Ömür kısa hayat geçici hepimiz O’dan (Allah dan) geldik O’na (Allah’a) döneceğiz. Rabbim iman ile dönebilenlerden eylesin cümlemizi!.. Fakat ölüm acı, ölüm hüzün, ölüm derin yara bırakıyor yüreklerimizde... Dostlarımızı bir bir kaybetmenin hüznünü- acısını içimizde hissediyoruz: “Yalan ve aldatıcı dünya” diye sitem ediyoruz. Aslında yalan olan hayatın ta kendisi çünkü asıl ve ebedi dünya “Ahiret” yurdu olan Cennet ve Cehennemi içinde barındıran ahiret dünyasıdır. İnsanoğlu kendini o aleme hazırlıyor; hazırlamalı.

Metin Özışık kardeşimiz de aramızdan ayrılıp giden son yolculardan birisi... Oğlunun vefatını öğrendiğimde çok üzülmüştüm ve : “ Ah Metin Kardeşim sen bu acıya nasıl dayanacaksın? diye hayıflanmıştım. Bu acıyı yüreğimizde hissederken onun da çağımızın hastalığı olan “Kansere” yakalanmış ve 4. devresini yaşıyor olduğunu da öğrendim. Hüzünlerimiz kat kat arttı ve onun bu sürecini endişe ile takip etmeye başladık. Bir iki fotoğraf paylaştı evimdeyim kemoterapi tedavisi görüyorum diye... Acı ve hüzün dolu bir sürecin fotoğraflarıydı bunlar...

Ne yazık ki, çok sürmeden Metin Kardeşimizin de kansere yenik düşerek hayata ve bizlere veda ettiğini öğrendik. Dedim ya: Ölüm hüzün, ölüm ayrılık ölüm acı ve ıstırap yüklüdür!.. Biz üzülürken O’ nasıl bir durum ve ahval içindedir insan düşünemiyor? Çünkü karanlık ve bilinmezlik dolu bir hayat başlıyor. Elhamdüllah Müslümanız ve manevi dünyamız zenğin de ölümden korkmuyor ahiret hayatının huzuru ile teselli buluyoruz; imanımız ve kutsal değerlerimiz adına...

Metin Özışık kardeşimle Ticaret ve Sanayi Odası başkanlığı döneminde tanıştık. Yozgat Şairler ve Yazarlar Derneği Başkanı olarak; etkinliklerde festivallerde bize çok yardımcı oldu. “Yozgat Sevdası” kitabımızı çıkarınca ziyaret ettik. Kitabı takdim ettik sevinçle ve mutlulukla karşılayıp bize destek verdi, Yozgatlı Şair ve Yazarlar olarak bizleri hep teşvik etti...

Onurlu, beyefendi bir duruşu vardı. Asker kökenli olduğu için o mütevazi duruşunu koruyor, hep ciddi ve onurlu tavrını devam ettiriyordu. Bir kaç kez iş ve etkinlikler nedeniyle muhatap olduk; hep beyefendi ve samimi, candan duruşuyla karşıladı bizleri. O günden beri onu seviyor ona saygı duyuyordum. Dostluğumuz hemşehrilikten öte kardeşliğe dönüşmüştü... Zaman zaman görür hatırını sorar selamlaşırdık; candan ve mütevazi tavrını devam ettirirdi....

Sonra bildiğiniz gibi bir siyasi döneme adım attı, O partinin Yozgat il başkanlığını yürütüyordu. Yaşadığı hadiselerden sonra istifa etti. İstifa etmesini de hayırla karşıladım. Çünkü siyaset insanı ötekileştiriyor, bir gurup destek verirken daha büyük guruplar size öfkeyle kinle yaklaşıyor. İstifa ettiğini duyduğum gün: “ Yaşa Metin Komutanım sen en iyisini yaptın!” dedim ve sevindim. Bilmem, siyaseti ben de sevmiyorum ve sıcak bakmıyorum!...

Kemoterapi dönemine başladığında iyi olur inşallah diye dua etmeye başlamıştık. Ölüm anı ani ve birden oldu. Vefatını duyduğumda şok geçirdim: “Metin Komutanım vefatını bu kadar erken beklemiyordum!” dedim. Bir yakınımı, bir dostumu ve bir akrabamı kaybetmiş gibi üzüldüm. “
Evlat acısı Metin Başkanı götürdü !..”
diye söylenip durdum. Ruhu Şad Mekanı cennet olsun !..

Cenaze törenine katılmayı vazife edindim erkenden kalkıp abdestimi aldım ve Büyük Camii- Çapanoğlu Camie ulaştığımda cenazenin buraya getirildiğini gördüm; Fatiha okuyup onu yad ettim. Cenazesi Büyük Camiiden kalktı cemaati de çok kalabalıktı. Sarıtopraklık’daki cemaati de oldukça kalabalıktı. Sevenlerinin omuzlarında kabristanlığa ulaştırılıp ebedi mekanına kavuştu. Gözlerimizle iki damla yaş ve gönlümüzde onun hatıraları ile Metin Başkanı uğurladık.. Allah Rahmrt eylesin Ruhu Şad Olsun!... Gördüm ki: Kabristanraki dostlarımız yaşayanlardan çok daha fazla...Güle güle Metin Komutan Rabbim yüzünü ak eylesin, nur içinde yat ve dostlarımıza da bizlerden selam söyle ..