Siyaseti, bağnazlığı, adam kayırmayı, senin benim adamım demeyi bırakıp ehliyet liyakat sahibi tüm vatanseverleri göreve davet etmek demektir. Ülkeye gereğince hizmet edebilmemin adıdır siyaset. Ülkeye ve insanına hizmet etmek bir vatanseverlik borcu olsa gerekir. İşte o zaman: “Hak” için halka hizmet eden insanları bulmuş oluruz... Gerçek başarı ve kalkınmayı da yakalarız. Devlet de bu insanların omuzlarında yükselir.

Çalışkan dürüst ve vatansever güvenilir insan ülkenin ana unsurudur. Ülkesini her şeyin üstünde tutan, vatanını ve milletini koruyup gözeten, insani ve ahlaki değerlerle bezenmiş dürüst şahsiyetli insanlara devletin kapısı sonuna kadar açık olmalıdır. Yoksa eyyamcı, çıkarcı, menfaatperest ve beceriksiz insanla kurumlar dolar taşar onlardan da başarılı bir iş beklenemez. Liderin çevresini saran bu çıkarcı menfaatçi insanlar her işinizi engeller ve sizi iş yapamaz hale getirir.

Allah’a bin şükür bu ülkenin şahsiyetli, dürüst, Çalışkan ve vatanı için seve seve canını vermeye hazır binlerce- milyonlarca vatan evladı var. “Vatanseverler” tabirini bilerek kullanıyoruz. İşte bu vatanseverlerin iş başında olması Türkiye’yi güçlü, kalkınmış müreffeh bir devlet haline getirir, buna da yürekten inanıyoruz.

Ne yazık ki her işimizi siyasete göre yapar hale geldik. Ehliyet, liyakat, çalışkanlık, dürüstlük, adalet ve ahlakı önemsemiyoruz. Oysa devleti ayakta tutan bu değerler değil midir? İşinin ehli olmak, çalışkanlık,dürüstlük, adaletli davranmak ve vatanseverlik asıl aradığımız değerler olmalıdır. Bu manada deriz ki siyasi dönem başlıyor: “Tüm vatanseverler göreve davet edilmeli ve siyasette onlara görev verilmelidir !..”

Evet bu dönemde tüm vatanseverler göreve davet edilmelidir. Devlet görevine atanırken senin benim adamım değil; milletin adamı, halkın adamı tercih edilmeli adaletten de asla taviz verilmemelidir...

Biz çalışkanlığı, dürüstlüğü, erdemli olmayı, işin ehli olanı seçmeyi ve ehliyet- liyakat işini önemsemezsek işlerimiz de düzgün gitmez, başarı da sağlayamayız. Vatanseverlik ve ahlaki yücelik birinci düsturumuz olmalıdır. Güvenilir olma, iş yapma ve beceriklilik ikinci tercihimiz; işin ehli olup liyakatli insan olması da üçüncü aradığımız vasıf olmalıdır.

Ne yazık ki: her işimizi siyasete göre yapıyoruz. Adam kayırma senin benim adamım tercihi öne çıkıyor. Siyasi tercihleri de senin adamın benim adamım bizim adamımız üzerine kurmuşuz. Asıl olan devletin bekası ve ülkenin kalkınmasıdır. Bunun için de ehliyet ve liyakat sahibi insanlara ihtiyacımız vardır.
Devlet işinde devamlılık esastır. Biz bu devamlılığı nasıl sağlayacağız; üstün vasıflı devlet adamlarımızla...

Onun için deriz ki: Biz, devlet adamı yetiştirmek zorundayız; çalışkan, dürüst, erdemli ülkesini düşünen devlet adamı yetiştirmeliyiz. Osmanlı’daki Enderun mektebi gibi.. Siyasette insan yetiştirme düzenine dönmeliyiz. İşin ehli olan ehliyetli ve liyakatli insanları bulup özel yetiştirmek ve onlara görev vermek zorundayız.

Sözün özü şu: Yeni bir seçim dönemi başlıyor. Ülkemiz için çok önemli hayati bir dönemdir bu... Siyasi bloklar oluştu ama aslolan devlete talip olacak ehliyet ve liyakat sahibi insanları göreve davet edip onları saflarımıza katabilmektir. Ama kavgadan uzak çekişmeden uzak kardeşçe ve insanca bir seçim dönemi yaşanmasını arzu ederiz. Unutmayınız ki:bu bir savaş değil hizmet yarışıdır!.. Çekişmeyi, kavgayı gürültüyü ve ayrıştırmayı asla tasvip etmiyoruz. Bu yarışı da kardeşçe kucaklaşarak yapmak zorundayız. Bu seçimin ülkemiz için hayırlı olmasını temenni ederiz.