“Z - Kuşağı” diyorlar, ben onlar için “zamane gençliği” tabirini kullanıyorum. Bazen acımasızca eleştiriyoruz; bazen böyle güzel gençlerimiz de var diyor onlarla gurur duyuyoruz. Güzel şey yaptıklarında : “ Aferin Evladım” diyoruz. Sevmediğimiz bir şey yaptıklarında ise: “ Ne olacak zamane gençliği” deyip geçiyoruz.

Bugünlerde bir kaç güzel örnek hadiseyle karşılaştım: Ne yalan söyleyim utandım ve ben bu gençlerle ilgili yanlış düşünüyormuşum dedim. Malumunuz onlar bizi kendilerine rol model olarak alırken hem sokağın hem de sosyal medyanın kıskacında kalıyorlar. Bazen hırçın, bazen asabi bazen sevecen ve bazen de hoşgörülü davranabiliyorlar.

İsterseniz yaşadığım bir iki örneği anlattıktan sonra devam edeyim değerlendirmelerime: Eşimle birlikte salı pazarına gitmiştik. Üç beş öteleri alıp ellerimizde ki poşetlerle eve dönüyoruz. Aslında eve de çok yaklaşmıştık: Ama biraz yorulmuş olmalıyız ki: bu bitkin halimizi uzaktan görüp yanımıza yaklaşan küçük bir erkek çocuğu oldu: “Amca sana yardım edebilir miyim ?” diye yanıma sokuldu.

Göz ucuyla baktım, ilkokul öğrencisi olma ihtimali çok büyük; ona kıyamadığımdan: Sağ ol evladım eve çok yaklaştık sen zahmet etme, dedim. Dedim ama çocuğun yüzünde bir hüzün ifadesi belirdi. Hanım müdahale etti: “ Sağ ol Kuzum evimiz şurası zahmet etme” dedi. İkimizin yüzüne de hüzünle bakıyordu ne olur yardım etseydim sanki dercesine!... Uzaktan babasıdır diye düşündüğümüz bey efendi de: Ne olur, taşısaydı onu kırmasaydınız dercesine bakıyordu...İçimizden geçeni söyleyemedim: “Sen küçücüksün sana kıyamıyoruz” diyemedim.

Aynı tür hadiseyi bir kaç defa daha yaşadım. İkincisi bir kız , üçüncüsü yine bir oğlan çocuğuydu. Onlar da ortaokul öğrencilerine benziyordu. Üçüncü çocuğumuz boynunu bükerek ama ben yardım etmek istiyorum dedi. Onu da aha şura evim geldim zahmet etme diye geçiştirdim. Ama bu kez çok daha fazla üzüntü duydum. Kırıldığını: “Ne olacak yardımımı kabul etseydin” dercesine bakışına şahit oldum. Kırdığımı anlayınca: “Kuzum yüküm ağır değil evimde bak şurası” dedim. “Olsun ama ben yardım etmek istiyorum” cevabını verince içime hüznün ve sevincin birlikte akışını hissettim....Ama ben sana yardım etmek istiyorum!.. diyordu...

Böyle bir hadisesi üç- dört kez yaşayınca kendi kendime dedim ki: “Ey Ahmet Sargın bu çocuklara sen haksızlık ediyormuşsun; zamane çocukları” diyerek...

Onların yaradılışında asalet var, onlar asil, soylu Türk Milletinin çocukları: İnsanlık dersen var, asalet dersen var, yardımseverlik dersen var,hoşgörü dersen var, büyüklere saygı da var: Sen onları boş yere yargılıyormuşsun !..

Tamam doğru bu noktada önemli bir tesbiti daha paylaşalım. Türk Milletinin asaletinde bunlar var da: Bu asaleti bozmaya yönelik ihanetçiler de var. Bunlardan biri televizyonlar, ikincisi basın, üçüncüsü sosyal medya dördüncüsü de Batı’nın komuşmuş insanlık dışı ahlakı.. Bize ve çocuklarımıza bunları hoşgörü- insanlık diye anlatıyorlar. İşte tam bu noktada söyleyeceğimiz asıl şey var. Bunların yalan olduğu Filistin Gazze davasında bizzat gördük ve tanık olduk. Avrupalının her şeyinin sahte ve ikiyüzlülük olduğa şahit olduk.

Ama Türk Milleti öyle mi?’Çevirin tarihin sayfalarını ahlakın , adaletin insanlığın ve hoşgörünün destanını yazmışız. İstanbul’un fethini ve Fatih Sıltan Mehmet Hanin İstanbul’a girişi ile oradaki tebayı karşılayışını düşünün! Peygamber Efendimizin Mekke’ye dönüşünü ve aldığı kararları sergilediği insanlığı düşünün; bir de İsrail’in Kudüs’te Gazze’ de yaptığını ve zalim Çin’in Doğu Türkistan da yaptıklarını düşünün hangisinde adalet ve insanlık örneği var Allah aşkına ?..

“ Amca Sana Yardım edebilir miyim!” diyen minik bedenlerde de ben o asaleti, insanlığı, yardımseverliği ve hoşgörüyü gördüm. Bizim minik kuzularımız bile onlara insanlık dersi verecek düzeydeler, Allah yokluklarını göstermesin! İşte asalet bu, işte insanlık bu, işte insan hakları bu... Zalimler ve Fravunlar geride kaldı diyoruz ya maalesef onların kalıntıları devam ediyormuş; ama bizim topraklarımızda değil işgal ettikleri topraklarda.. Hiç şüphesiz ki zülümle abad olanın sonu da berbad olur, Allah’ın izni ile hüsrana uğrayacaklardır. Bizim soylu çocuklar mı: Selam olsun minik bedenlerde yaşayan asil düşüncelere...