Kıbrıs bilim üniversitesi Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Yurdagül Atun hocamız Pembe Köşk ile ilgili Röportajı beğenerek okuyacağınızı ümit ediyorum.
Uyuşturucu kullanımı dünyanın birçok yerinde gerçek bir sorun olmayı sürdürüyor; ancak sorunun boyutu kültüre, erişime ve mevzuata bağlı olarak büyük ölçüde değişiyor. BM Uyuşturucu ve Suç Ofisi (UNODC) tarafından açıklanan 2023 Dünya Uyuşturucu Raporu'na göre, 2023'de uyuşturucu kullanımı bozukluklarından muzdarip insanların sayısı 10 yılda yüzde 45 artışla 39,5 milyona fırlamış durumda.
Yine aynı rapora göre uyuşturucuya bağlı bozuklukların tedavisine yönelik talep büyük ölçüde karşılanmıyor. 2021'de uyuşturucuya bağlı rahatsızlıklardan muzdarip beş kişiden yalnızca biri uyuşturucu kullanımı nedeniyle tedavi görebiliyorken, bölgeler arasında tedaviye erişimdeki eşitsizlikler giderek artıyor.
Bu korkunç tablonun ardından “şans” olarak adlandırabilir miyiz bilmiyorum ancak Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC) sağlık turizminin belki de en önemli ayağına ev sahipliği yapıyor: Bağımlılık tedavisi. Alkol, uyuşturucu ve diğer bağımlılıklardan etkilenen, psikolojik tedaviye ihtiyaç duyan bireyler için 2002 yılında hayata geçirilen Pembe Köşk, markalaşma yolunda hızla ilerliyor. Tedavi yöntemleri ve başarı oranlarıyla dünyadaki sayılı merkezlerin arasına giren Pembe Köşk, dünyanın dört bir yanından gelen hastalar ve danışanlar için umut ışığı oluyor.
Doğa içinde tatil köyü formatında konuşlandırılmış Pembe Köşk Psikiyatri Hastanesi, doğanın iyileştirici gücünü mahremiyetle birleştirerek, toplumdan izole olmaktan çekinen bağımlılar için bir vaha işlevi görüyor.
Başta Başhekim Prof. Dr. Mehmet Çakıcı olmak üzere tüm ekip, bağımlıyı ve psikolojik sorunlardan muzdarip bireyleri topluma yeniden kazandırmak, kişinin kendine özel doğru bakımını sağlamak amacıyla “yatan hasta, ayaktan tedavi programlarını, bilinçli yaşam seçeneklerini ve kendini kurtarma yönetimi becerilerini” geliştirerek en güvenilir ve kapsamlı bakım sürekliliği sağlıyor.
Ruh sağlığı ve bağımlılık tedavisinde KKTC, bölge ülkeler ve dünyanın dört bir yanından gelen hastalar için umut ışığı olan Pembe Köşk’ü ziyaret ettik, Başhekim Prof. Dr. Mehmet Çakıcı’ya bu konuda sorulamayan, merak edilen ne varsa sorduk. Mehmet hoca çok şey anlattı ancak gururlandığımız, Pembe Köşkün karnesi oldu. “Ortadoğu’nun en iyisi” payesini almamız, Hollanda’dan gelen denetim ekibinin Pembe Köşk için verdiği yüzakı rapor, Mehmet hoca ve ekibinin emeklerinin boşa gitmediğini gösteriyor.
Soru: Pembe Köşk’ü bize anlatır mısınız?
Pembe Köşk Kliniği 2002 yılında Lefkoşa’da kuruldu. İsmiyle geldi diyebiliriz. Lefkoşa’daki ilk binamızın sahibi İngiliz, Pembe (Pink) isimli kızına pembe bir ev yaptırmış. Biz binaya taşınınca o kişilere mektup geliyordu, zarf üzerinde numara yok, sadece Pembe Köşk Lefkoşa yazıyor. Biz de o sıra isim arayışındayız. Biliyorsunuz, Türkiye’deki Alkol ve Uyuşturucu Madde Bağımlıları Tedavi ve Araştırma Merkezi’nin kısaltması AMATEM. Biz burada Kıbrıs AMATEM desek “KAMATEM” olacak. Bu ismi beğenmedik ve kulağa daha hoş gelen Pembe Köşk’te karar kıldık. 2019’da da şimdiki yerimize taşındık. Burada 17 odamız, havuzumuz, SPA’mız, saunamız, hastalarımızın yürüyüş yapabileceği büyüklükte bahçemiz, şömineli ferah sosyal alanımız ve acil servis başta olmak üzere dünya standartlarına uygun birinci sınıf tıbbi bakım sunan bir yapımız var. En önemlisi de bu işe gönül vermiş, genç dinamik, heyecanlı, işine aşık bir ekibimiz var.
