Selim, adı gibi güvenilir… Selim’i 10 yıldan fazla tanırım. Onu tanıdığımda çocuk sayılırdı, apartman komşumdu. Selim’i görür görmez yüzünüzde bir gülümseme oluşur çünkü size o enerjiyi verir. Çok efendi, çok saygılı, çok komiktir; doğaldır, samimidir. Onun yanında kimse yaşlanmaz, yeri bende çok ayrıdır. O kadar çalışkan ve azimlidir ki hiç boş durmaz, çocukluğundan beri çalışır. Zor sınavlardan geçti, hayat biraz yordu Selim’i ama hiç pes etmedi, neşesini hiç kaybetmedi, etrafına daima neşe saçar. Ona bakınca düşünürüm, hayat ona kocaman bir gençlik borçlu...

Selim, yıllar önce kendi işini kurmaya karar verdi. Apartmanımızın altında küçük tozlu bir depoyu doldurup toptancılık yapmaya başladı. Küçük bir arabayla başladı ve dişiyle tırnağıyla, emeğiyle, başarısıyla kocaman bir toptancı oldu. Oradan taşındı; kendine yakışır bir deposu var. Toptana kendi adını verdi: Selim Toptan. İllere, ilçelere gidiyor, bayilikler alıyor. Güler yüzüyle, güzel kalbiyle her kapı ona açılıyor, herkes çok seviyor. Çoğu insanda bağımlılık yapıyor; gece demiyor, gündüz demiyor, iş bağlıyor. Sabahın köründe kalkıp gece yarılarına kadar çalışıyor. Yanında çalışanları var, patronluktan çok abilik yapıyor. Yüreği, kalbi çok güzel, şimdi o güzel yüreğinin ekmeğini yiyor. Şefkati, merhameti dünyaya bedel. Kimseyi yarı yolda bırakmaz Selim; "Koş gel" desek, iki eli kanda olsa ilk o koşar. Elinden gelenin fazlasını yapar, cömerttir, eli açıktır. Sosyal projelerimin görünmez kahramanıdır; hemen arar beni, “Abla, iki çocuğu, beş çocuğu ben giydireceğim” der. Şahane bir anne babası var, böyle bir çocuk yetiştirdikleri için Ayten ablama ve Nizam amcama teşekkür ederim. Ve Selim’in muhteşem bir eşi var: Çağla, çok yakışıyorlar, hep mutlu olsunlar.

Selim gözümüzde hiç büyümedi ama şimdi ev geçindiren çok iyi bir koca. Gencecik yaşına rağmen olgundur, oturmasını kalkmasını bilir Selim; çok zekidir, güzel konuşur, etrafındaki herkesi dinletir. Dili tatlıdır, esnaf olmak için yaratılmış, tam esnaf kafası Selim’inki. O kafa herkeste yok maalesef. Cenazeleri, düğünleri hiç kaçırmaz; kötü gün dostudur. Gidemese bile gereğini yapar, sevdiklerinin acısını, mutluluğunu paylaşır. Selim’e dedim ki: “Sen mutlaka siyasette olmalısın; seviliyorsun, sayılıyorsun, niye sen olmayasın? Bu memlekete taze kan gerekir. Selim gibi dürüst, genç, dinamik insanlar olsun artık siyaset sahnesinde. Dinozorlar, koltuk sevdalıları artık gençlere bıraksın.”

Selim memleketini çok seviyor. İleride koltuk değil, memleket sevdalısı olacağından hiç şüphem yok. Memleketine hizmet ediyor, kaçıp gitmiyor. Uzayan kol neden bizden olmasın? Emeğini tırnaklarıyla kazıyarak bugünlere geldiğinin şahidiyim. Çalışkanlığı, cesareti, enerjisi hiç bitmesin; yolu hep açık olsun. Selim’in temelleri o kadar sağlam ki kimse bozamaz onu. Selim değişmez; neyse hep o olmuştur. Biz de böyle insanları özlemedik mi? Kimsenin hakkını yemez, yedirmez. Babacandır, sahiplenicidir. Bu devirde Selim gibileri kaldı mı? Kalmadı... Ben onunla gurur duyuyorum, arkasından gelen gençlere örnek olsun. Tertemiz, ak pak bir delikanlı; duruşu çok güzel, çok başarılı. Yoluna çıkan taşları merdiven yapsın. Onun bütün savaşı kendiyle, kimsenin ekmeğinde değil. Kendi ekmeğini bölüşür. Onun yolu çok güzel, hep güzel olsun. İyi ki varsın, canım Selim...