- [ ] İslam anlayışına göre hayat bir imtihandır. Ahiretin tarlasıdır. İslam’da hayat kutsaldır. İnsan yaşadığı her anının hesabını verecektir. Ölümle burun buruna yaşarken bir nefes daha fazla alabilmek için çırpınmak oldukça anlamsızdır.

- [ ] Ömür, en iyi sermayedir, iyi değerlendirilmelidir. İnsanın ne kadar çok yaşadığı değil, insanın ne yaptığı önemlidir. Hayat yeme içme, eğlenme ve mal biriktirmekten de ibaret değildir.

- [ ] İslam’a göre dünya hayatı sınırlı, geçici bir hayattır; yani insan için dünya misafirhanedir. Dünya hayatını ebedi bilen, faziletlerle rezaletleri birbirine karıştıran aldanır. Dünya hayatını ebedi bilmek, lüzumsuz yaşamaya neden olur, dünyadan zevk alarak gitme sevdası peşinde koşturur. Hayat nimetini yerinde kullandırmaz. Böyle bir hayat da insan için pişmanlık vesilesi olacaktır.

- [ ] Cenab-ı Allah kutsi bir hadiste: “Kim geçici nimeti, kısa hayatı, devamsız zevki seçerse, kendine zulmetmiş olur, Rabbine isyan etmiş olur, ahireti unutup dünyaya dalmış olur” der.           
              
- [ ] Ayrıca dünya hayatı, başıboş bir hayat gibi görünse de, baştan sona sorumluluklarla dolu bir hayattır. Böyle bir hayatın içinde insan, bir nefes fazla alabilmek, daha çok mal toplayabilmek ve dünyadan daha çok zevk alabilmek için çırpınıp durur. Hayatı iyi yönü ile dolu dolu yaşamak, her anını değerlendirmek varken, kişi bu fırsatı kaçırırsa kendisi için yazık etmiş olur. Onun için ağlaya ağlaya geldiğimiz bu dünyadan ağlaya ağlaya gidiyoruz. Aslında hayat nimetinin kıymetini bilebilsek, o zaman ağlata ağlata ayrılmamız lazım.

- [ ] Dünya hayatı Kur’an’ın ifadesiyle oyun ve eğlenceden ibarettir; Ahiretin de tarlasıdır. Dünya kurulalı sayısız insan bu hayatı yaşamış, hepsi de her adım atışı ve her nefes alışı ile ölüme doğru yürümüştür. Hiçbiri isteyerek, istediği zaman bu hayattan ayrılmamıştır. Ne var ki, bazısı hayatı gerçek yönü ile yaşamış, ömrü kazanmış, bazısı da sapkınların hayatını kopya edip anlamsız işlerle sona varmış ve dünya hayatı kendisine pişmanlık vesilesi olmuştur.

- [ ] Dünya hayatı geçicidir. Dünyanın zevki de malı da geçicidir. Makamlar da, şan şöhret de geçicidir. Daha önce de nice insanlar dünyaya sarıldılar. Dünyayı mesken edindi ve bırakıp gittiler. Giderken de hiçbir şey götüremediler. Geride Kur’an’ın ifadesiyle: “Onlar geride nice bahçeler, pınarlar, ekinler, güzel konaklar, zevk ve sefasını sürdükleri nice nimetler bırakmıştır”. (Duhan: 25-27)

- [ ] İslam, insanı Allah’tan alıkoyan, kulluğuna engel olan, insanı azdırıp sapıtan, gururuna, cimriliğine sebep olan, kulun cehenneme gidip, azap görmesine neden olacak olan dünya ve dünyalığı reddeder. İslam, mal ve maddeye esareti değil, ona hakim olmayı emreder. Hakim olunmayan dünyalık insanı sapıtır, insanda insani, ahlaki bir değer bırakmaz. Unutmayalım ki, dünyayı arkamıza almadan Allah’a ulaşamayız.

- [ ] Karşılık göremesek de iyilik yapmaya devam edelim. Takvalı bir hayattan asla vazgeçmeyelim. Unutmayalım ki: bu dünya, iyiliğin karşılığını görmekten çok, iyilik yapmanın yeridir.

- [ ] Müslüman’ın hayatındaki dayanışmanın temelinde iyilik ve takva olmalıdır. Günah ve düşmanlık olmaz. Bunun tam aksine, günahlardan ve düşmanlıklardan topluca korunmak ve kaçınmak için dayanışma içinde olmak gerekir.

- [ ] Kur’ân-ı Kerîm’in hayatımıza etki edebilmesinin yolu da iyilik ve takva üzerine kurulu bir hayattır. Takvalı bir hayat sürer, bu hayatı Allah’tan sakınarak geçirirsek Kur’an’ın hidayetini ancak o zaman idrak edebiliriz. Hidayetimizin kaynağının Kur’an olabilmesinin şartı, takvalı olmaktır. Takvamız derinleştikçe Kur’an’ı daha iyi anlarız; Kur’an da yolumuzu aydınlatan nurumuz olur. Rabbim hayatınızı o nurla aydınlatsın...Allah’a Emanet Olun.