Ay Ramazan ayı kutsal ve mübarek bir ay; ama: İşgal altındaki Kudüs’te İsrail polisinin saldırıları devam ediyor. İsrail polisi, Eski Şehir bölgesinde bulunan Mescid-i Aksa’ya sabah namazını kılmak için gelen binlerce Müslümana sert müdahalede bulunmuş,. Müslümanlara, plastik mermi, göz yaşartıcı gaz ve ses bombasıyla saldırmış, 152 kişiyi de yaralamıştır. Türk Kızılayı tarafından yaralıları tedavi etmek için bir sahra hastanesi kurularak saldırıda yaralanan birçok kişinin Kudüs’teki Al-Makassed Hastanesi’ne sevk edildiği bildirilmiştir.
Mescid-i Aksa’nın yöneticisi Şeyh Omar-Al-Kiswani, İsrail güçlerinin 400 kişiyi tutukladığını açıkladı.
İsrail polisinin gerçekleştirdiği saldırı, Ramazan ayının ikinci Cuma namazına katılması planlanan binlerce Müslümanın Mescid-i Aksa’da namaz hazırlığı yaptığı esnada düzenlendi.
Kudüs şehri; dünyanın en eski yerleşim merkezlerinden birisi. Üç semavi dinin kutsal yerlerini barındıran Kudüs, tarih boyunca defalarca savaşlara sahne olmuştur. Hatta bu savaşların bazılarında şehrin büyük bir kısmı yıkılmış sonradan inşa edilmiştir.
Kudüs, şu anda Filistin ve İsrail arasında bölünmüş bir şehir konumundadır. Filistin devleti Kudüs’ü kendi başkenti olarak ilan ederken, İsrail’de kendi başkenti olarak ilan etmeye devam ediyor. Fakat uluslar arası toplumlar Kudüs’ü herhangi bir ülkenin başkenti olarak tanımıyorlar.
Peygamber Efendimiz (sav)’e Kuran-i Kerim tebliğ edilmeye başladığında, en önemli ibadetlerimizden biri olan namazı Mescid-i Aksa’ya dönülerek kılınmıştır. İlk kıblemizin Mescid-i Aksa’nın Kudüs şehrinde bulunması, bu şehrin Müslümanlarca kutsallığını ifade eder. Kudüs’ün İslami kimliği yok edilerek Yahudileştirilmek istenmektedir.
Kudüs, onlarca peygambere ev sahipliği yapmış bir şehir olması hasebiyle İslamiyette ayrı bir yere sahiptir. Hz. Adem (as)'dan başlayarak sonraki bütün peygamberlerin ortak dini tevhittir.
Kudüs gibi Müslümanlar'ın en kutsal üçüncü şehri olan bir yerin işgal altında olması tüm İslam aleminin en büyük ayıbıdır.
Tarihte zaman zaman Haçlı ve Yahudi işgal girişimleri olmuşsa da, bu girişimler kısa süreli olmuş ve Müslümanlar bu kutsal şehri tekrar tekrar fethedip kurtarmışlardır.
Müslümanlar için üç kutsal şehir vardır. Bunlar Mekke, Medine ve Kudüs’dür. Hz. Peygamber; “Ziyaretler ancak üç mekâna yapılır. Mekke’deki Mescidu’l-Haram’a, Medine’deki benim bu mescidime ve Kudüs’teki Mescid-i Aksa’ya.” buyurmuştur.
Ecdadımız da 1517 yılında fethettiği Kudüs'e tam 400 yıl boyunca Müslüman, Hristiyan ve Yahudilerin iç içe yaşadığı Kudüs'ü adaletle yönetmiş, bu kutsal şehre büyük eserler bağışlamışlardır. En büyük arzumuz ecdadımızın ve Kudüs'e hizmet eden diğer tüm İslam devletlerinin olduğu gibi bugünün İslam devletlerinin de direniş hareketlerine güç vermesi maddi ve manevi desteklerini esirgememesidir.
Kudüs, yıllarca Osmanlı himayesinde kalmış ve bu döneme ait yüzlerce tarihi eseri içinde barındıran bir İslam şehridir. Bu eserlerin bir çoğu camii ve mescitlerden oluşmakta ve Kudüs’ün İslami kimliğini yansıtmaktadır. Bu eserlerin yok olması Kudüs’ün İslam kimliğinin yok olması demektir.
Kudüs'ün hakimiyetinin şanına yakışır bir şekilde Hak dine tabi olan Müslümanların eline geçmesi en doğal hakkıdır. İnancımız odur ki birgün mutlaka işgal altındaki Kudüs toprakları Yahudi baskı ve zulmünden kurtarılacaktır. Bu kutsal belde inşallah eskiden olduğu gibi şanına ve şöhretine tekrardan kavuşacaktır. İnananları destekliyor zalimleri protesto ve tel’in ediyoruz!