Soru: En çok merak edilenlerin başında bağımlılık tedavisi geliyor. Mahremiyeti olan, kolayca dile getirilemeyen bir sorun olduğu için halkımız bu konuda yeterli bilgiye sahip değil. Bağımlılık tedavisi nasıl yürütülüyor? Bağımlılık ve psikolojik sorunlardan muzdarip kişilerin topluma sağlıklı adaptasyonları noktasında neler yapılıyor?
Bağımlılık ve bağımlılığın yarattığı davranış bozuklukları sadece aileleri değil, tüm toplumu etkileyen bir sorun. Bağımlılığın yarattığı davranış bozuklukları olan kişileri rehabilite etmez, dışarıda gezdirirseniz zararı herkese dokunur. Kuzey Kıbrıs'ta uyuşturucuya bağlı suçlarda son yıllarda yaşanan ciddi artış göz önüne alındığında, uyuşturucu kullanımı ardındaki nedenlerin, risk faktörlerinin belirlenmesi, tedavisi ve rehabilitasyonu çok önemli bir meseledir. Madde kullanım bozuklukları genellikle kronik durumlar olduğundan, hastaların yatılı olarak multidisipliner, biyolojik, psikososyal yaklaşım kullanılarak uzun süreli bakıma ihtiyaçları vardır. Uyuşturucuyla mücadele, önleme, eğitim, tedavi ve rehabilitasyon alanlarındaki paydaşların eş zamanlı katılımını gerektiren bütünsel bir süreçtir. Biz Pembe Köşk’te hastalarımızı sadece tedavi etmiyoruz, onları sosyal aktivite ve eğitimlerle geliştirmeye, bağımlılığın oluşturduğu o boşluğu doldurmaya çalışıyoruz. Önleme programlarıyla, kazanılan yaşam becerileri ile bireyleri madde bağımlılığından tamamen uzak tutmayı hedefliyoruz. Her gün kişiye özel psikoterapilerimiz, bireysel görüşmelerimiz ve grup terapilerimiz var. Madde bağımlıları ve bağımlılık riski taşıyanlar, klinik psikologların ve bağımlılık alanında uzman kişilerin yer aldığı rehabilitasyon süreçleriyle destekleniyor.
Genel bağımlılık tedavisi bağlamında öncelikle detoksifikasyon, ardından da rehabilitasyon ve nüksetmenin önlenmesi hedefleniyor. Bu hastaların çoğu aynı zamanda bazı zihinsel sağlık sorunlarına da sahiptir. Çoğu hastada, genellikle “diğer madde kullanım bozuklukları”, “duygudurum bozuklukları” veya “kişilik bozuklukları” olmak üzere eşlik eden hastalıklar vardır. Bağımlılık psikiyatristleri, klinik ve danışmanlık psikologları, uzman hemşireler, mesleki terapist ve uzman bir terapistten oluşan deneyimli multidisipliner bir ekibin bakımı altında yatılı tedavi görerek bağımlılıktan kurtulurlar.
Soru: Devlet yatılı tedavi masraflarını karşılıyor mu? Sosyal güvencesi olsun ya da olmasın her bağımlı size başvurabilir mi?
Kıbrıs'ta ve dünyada büyük tehlike oluşturan uyuşturucu sorununa karşı özellikle çocuk ve gençlerin korunması konusunda herkese görev düşüyor. Bir dönem devletle anlaşma olmamıştı, o dönem sadece parası olanlar tedavi olabiliyordu. Bizim şu an Sağlık Bakanlığı’yla bir protokolümüz var. Dolayısıyla sosyal güvencesi olsun olmasın herkesi tedavi ediyoruz. Tabi öncelikle bu kişilerin Sağlık Bakanlığı’nca oluşturulan bir kurula girmesi, kurul tarafından buraya yönlendirilmeleri gerekiyor. Az önce de söylediğim gibi uyuşturucu ve alkol bağımlılığı, toplumu tümden etkileyen bir durumdur. Bu kişiler tedavi edilmediklerinde suç potansiyelleri yüksektir. Çok zor bir hastalıktan söz ediyoruz.
