Türk Milleti asil ve soylu bir millet! Tarihi kaynakları incelediğimizde örnek ahlakı, devlet yapısı, töresi ve birbirine bağlılığı ile örnek olmuş bir milletiz. Yaşam tarzı düzgün, aile bağları güçlü, kardeşlik duygusu sağlam ve ahlaki değerleri de yüksek bir millet olarak tarihe adımızı yazdırmışız.
Müslümanlığı kabul ettikten sonra da hem İslamın hem de Türk dünyasının umudu olmuşuz. Üç kıtaya hakim olan ecdadımız insanlığa, huzuru, barışı, ahlaki değerleri ve adaleti hakim kılmış. Osmanlı tebası altında yaşan halk kardeşçe kucaklaşmış, eşit haklara sahip olmuş; asla zulüm görmemiş, aksine eşitliği ve adaletli yönetim anlayışına bağlı olarak huzur içinde yaşamışlardır. Örnek bir nesil olan Asrı Saadet’ten sonra insanlık en çok Türk ve İslam Medeniyetin hakim olduğu dönemde huzur bulmuştur.
Bu girişten sonra günümüze dönmek istiyoruz. Kültür ve ahlaki değerlerimiz erozyona uğramış. Özellikle batılılaşma sevdası ile başlayan son dönemde içimizde bir Avrupalı-Batılı olma hayali doğunca batının ne kadar pisliği varsa ülkemize taşımışız. Türk ve İslam kültüründen uzaklaşırken yozlaşmış ve ahlaksızlaşmış olan Batı kültürü etkisi altına almış bizi!
Bu dönemde hem ahlaki değerlerimizi hem de İslami değerlerimizi kaybetmeye başlamışız. Ahlaksızlık ve dejenerasyon toplumun temel değerlerini kemirmeye başlamış! Her ne kadar belirli kesim bu değerlere karşı Türk ve İslam kültürünü savunmaya ve yaşama devam etmiş olsa da insanımızın çoğu Batının ahlaksız istilasından kurtulamamış.
Sözü şuraya getirmek istiyoruz. Sağlam bir aile yapımız varken, sağlam bir ahlaki değerlerimiz varken, örf ve adetlerimize bağlılığımız varken, biz yozlaşmayı durduramamışız. Uzunca bir dönem bu Batılaşma ve kendini hor görme(aşağılama) duygusu insanımızı sindirmiş. Buna bağlı olarak aydın geçinen bazı zatlar: “Gelişme ve kalkınmamızı İslam engelliyor” diyecek kadar yozlaşmış ve topluma yabancılaşmışlardır...
Bugünkü geldiğimiz noktayı söyleyelim: Ne Batının ne de Doğunun adamıyız! Batı ile doğu arasında kalmış beynelmilel bir toplum haline gelmişiz? Bir yanda İslamı ve Osmanlı’yı savunan bir nesil, diğer yanda ise Batının hezeyanları ile bocalayan sapkın bir nesil! Ahlaksızlık zirvede mi? Evet!
Adaletsizlik, hırçınlık, kural tanımamazlık ve insani değerleri ayaklar altına alma zirvede mi? Evet! Aklınıza gelen her kötülük işlenir hale gelmiş mi? Evet! Fuhuş sokaklara inmiş mi? Evet! Dahası da var tabi ki...
Şimdi kötü bir tablo çizip midenizi bulandırmayalım: Toplum huzurlu mu? Hayır! İnsani değerlere saygı gösteriliyor mu? Hayır! (lütfen: Devleti değil bireyleri konuşuyoruz?) Durun hele bir soru daha soralım: Biz bu hızla nereye gidiyoruz arkadaş?Ahlaksızlığın batağına!.. Şu içinde debelendiğimiz Covid-19 Koronavirüs bize bir şeyler anlatmayacak mı? (İster insan eli deyin, ister Hakk’ın eli:) Bütün dünya insanını tuşa getiren bu görünmez mikrop insanlık alemine bir şeyler anlatmıyor mu? Sözün özü insanlık bu rezil gidişe dur demezse kendi kıyametini kendi hazırlayacak demektir ?...!...”Yeni dünya düzeni kuruluyor!” Diyorlar bu düzen yine ahlaksızlık ve zulüm üzerine kurulursa vay gele halimize?..!..