Şükür ki hayatımız okuma ve yazmakla geçti. Bundan hiç de bıkmadık, usanmadık. Bu bizim mesleğimiz, sanatımız oldu. Galiba eğitimciye yakışan da bu olmalı: Okuma ve yazma alışkanlığını kazandırmak!...İnsan böylesi iki güzel dostu olunca ondan asla vazgeçesi gelmiyor. Biz mutluyuz bu iki dostumuzla: Çünkü ruhlara gönüllere hitap ediyoruz. Ruhumuz düşüncemiz duygumuz ve hayallerimiz olmasa ne işe yarardık acaba?...
Okuma sevgimiz kütüphanelerde başladı.(Bu sevgiyi bize kazandıranlardan Allah Razı olsun)
Yazma sevgisine gelince; kitaplarla olan dostluğumuz bizi yazmaya da sevketti. Kaderimizde de bu varmış diyelim... Üniversite yıllarında yazmamız gerektiğini düşündük ve yer aradık kendimize:
Konya Postası ile başladık bu yolculuğa... Sonra Bizim Anadolu, Bayrak Gazetesi, Yayınevleri... Yerköy Gazetesi, Sorgun Postası, Sorgun Selam, Sarıkaya. Gazetesi, (çeşitli dergi ve yayın organları), Yozgat Gazetesi, İleri Gazetesi, Çamlık Gazetesi ve Bazı internet siteleri ile devam ediyor bu yolculuğumuz. Sanırım uzun bir süre daha devam edecek gibi Allah ömür verirse ...
Ve okumayı yazmayı bir menfaat kaygısı ile değil tamamen bir tatlı hevesle başlatmıştık. Çıkardığımız bazı kitaplar hariç hiç bir dergi ve gazeteden ücret talep etme gibi bir kaygımız, dileğimiz olmadı. Çünkü biz bu işi para için değil halka- topluma hizmet için düşünüyorduk? Şimdi de böyle düşünüyoruz. Allah’a şükür emekli olduk kendimize yetecek kadar bir gelirimiz var: Allah devlete millete çok versin geçinip gideriz kendi halimizde...
Yani para kazanmak için değil; topluma, milletimize, insanlara hizmet edebilmek için yazarız çizeriz!.. Bizim için bu köşeler, bu sahifeler birer okul yuvası, dershane... Buradan veririz dersimizi; bize yakışan da bu milletine hizmet etmek duygu ve düşünceleri paylaşmak, dertlerini dile getirmek: İyiliği emretmek, kötülükten sakındırmak: İnsan olarak da hepimizin yapması gereken bu değil midir? Bu bir insani, dini ve milli görevse biz de bunu yapmaya çalışıyoruz köşelerimizde- yazılarımızla...
Bir takım eserler de çıkarmayı Rabbim nasip etti. Ancak insan alışınca bu eserlerin sayısını da artırmak istiyor (daha çok insana- okura ulaşmak amacıyla) Böyle olunca da alıcı bulalım ki yeni eserler çıkarabilelim. Söylemeden geçemeyeceğim bizde iki hastalık var: biri kıskançlık- çekememezlik, diğeri de yerli ve milli olana hor bakma- önemsememek ?.. Nedense yerli ve milli kıymetli değil yabancı baş tacımız olur: Bu da bizim şansızlığımızdır işte !.. Kese boş, gönül dolu, arzu doruklarda?.... Gerisi Allah Kerim takdir eden çıkar elbet umutsuz da değiliz...
Sözün özü şu: Biz okumayı yazmayı düşünce ve duygularınızı paylaşmayı seviyoruz. Tabii ki güzel olanı, doğru olanı ve insanlığa faydalı olanı... Bunu bir toplumsal hizmet olarak değerlendiriyoruz. Ülkeye, vatana millete hizmette bizim kalemimizin, düşüncemizin de bir payı olsun istiyoruz. Siyasi tartışmalara girmeden, ayrıştırmadan, bölmeden, parçalamadan, kardeşçe kucaklaşarak ve birlik beraberlik içinde kalmak şartıyla... Kardeşlik bizim tutkalımız, biz bir ve beraber olursak güçlü oluruz. Kardeş olursak huzurlu oluruz. Bizim amacımız da bu kardeşliğe hizmet edebilmek, bu yapıya harç taşıyabilmektir...
Asla ve katta bu işi para ve maddiyat kaygısı ile yapmıyoruz: Milletimizi, devletimizi ülkemizi seviyoruz, milletimize devletimize ve ülkemize borçlu olduğumuzu düşünüyoruz; bu borcumuzu da insanlara güzeli, hayrı, iyiyi ve kardeşliği vererek yerine getirebileceğimizi umut ediyoruz. Bu bir mesajdır okuyucularımıza... Bunun böyle bilinmesini arzu eder saygılarımı sunarım değerli okuyucularımıza...