Oruç ibadetini tamamlayıp iftar vaktine yetişen kimse, bundan büyük bir mutluluk ve sevinç duyar. O, tuttuğu orucun mükâfatını almak üzere, kıyamet gününde Allah'ın huzuruna vardığı zaman en büyük sevinci tadacaktır. Bu hususta Peygamberimiz şöyle buyuruyor: "Oruçlunun iki sevinci vardır: Biri iftar ettiği vakit, diğeri de Allah'a kavuştuğu zamandır." İftar vakti yapılan dualar kabul edilir.
Yine Peygamberimiz (s.a.v) bu konuda şöyle buyurmuştur: "Üç kimsenin duası geri çevrilmez, kabul edilir: 1- Oruçlunun iftar vaktindeki duası, 2- Adaletli hükümdarın duası, 3- Mazlumun duası." Orucun, ruh ve beden üzerinde olumlu etkileri ve vücut sağlığı bakımından faydalı sonuçları tıbben de kanıtlanmış bir gerçektir.
Pek çok hikmetleri olan oruç emrinin bu yönüne de Peygamber Efendimiz dikkatimizi çekerek şöyle buyuruyor: "Oruç tutunuz ki sağlıklı olasınız." Ramazan ayının güzelliklerinden ve hayatımıza getirdiklerinden birisi de mali yardımlaşma ve dayanışma boyutudur.
Öyleyse toplumsal birlik, beraberlik ve bütünlüğün sağlanmasında bundan daha etkili, daha güzel ve daha anlamlı ne olabilir ki? Ayrıca ramazan ayı, zekâtların ve sadakaların verildiği bir aydır. İnsanlar genelde bu ayda daha fazla hayır ve hasenat işlemeye, fakir ve fukarayı görüp gözetmeye çalışırlar. Zaten insan açısından duygu boyutu önemli bir zihin halidir.
Gün boyu oruç tutan insan, komşularını, akrabalarını, fakirleri ve yoksulları en çok böyle zamanlarda hatırlar. O nedenle ramazan ayı bir anlamda hayır ayı olarak da değerlendirilir. Bir başka ifadeyle ramazan ayı, en çok hayır ve yardımların yapıldığı aydır.
Bu ayda, her gece, Cehenneme girmesi gereken, binlerce Müslüman affolur, azat olur. Bu ayda, Cennet kapıları açılır. Cehennem kapıları kapanır. Şeytanlar, zincirlere bağlanır. Rahmet kapıları açılır.
Teravih namazını, tâdil-i erkân ile, rükûsuna, secdesine hakkını vererek namaz kılınmalıdır. Hırsızlığın en kötüsü namazda rükûdan, secdeden çalmaktır. Yatsıdan sonra kılınan bu teravih namazı gece namazından sayılır. Gece namazının sevabı da çok büyüktür.
Özellikle sahura, uykuyu bölüp kalmak lâzım.
Sahura kalkıldığı zaman, abdest alınmalı, iki rekât ya da dört rekât, bir teheccüd namazı kılınmalı. Sahurda kılınan namaz çok sevaptır.Sahurdan sonra camide namaz kılmaya gitmeli. Evde kılmak, cemaatle bile olsa, çoluk çocuğu toplayarak cemaatle kılsa bile, camide kılmaya denk olamaz.
Çünkü camiye doğru giderken attığı her adımda bir derecesi yükselir. Her adımda bir günahı silinir, her adımda kendisine bir sevap verilir. Oraya gittiği zaman da, camideki mübarek insanların kazançlarından ona da ortaklık gelir.
Allahü Teâlâ, bu mübarek ayda Onun şanına yakışacak, kulluk yapmayı ve Rabbimizin razı olduğu, beğendiği yolda bulunmayı, hepimize nasip eylesin! Ahlakınız güzel, ibadetleriniz makbul, oruçların da kabul olsun. Ramazanla huzur bulup kardeşçe yaşayabilenlere selam olsun...