Rabbimiz, bize neyi emretmişse, neyi
yapmamızı buyurduysa mutlaka onda bizim maddi ve manevi faydalarımız vardır. Oruçta, sayılamayacak kadar çok faydalar vardır.
Fakat biz orucu bu faydalar için değil, dinimizin emri olduğu için tutuyoruz. İlk önce, sıhhatimiz için oruç tutmalıyız.
(Oruç tutunuz sıhhat bulursunuz) hadis-i şeriftir.
Oruç tutan sıhhat bulur.
Bütün gün çalışan ve yorulan organlarımızı gece uyurken
dinlendiriyoruz.
Dinlenemeyen, istirahat edemeyen bazı
organlar var; midemiz, bağırsaklarımız ve sindirim sistemimiz...
Bunlar sürekli çalışırlar, dinlenmek nedir bilmezler.
Tıka basa yiyip yatsak da, uyandığımızda acıktığımızı görürüz.
Biz uyumuş kendimizden geçmişiz ama
sindirim sistemimiz uyumamış, hep çalışmışlardır.
Bu sürekli çalışma onları yıpratır ve yorar.
Uyurken gözümüz, kulağımız, elimiz, ayağımız ve beynimiz hep dinlenirler.
Dinlenemeyenleri de hiç olmazsa senede bir ay yalnız gündüzleri olsa bile, oruç tutarak dinlendirme imkânını sağlamış oluruz.
Oruçlu iken kalbimiz de dinlenir, mide boş olunca rahat çalışır.
Tecrübesi kolay; oruçlu iken nabzımızı sayalım, bir de iftardan sonra sayalım.
En az dakikada on defa daha fazla kalbimizin çarptığını göreceğiz.
Midedekileri hazmetmek için kalbimiz daha süratli çalışmak
zorunda kalacaktır.
Sıhhat yönünden bir diğer faydası da, karaciğerimizdeki
gıda stoklarının erimesidir.
Doktorların dediğine göre karaciğerimiz bir nevi zahire ambarıdır.
Vücudumuzun muhtaç olduğu gıdaları ihtiyaç oldukça otomatik olarak, gerektiği kadar veriyor.
Oruç tutmayanlar bu ihtiyaçlarını aldıkları gıdalarla sağladıklarından ciğerdeki stok gıdalara dokunulmuyor.
Onlar da kala kala bayatlıyorlar, ihtiyaç duyulduğunda da ek iyi netice elde edilemiyor.
İlim ilerledikçe, oruç tutmanın sıhhatimiz için ne kadar iyi olduğu daha iyi anlaşılacak ve doktorlar reçetelerine ilaçlarla beraber ‘oruç’ da yazacaklar...
Sabretmeyi emir ve teşvik eden 70’ten fazla ayet-i kerime var, en büyüğü; “Rabbimiz sabredenlerle beraberdir” müjdesidir.
Sabretmek, insanlara mahsustur.
Melekler sabretmezler, çünkü onlar yemez, içmez ve hasta olmazlar.
Hayvanlarda da sabır söz konusu değildir. Çünkü onlarda akıl yok, sorumlu
da değiller.
Rabbine itaat etmeyen, haramlardan sakınmayanlar kıyamet günü, cehenneme sevk edildikleri zaman diyecekler ki: Keşke biz dünyaya insan olarak gelmeseydik; yılan olarak, akrep olarak gelseydik de bu şiddetli azaba uğramasaydık. Yanmak çok zor şeydir, yanmayan
bilmez...
Şunu unutmayalım ki; iyiler ebedi saadete, kötüler de layık oldukları azaba mutlaka kavuşacaklardır...