Haftaya gündem dışı olmasına rağmen sizleri de yakından ilgilendirdiğini düşündüğüm bir konu ile başlamak istiyorum.
Evvela haftanızın hayır, sevgi ve huzur dolu başlayıp, o minvalde devam etmesini temenni ederek açmak istiyorum konuyu.
Siyasetin suyu ısınmaya başlamışken siyaset konuşmak, volümü yüksek mevzular ve tiraj getirecek ifadelerle dolu bir sohbeti yeğleyenler, konu derinleştikçe anlayacaklar konuşacaklarımızın siyaset kadar önemli olduğunu.
Efendim, geçtiğimiz hafta içi Basın İlan Kurumu Genel Müdürlüğü tarafından Ankara’da gazete sahipleri ve temsilcilerinin katılımı ile düzenlenen toplantıya katıldık.
Yozgat ile birlikte 10 ilin temsil bulduğu toplantı 4’ncü buluşmayı muhteva ediyor.
Basın İlan Kurumu, gazetelerin gelişimi, değişimi, iletişimi ve en önemlisi yayın organları arasında adaletin sağlanması adına 1961 yılından bu tarafa önemli bir görevi yerine getiriyor.
Kurumsal kimliğindeki tanımına baktığınızda “Resmi ilanların adil bir şekilde gazetelere dağıtılması” temelini işaret etse de bugün sizlerin yerelde en sade, yalın, objektif bir şekilde haber almanızı sağlayacak sistemin temel taşıdır.
İsterseniz konuyu, mesleğe başladığımız 2002 yılına giderek detaylandıralım.
Çok kısa bir anı: Mesleğe yeni başlamışım, iş, aş, ekmek mücadelesi, bir yandan da 6 yaşında hayalini kurduğum mesleğin icra yani kalem tutan bölümünde olmanın heyecanı. Ama bir sorun var, mesleğime dair eksik bilgileri tamamlayacak memlekette ne bir kurum var, ne bir iletişim adresi ne de meslektaşım. Genç arkadaşlarım bildiğini zannettiği mesleğin aslında çok yabancısı. Halk Eğitim Merkezi müdürüne utana, sıkıla ‘Bize de mesleğimizle ilgili kurs açar mısınız’ talebinde bulunuyorum. Aldığım olumlu yanıt karşısında gelin görün ki, kursun açılması için gerekli olan sayıyı bulamıyorum, çünkü meslektaşlarımın tamamı ehil (!) gazetecilerden oluşuyormuş ben dışında.
Şimdilerde farklı versiyonları olsa da o yıllarda seçim dönemleri mantar misali gazeteler ortaya çıkardı.
Onlar nasıl olursa olur dikkat çekmek bir tarafa para kazanma konusunda da bir hayli hünerliydi.
Zamanla niyet özelinden gazetecilerin bir şekilde ayrıştırılması, mesleği yozlaştıranların bir şekilde denetlenmesi gerektiğini hissettim.
Merdiven altı diye tabir edilen mesleğin yüzsüzleri, sahteleri, kalemi kirlileri bizde yok mu?
Var, hep de olacak!
Hülasa son 5 yıldır yakından takip ettiğim Basın İlan Kurumu (BİK) ile Yozgat Çamlık Gazetesi ile yollarımız kesiştiği dönemde daha yakından tanışma fırsatım oldu.
Yozgat Valiliği bünyesinde faaliyet yürüten Basın Bürosu’na bağlı olmamıza rağmen soluğu İstanbul’da bulunan genel müdürlükte aldım.
Mesleğin vicdani etik kuralları, toplumsal sorumlulukları olduğu gibi kanuni sorumluluk ve zorunlulukları da olmalıydı. Bu gün Yozgat basınını da bünyesine alan BİK’i, gazete kapatan, ceza kesen, nefes daraltan, yayın durduran bir kurum olarak tanıtmışlardı uzaktan. Yakından hiç de öyle değildi.
Anladım ki, mesleğin ilk adımlarını attığım yıllarda istediğim, beklediğim, merdivenaltı sözde gazeteciliğe dur diyecek bir kurumun adıydı BİK. Dahası da var ama çok fazla detaya inip sizleri sıkmak istemiyorum.
Gerek İstanbul, gerek sorumluluk alanında yer aldığımız Çorum, kısa sürede Yozgat basınına önemli kazanımlar sağladı Sevgili Yozgatlılar.
Seçimler yaklaşırken BİK gibi bir kurumla çalışmanın ne derece önemli olduğunu çok daha iyi anlıyorum.
Elbette ki tek başına bir kamu kuruluşu merdiven altı basın-yayın yapısına engel olamaz. Bu iş vicdanda başlayıp toplumda devam ediyor.
Sizleri yanıltan, yanlış ve karanlık kalemlerle yönlendirenlere lütfen müsade etmeyin. Ve hak etmediğimiz değeri vermeyin.
Ankara'daki toplantıyı bu anlamda önemli buluyor emek sahiplerine teşekkür ediyorum. İnşallah bizler maddi kaygıları konuştuğumuz değil de mesleğin itibarı adına faydalı projeler talep ettiğimiz toplantıların gazetecileri olarak katılırız bu tip organizasyonlara.
Hülasa son söz, biz aydın olursak size asla ve kat’a karanlık kalemler tesir edemez (dün iktidar devirdikleri, ihtilallere çanak tuttukları, liderleri idam sehpasına gönderen güruhlara güç kattıkları gibi), inşallah edemeyecektir.
Mevzu siyasi değil bilakis bir gün herkese lazım olacak adaletin temelini oluşturan doğru ve temiz bilgi de bir gün yine herkese lazım olacaktır.