O yüzden bağımlılıkla mücadelede mücadelenin kazanılması için tüm kurum ve kuruluşların, hatta toplumun her bireyinin birlikte hareket etmesi zorunludur. Bu zorunluluk, ilgili kurumları, edinilen bilgi ve tecrübenin paydaş kurum ve kişilere aktarılmasını sağlayacak bilimsel süreçleri uygulamaya itmektedir. Sosyal müdahale ve politikalar, psikososyal destek programları, hem kamu hem de özel sektörde tedavi ve rehabilitasyon kapasitesinin güçlendirilmesi atılacak en önemli adımlardır. Bağımlı bireyler bu rehabilitasyonlar sayesinde temel yaşam becerilerini geliştirecek, daha sağlıklı, daha verimli bir yaşam sürdürebileceklerdir.
Soru: Pembe Köşk’ü, diğer merkezlerden ayıran nedir?
2002’de uyuşturucu tedavisinde bir ilacı Ortadoğu’da ilk kullanan biz olmuştuk. Avustralya Devlet Protokolüne uygun olarak kullanmıştık bu ilacı. Hatta o dönem Türkiye’deki gazetelere manşet olmuştuk. 2003-2007 yılları arasında bağımlılıktan muzdarip tüm Rumları ben tedavi ettim diyebilirim. O kadar yoğunluk olmuştu ki kliniğe Rum psikolog almak durumunda kalmıştım.
Öte yandan, bu işin hem tedavi, hem de eğitim kısmı var. Biz Pembe Köşk’te sadece hastalara hizmet vermekle kalmıyor, aynı zamanda psikoloji eğitimi alan bireylerin mesleki erişkinliğe ulaşmaları yolunda büyük destek sağlıyoruz. Örneğin NAADAC eğitimi… ABD’deki NAADAC tarafından yürütülen “Psikoaktif Madde Bağımlılığı Sertifika Programı”nın akreditasyonunu alarak Kıbrıs’ta “madde bağımlılığı danışmanlığı” eğitimlerini başlattık. Bağımlılıkla ilgili uzmanlaşmak için bu eğitim şart. Onun yanısıra Adli Psikoloji, Klinik Görüşme Teknikleri gibi eğitimlerimiz ve staj programlarımız var. Stajlar hastanede oluyor. Öğrenci en iyi okullarda lisans eğitimini almış olsa da mezun olduğunda zorlanabiliyor. Biz burada terapi nasıl yürütülür, ilk gün ne konuşulur, ikinci, üçüncü gün ne konuşulur modül modül onları öğretiyoruz.
Avrupa’da grup tedavileri haftada 2’dir. Bizde her gün grup ve teke tek terapi vardır. Bizim hastalarımızı günde 4-5 uzman görüyor. Hem tıbbi, hem psikolojik, hem de otelcilik hizmeti veriyoruz. Bağımlılarda geçici akıl hastalıkları da görülebiliyor. O nedenle donanımlı bir ekiple psikolojik destek de veriyoruz.
Geçtiğimiz günlerde Hollanda’dan sağlık ekipleri gelerek bizi denetlediler, çok da başarılı buldular. Hollanda’daki merkezlerle kıyaslandığında üstün olduğumuz yönler olduğunu ortaya koydular, mutlu olduk. Onlar Avrupa sisteminde, biz ise Amerikan sisteminde tedavi uyguluyoruz. Ayrıca akademik dergimiz var.
Almanyada Wiesbaden Psikoterapi Akademisi (WIAP) onaylı “Pozitif Psikoterapi” iznimiz var. Biz 2005’ten itibaren bunun eğitimini veriyoruz. Diploma da Almanya’dan... Yani bu eğitimi alan Almanya’dan diploma almış oluyor. Doktoraya eşdeğer bir eğitim… Görüşme teknikleri, adli psikoloji gibi eğitimlerimiz de olduğu için bu noktada yurtdışına muhtaçlığımız çok azaldı. Kendi dünyamızı kurduk diyebiliriz.
