Obezite, günümüzde giderek artan bir sağlık sorunu haline gelmiştir. Beyin-mide dengesinin kontrolsüz bir şekilde kaybolması, yeterli gıda alındığında bile doygunluk hissi oluşmamasına neden olabilir. Bu durum özellikle obez bireylerde gözlemlenir ve sağlıklı bir yaşam için bu dengeyi yeniden kazanmak önemlidir.
Beyin-Mide Dengesi: Normalde, vücudumuz yeterli gıda aldığında beyin, doygunluk hissi ile yeme işine dur demesi gerekmektedir. Ancak obez bireylerde bu denge kaybolur ve beyin, gereksiz yeme eğilimine izin verebilir. Özellikle uzun süreli açlık durumlarında, beyin yeme işinde daha toleranslı hale gelebilir, bu da obeziteyi tetikleyebilir.
Hormonal Mekanizmalar: Beyin ve sindirim sistemi arasındaki hormonal mekanizmalar, açlık ve doygunluk hissini belirler. Leptin ve grelin hormonları bu süreçte önemli rol oynar. Leptin, yeterli gıda alındığında doygunluk hissi uyandırarak yemeği durdurur. Grelin ise açlık hissini tetikler. Obez bireylerde bu hormonlardan birinin aktivasyonu azalabilir veya diğerinin salınımı artabilir.
Öneriler: Porsiyon Kontrolü: Yemek miktarını küçük tutarak doygunluk hissini daha iyi kontrol edebilirsiniz.
Yavaş ve Sakin Yemek: Hızlı yemek yemek, leptin hormonunun etkisini geç devreye sokabilir. Yemek sırasında yavaşlamak önemlidir.
Leptin Aktivasyonunu Arttırmak: Yemeğe başladıktan sonra 15-20 dakika beklemek, leptin hormonunun etkinliğini artırabilir ve doygunluk hissini erken tetikleyebilir.
Obezitenin Diğer Etkileri:
Hormonal Dengesizlik: Obezite, erkeklerde testosteron düzeyinin azalmasına neden olabilir, bu da cinsel istek ve performansı etkileyebilir.
Kanser Riski: Obezite, kanser oluşum riskini artırabilir. Bu nedenle sağlıklı bir kilo yönetimi önemlidir.
Metabolizma ve Yaşlanma: Metabolizmanın yaşla birlikte yavaşlaması, disiplinli beslenme ve düzenli egzersizle dengelenmelidir. Obezite ile mücadelede, kişisel disiplin, düzenli egzersiz ve sağlıklı beslenme alışkanlıkları önemlidir.
Kilo vermek isteyen ve sofrada kendine hakim olamayanlara tavsiyem yaklaşık 20 dk az yemeğe dikkat etmeleri yeterlidir. Zaten 20 dk sonra sağlıklı bir bedende midemiz beyine sinyal gönderir yeme işleminin durmasını öğütler.
İşte annelerimizin de ısrarı buradadır 20 dakika geçmeden çocuklarımız ne yerse kardır mantığı. Yine yanlış bilinen bir durum yemek yerken konuşmak günah değil aksine peygamber efendimizin sünnetidir.
Konuşma oğlum şeklinde uyarıda bulunan annelerimizin amacı aslında iştahın kaçmaması, solunum yoluna bir şeyin kaçmaması ve yemek yeme disiplinini korumaktır.
Her bireyin vücut yapısı farklı olduğundan, sağlık profesyoneli ile bireysel bir plan oluşturmak en etkili yol olacaktır.
Unutmayın, sağlıklı bir yaşam tarzı sadece kilo kontrolü değil, genel sağlığınızı olumlu yönde etkiler. Yemek yemek bir sanat ve kültür kavramıdır.
Günlük pratiğimde de ve hastalarıma yemek yerken sohbet etmelerini ve yavaş yemelerini tavsiye ediyorum. Kan şekerinin dengeli dağılımı ve yavaş yükselmesi , sindirim problemlerinin azalması için yavaş yemek yemek çok önemli bir konudur. Çocukluktan kalma hızlı yemek yeme alışkanlığı birçok hastalığa sebep olmaktadır.
Sağlıklı günler dilerim.