Yozgat’ın ezelden gelen sorunudur ‘mikro milliyetçilik’.

Aslında adına milliyetçilik de dememek lazım.

Yozgat kendi içerisinde ayrı ayrı büyüme hastalığına kapılmış, derman bulmaz dertlerle boğuşuyorsa bunun adı milliyetçilik değil tam tersi antimilliyetçiliktir.

Ne çektiysek kör körüne “ilçecilik” ve kör körüne “merkezcilik” hastalığından çekti.

Bugün neden bu konuyu açma gereği duydum, sebebi net; hala iyileşmiyor bu hastalık. Dün ne ise bu gün de dert aynı dert!

İyileşmeyen hastalıkları tedavi etmek adına konuşmak, konuşurken de çözüm yolları yaramak, yaraya merhem olmak gerektiği kanaatindeyim.

İlçeler de büyümeli ama… diyenlerdenim.

Yozgat şehir merkezinde yaşayanlara baktığımızda pek çoğu köylerden ya da ilçelerden gelmiş insanlar.

Yerlisi olarak tabir edilen kesimin büyük bölümü göçmüş aslına bakarsanız.

Yerli kavramı da başlı başına bir ayrılık gayrılık tohumu eken ifade şekli.

Her zaman şu gerçek üzerinde durdum, Yozgat merkezden büyümeli.

Merkezin belediyesi, merkezin kurumları, merkezin ekonomisi büyümeli.

Büyürken ilçeleri kucaklamasını bilmeli.

Bunun için öncelik yerel yönetimlerin.

Yozgat Belediyesi tüm ilçeleri kucaklayabilecek kadar büyük olmalı.

O büyüklük, birlik ve beraberlik adına kullanılırsa yıllardır süre gelen ayrılık hastalığına ilaç sürülmüş olur.

Yozgat Belediye Başkanı Celal Köse’ye bu anlamda çok büyük görevler düşüyor.

Tüm belediye başkanlarını kucaklayan olabilmeli. Bunu yaparken ekonomik imkanlar bakımından da Yozgat Belediyesi her fırsatta rüştünü ispatlayan, yaptığı hizmetlerle her zaman bir adım önde ve yol gösteren olmalı.

Celal Köse, karakter olarak pozitif bir yapıya sahip, genç bir yönetici.

Bu anlamda Şefaatli’den Akdağmadeni’ne, Sorgun’dan Yenifakılı’ya tüm ilçe, hatta belde belediye başkanları ile sıkı ve sağlam ilişkiler kuracağına şüphem yok.

Bu ilişkiler ilçelerden kopuk bir şehir merkezinin evvela varlığını hissettirmesi adına önemli.

Merkezden büyümeli derken, tüm hizmetlerin merkeze aktarılması olarak algılanmamalı bu durum.

Büyüyen merkez, yol gösteren, öncü, kucaklayan ve paylaşan olmalı.

Yozgat’ın ilçesinde, Akdağmadeni’nde doğmuş biri basın mensubu olarak sadece ilçemin büyümesini istemem, yaşadığım şehre ihanet değil de ne dir?

Aynı şekilde ilçelerin etkisiz, yetkisiz ve kimliksiz kalmasını istemez de aynı ihanetin farklı bir versiyonudur.

Ama yıllar yılı bir türlü orta yolu bulamamışız. Ya ilçecilik ya da merkezcilik rolü çıkmış ortaya.

Siyasi büyüklere bu anlamda büyük görevler düşüyor.

Pozitif ayrıcalıklara tamam, ki ihtiyacı olan ilçelerimizin yaraları bu anlamda ivedilikle sarılmalı.

Ancak ne olursa olsun Yozgat merkezden ilçelere doğru büyümeli, yol gösteren, kucaklayan ve sahiplenen olmalı.

Aksi halde aynı siyasi partide farklı görüşlere sahip ilçe merkez çatışması yaşayanları görmeye devam edeceğiz.