Bilgisayar oyunları cep telefonları ve sosyal medya hastalığa dönüştü.! Yedisinden yetmişine herkesin elinde; bu hastalık toplumu ve insanları yalnızlaştırıyor. Aile içlerisindeki iletişimi bile yok etti. Böyle giderse iletişim kopacak bencil çıkarcı bir toplum haline geleceğiz. Farkında olmasak da bu sosyal bir hastalıktır! Çıkarcı bencil sadece kendini düşünen ve çevresinden, olan bitenden haberi olmayan bir nesil yetiştiriyoruz. Bu da aile, akraba ve insani ilişkilerin iflası demektir.
Yaşlı ve yetişkin nesilde ne de olsa bi nebze var olan insani ilişkiler gençler ve çocuklar için ciddi bir problem oluşturacak... Bu sebeple kötü alışkanlıklar, bağımlılık ve bencillik çocuklarımızı esir alacak diyebiliriz. Dost, arkadaş ve kardeş sevgisinden uzaklaştık ne idüğü belli olmayan bir “Kanka!”
arkadaşlığına dönüştürdük dostluğumuzu... Seviye düştü, hırçınlık, sinir, asabiyet ve küfür hızla yayılmaya başladı. Arkadaşlık ve dostluklar pamuk ipliği ile bağlı hale geldi. En ufak bir çekişme ve tartışma kavgaya ve cinayete dönüşüyor, Allah esirgesin!
Gençler ve çocuklar bizim geleceğimiz, yarınlarımız. Varımızı yoğumuzu, ülkemizi ve tüm geleceğimizi onlara emanet edeceğiz. Emanet edeceğimiz el, ehil değilse; Allah korusun yarınlarınız bitik demektir. Bu da devletin ve milletin iflası demektir. Böyle bir nesil yetişsin ister misiniz?
Çok para kazanmak servet biriktirmek onların geleceğini aydınlatır mı? Biriktirdiğiniz mal, para onları bu bataklıktan kurtarmaya yeter mi? Yetmez!.. Üstelik hayat sadece geçici olan bu dünya da değil. Ömür sınırlı hayat kısa asıl hayat ahiret hayatı elhamdüllah buna iman etmiş insanlarız. O zaman biz neslimize ve çocuklarımıza sahip çıkamazsak iki dünyamızı da mahvetmiş oluruz. Malımız mülkümüz, makamımız ve kariyerimiz bizi bu ızdıraptan kurtarabilir mi? Sanmıyorum!
Kendimizi bu bataklıktan çekip alalım derken; ailenizi ve çocuklarınızı da bu bataklıktan çekip alın, kurtarın diyoruz. Nasıl mı? Sevgiyle muhabbetle ve dostça... Milli ve manevi değerlerle onları yoğurarak, iyi ahlaklı arkadaşlar edindirerek, hayatının her alanını takip edip onları zararlı ve kötü alışkanlıklardan koruyarak!... Nasıl ki bir ürünü almak için iyi tohum eker, sular bakımını yapar ve üzerine titreyerek yetiştirirsek; çocuklarımızı da aynı anlayışlı severek, değer vererek ve manevi duygularla besleyerek yetiştirmek zorundayız. İşte o zaman bu çocuklar bizim çocuklarımız olur ve geleceğimizi de korurlar; bu cennet vatanı onlara biz de gururla devredebiliriz!.. Çok yazık ki bir çok aile çocuklarını “yılkı atları gibi” başı boş bırakıp sokağa salıveriyor!... Bunun hesabını hiç birimiz veremeyiz. Onlar bizim teminatımız, hazinemiz, geleceğimiz ve cennetimizdir unutmayalım!...