Biz her türlü işbirliğine açığız. Örneğin bir belediye bağımlılık veya psikolojik sorunlarla ilgili bir sempozyum yapacaksa biz gönüllü katkı koyarız. Ki Bakanlıkların kimi zaman böyle talepleri olmuştur. Pandemi döneminde de, hepimizi derinden etkileyen Şubat depreminin ardından da bu hizmetleri ücretsiz verdik. Şu anda Kıbrıs’ın yanı sıra, Türkiye’den, Almanya’dan, Hollanda’dan, Belçika’dan hastalarımız geliyor. Onları havaalanında karşılıyor, tedavilerini yapıyor, ülkelerine uğurluyoruz. Sağlık turizminde en az tüp bebek, diş, saç ekimi gibi önemli bir yer yere sahibiz ancak üye olamadık.
“İÇKİYİ, UYUŞTURUCUYU, KUMARI AŞIYLA BIRAKTIRIYORUZ”
Soru: Yine çok merak edilen bir soru: Bağımlılık tedavisinde bir aşıdan söz ediyorsunuz. Bu aşıyla yürüttüğünüz tedavinin başarı ortalaması nedir?
Tedavinin bir bütün olduğunu söylemiştim. Burada 10 gün kalanın başarı oranı yüzde 20’dir. Bir ay kalanın başarı oranı yüzde 50’dir, üç ay kalanın başarı oranı ise yüzde 80’dir. Buna ilaveten bir de sadece bizim kullandığımız aşı tedavimiz var. Tüm uyuşturucu, alkol bağımlılıklarında kullanıyoruz. Eczacılar Birliği’nden aldığımız izinle getiriyoruz. Bu aşılar 3 ay koruyucu, molekülü güçlü aşılar. Aşı olduysanız içki içemiyorsunuz, uyuşturucu kullanamıyorsunuz. Yukarıdaki oranlara bir de aşı eklenince başarı şansı yüzde 20’şer daha artıyor. Bu aşıları kumar için de kullandığımız oluyor. Nasıl oluyor derseniz; Parkinson hastalarının çok kumar oynadığı ortaya çıkmış. Araştırılınca bunun dopaminden kaynaklandığı anlaşılmış. Dopamini kontrol edince bağımlılığa iyi geliyor. 100’den fazla hastada bunu kullandık, başarılı sonuçlar aldık. Bunlar gelişigüzel kullanılacak ilaçlar değil, kontrolle kullanabilecek ilaçlar… O yüzden bağımlılık tedavisi için gelen hastalarımıza en az bir ay kalmalarını salık veriyoruz. En iyi başarı üç ay ve üstündedir. Şunu da söyleyeyim, Ortadoğu ve bölgede başarı oranı en yüksek merkez biziz zira diğer ülkelerdeki merkezlerin hasta yoğunluğu hizmette aksamaya neden olurken, bizi hem teorikte, hem pratikte öne geçiriyor.
*****
Uzman Klinik Psikolog Nur Şeyda Peker: “Kişilerin hayattan ve kendilerinden umudu kestikleri anda hayatlarına dokunabilmek, onları içine düştükleri girdaptan kurtarabilmek çok değerli bir hizmet. Bizler Pembe Köşk’ü işyeri olarak görmüyoruz. Burası bizden psikolojik ve bağımlılık alanında yardım isteyenlere yardım elini uzattığımız bir yer. Kumar bağımlılığı, alkol bağımlılığı, madde (kokain, extasy, eroin, esrar, bonzai, karışık madde) bağımlılığı, internet bağımlılığı, depresyon, kaygı bozuklukları (sosyal fobi, yaygın anksiyete, fobiler, panik atak), öfke kontrolü, özgüven eksikliği, aile/ilişki problemleri (pozitif psikoterapi kapsamında), durumsal kriz ile başa çıkma becerileri, ergen danışmanlığı gibi alanlarla hizmet veriyoruz.”
