yoksullaşmaktır. Asıl yoksulluk da, maddi imkanlardan değil, sıcacık dostluklardan, sevgiden, kardeşlikten, yardımlaşa ve dayanışmadan yoksun olmaktır.

Bencillik, bireysellik, dünyevileşme ve nemelazımcılık gibi olumsuzluklar insanoğlunu adeta esir almış durumdadır. Bu tür olumsuzluklar, insanı yalnızlaştırmış ve ona büyük kayıplar, yaşatmıştır. Çağımızın en büyük kaybı, pek çok insanın hazzı peşinde koşarken, yaratılış hikmeti ve gayesini, hayatın anlamını unutarak yaşıyor olmasıdır. Böylece insan asıl yaratılış gayesinden uzaklaşmış olur.

Dayanışma ya da yardımlaşmak, toplum fertlerinin, kişilerin ortak çıkarlarının sağlanması, bütünlüğün korunması için karşılıklı olarak birbirlerine bağlılık göstermeleri, birbirlerine dayanıp çeşitli alanlarda yardımlaşarak birbirini tamamlamalarıdır. Sosyal dayanışma, çalışma güç ve kudretinde olmayan ya da çalışmakla ihtiyaçlarını tamamen karşılayamayan fakir ve yetimlerin, muhtaç ve düşkünlerin temel ihtiyaçlarının toplum tarafından karşılanması gerekmektedir.

Yaşadığımız toplum içinde fakiriyle, zenginiyle, yetim ve yoksuluyla bütün insanlarla iletişim kurmamız, özellikle yardıma muhtaç olan yetim ve kimsesizlere yardım etmemiz, inancımızın gereği ve Yüce Allah’ın emridir.

Peygamber Efendimiz (sav) bir hadisinde; “ İşaret ve orta parmağını işaret ederek gerek kendisine gerekse başkasına ait her hangi bir yetimi görüp gözetmeyi üzerine alan kimse ile ben cennette işte böyle yan yanayız” buyurmuştur. Yetim, yoksul ve kimsesize yardım edene, Allah da yardım eder. Bunların yüzlerini güldüreni, Yüce Yaratan da onların yüzlerini güldürür.

Yetim, yoksul ve kimsesizlerin korunması, kendilerine her yönüyle rehberlik edinmesi, geleceklerine güvenle bakmalarının sağlanması, ihtiyaçlarının karşılanması, kulluk görevidir. Yüce Allah, Kur’an- Kerimde şöyle buyurmaktadır: “Haksızlıkla yetim mallarını yiyenler, hiç şüphesiz karınlarına ancak ateş doldurmuş olurlar. Zaten onlar alevlenmiş ateşe gireceklerdir (Nisa,25).

Yetimlerin mallarını rızalarının dışında kullanmak, haksız yere kardeşlerinin mallarına zarar vermek, insanların haklarını zamanında vermemek Allah’ın haram kıldığı işlerdir. Bu durum içinde olanların büyük günah işlediklerini ayetlerin mealinden anlıyoruz. Günümüzde maalesef kamu ve kişi haklarına saygı gösterilmediğine şahit oluyoruz. Kul hakkının ne denli önemli olduğunun farkında değiliz.

“Kimin üzerinde din kardeşinin ırzı, namusu veya malıyla ilgili bir zulüm varsa altın ve gümüşün bulunmayacağı kıyamet günü gelmeden evvel o kimseyle helalleşsin!” (Hadisi Şerif)

Kısaca sosyal dayanışma; toplumdaki her bir ferdin, kendi üzerinde topluma karşı yerine getirilmesi gerekli olan bir takım görev ve sorumluluklarının olduğunu bilmesi, hissetmesi ve bu uğurda üzerine düşen görevi yapması demektir. Bu konudaki ihmal ve kusurlar cemiyet binasının çöküşüyle sonuçlanır ki; bundan o toplumun bütün fertleri zarar görür. İslam kardeşlik dinidir bu kardeşlik toplumun temel harcı olup huzur ve güvenin de kaynağıdır. Kardeşliğin temelinde de kucaklaşma ve yardımlaşma vardır. Biz tüm güçlükleri yardımlaşarak aştık.