Uzman Psikolog Şefika Pirinçoğlu: “Burada haftanın 5 günü 11.30-12.30 saatleri arasında psikoeğitim toplantıları yapıyoruz. Bu eğitim, hastanın rahatsızlığı, rahatsızlığını tetikleyen etmenler ve terapi esaslarıyla ilgili bilgi vermeyi içeriyor. Bu eğitimler sosyal açıdan çok kıymetli. Bunlara ilaveten psikodrama çalışmalarımız oluyor. Burada bir anlamda kişinin ruh dünyası ortaya konuyor. Her grubun dinamiği farklı olduğu için her çalışma farklı tecrübe ve farkındalık sunuyor. Hastalar burada “bunu yaşayan sadece ben değilmişim” farkındalığıyla karamsarlıktan sıyrılabiliyor. Hayatına nasıl devam edeceğiyle ilgili umut geliştiriyor. Kişi kendi doğrusunu keşfediyor. Bunları ortaya çıkarmak çok kıymetli…”
Psikolog Atakan Taşkıran: “11 aydır Pembe Köşk’te çalışıyorum. Görevim Eğitim Koordinatörlüğü. Burada yüz yüze ve online programlarımız var. Staj yapmak isteyenlere gizlilik sözleşmesi gönderiyor, hastaların onayını alarak programa dahil ediyoruz. Ayrıca NADAAK Madde Bağımlılığı Eğitim Programımız var. Sadece Türkiye’den değil, Avrupa’dan da katılım oluyor. Bu eğitimleri Prof. Dr. Mehmet Çakıcı, Prof. Dr. Ebru Tansel ve Yrd. Doç. Dr. Ayhan Çakıcı Eş veriyor. Buna ilaveten “Klinik Görüşme” eğitimimiz var. Öğrencilerin yetişmesine katkıda bulunuyoruz.”
Uzman Psikolog Şimay Erdemirci: “Sabah 10.00-11.00 arasında “Günaydın” toplantıları yapıyoruz. Günaydın toplantılarında genelde nasıl uyuduklarını, iştah durumlarını soruyoruz. Tedavinin ilk başlarında iştahta, uykuda sorun olabiliyor. Bunları dengeye almak çok önemli. Sonrasında bir konu belirleriz. Bunlar, güven-umut-sevgi olabilir. Bu konular hakkında konuşuruz, geleceğe nasıl baktıklarını sorarız. Bu toplantılarda hastanın gözlerine bakma şansımız olur. Onları oldukları gibi kabul eder, yargılamadan anlamaya çalışırız. Empati kurmak terapide çok önemli bir faktör. Psikoloğun danışanını anlayabilmesi onunla terapotik bir ilişki kurmak için gereken bir unsur. Empati kurmak sadece danışanın dediğini duymak değil, aynı zamanda diyemediklerini de anlayabilmek…+”
Uzman Psikolog Gamze Beyoğlu: “Bağımlılıktan kurtulmak isteyen ve psikolojik destek arayanların umut ışığı oldu Pembe Köşk. İstatistiklerden de görüldüğü üzere bağımlılık ve psikolojik rahatsızlıklar son dönemde büyük oranda arttı. Mahremiyet sağlayan fiziki yapımız ve deneyimli ekibimiz ile canla başla çalışarak hastalarımızı tedavi ediyoruz. Bağımlılık tedavisinde, kişinin kullandığı maddeye karşı duyduğu isteği kontrol altına alabilmesinin yanısıra, düzenli bir hayata devam edebilmesi için gerekli şartların oluşturulması gerekiyor. Biz burada aynı zamanda kişilerin olaylarla baş etme ve olumsuz duyguları kontrol etme becerisini de geliştiriyoruz. Bunlara ilaveten her türlü psikolojik desteği veriyoruz. Yüz yüze ya da online tedavi seçeneklerimiz bulunuyor. Çift terapisi, aile danışmanlığı, yaygın anksiyete bozukluğu, depresyon gibi alanlarda da destek vermekteyiz. Hastanemizin sitesinden bizimle iletişime geçilebilir.”
Asistan Mehmet Ali Kocabaşoğlu: “ODTÜ Psikoloji Bölümü son sınıf öğrencisiyim. Zorunlu staj yapmak üzere geldiğim Pembe Köşk’te şimdi gönüllü stajyer olarak görev yapıyorum. Mesleki açıdan kendimi en çok geliştirebileceğim yerdeyim. Öğrencilere bu imkanın veriliyor olması büyük kazanım. Mezun olunca da burada görev yapmayı düşünüyorum.”