Geçtiğimiz hafta sonu (mesai içi) bir olay yaşadık. Son derece de moralimiz bozuldu, üzüldük: “Vay benim Memleketimin haline!” dedim, kendi kendime... Konuyu şöyle özetleyim.
Perşembe günü öğle yemeği sonrası eşim yalnız kalan annesini telefonla aradı.
Sitem etmiş, ağlamaklı: “kimsem yok, yemeğimi yapan yok, evde bir şey kalmadı, ihtiyaçları kim alacak demiş?” Eşim telefonu kapatınca üzüldü ağlamaklı oldu: “ Bize getirsek de 10-15 gün bizde kalsa” dedi. Olur dedim konuş getirelim. Çünkü kendi kendini idare edemiyor.
Arayıp konuştu, geleyim demiş. Kaynanam 80 yaşında, ben 65 yaş üstü. İkimizin de kronik rahatsızlığı mevcut; yani risk gurubundayız, Sokağa çıkmamız da yasak! O zaman acil yardım telefonlarını arayıp yardım isteyelim dedim. Önce eşim geçti telefonun başına açıklanan bir iki yeri aradı; olumsuz cevap aldı. Belediyede çağrı telefonuna bakın kızımızın özel bir taksi numarası verip ücretini de ödersiniz deyince canım sıkıldı. Allah var, moralim de bozuldu! Çünkü ben de kaynanamda risk gurubundayız polis arkadaşlar aracı durdurursa ikimize de ceza yazma hakları var(Biz yaklaşık bir aydır evdeyiz). “Dur hanım bir de ben arayım: Bunda bir yanlışlık var, mutlaka bize yardımcı olacaklardır,” dedim. Cumhurbaşkanın kesin talimatı var, bütün illerde seferber oluyor görevliler dedim: Telefonu aldım sırayla acil telefonların hepsini aradım, konuyu arz ettim. Ya bana izin verin, ya da bize yardımcı olun getirelim dedim. Hepsinden de aldığım cevap olumsuzdu. Jandarma haklı olarak bizim yetki alanımızın dışında dedi. Polis arkadaşlar: “Hayır çıkamazsınız, izni valilikten alın!” dediler.
Valiliği aradım, iki üç defa: Yazı işleri Müdürü beyefendi iyi niyetli bir arkadaşımız:” Ahmet bey sizden biri gelsin ben izni vereyim, ama valiliğe gelmeniz gerekir!” dedi. Telefonu kapattım: “Hanım valiliğe gidip izin alman gerekiyormuş!”dedim. “Ben asla gitmem, eve ve size virüs getirme ihtimalim de var, ayrıca ben o işi de beceremem.” dedi.
Cidden üzüldüm ve fitil oldum: Allahım dedim ülkede bir çok ilde insanların ihtiyaçları karşılanıyor, tarlası, bahçesi sulanıyor, köpeği, tavuğu yemleniyor, ama benim şehrimde ben çaresiz kalıyorum! Biri de çıkıp: Ya size izin verelim, ya da biz alıp getirelim ! demiyor? Burada bir eksiklik, bir kopukluk yok mu?..
Bunu niçin yazdım? Düşünün küçük bir sorunu, ben bile çözemediğime göre; garip- guraba, yetim, yoksul, çaresiz ve kimsesiz yaşlıların böyle bir sorunu çözmesi imkansız değil mi? Telefon bile edemiyecek insanlarımız var. Onların durumunu düşünemiyorum? (Bu konuya dikkat çeken daha önceki yazımızı okuyanlarımız vardır sanıyorum.)
Şimdi Sayın Valim, Sayın Başkanım: Bir yerlerde bir kopukluk, bir yanlışlık yok mudur? “Gönül Belediyeciliği var ya?” “Halka hizmet Hakka hizmet” diyoruz ya?.. Ama Yozgat’ta bir eksiklik- aksaklık yok mu? Hangi nerde bizim Vefa Gurubu görevlilerimiz, hani nerde özel görevliler?... (Kusura bakmayın bunu ben iki defa denedim göremedim.) Devletimizin “Evde Kalın!” uyarısı haklı, Cumhurbaşkanımız da çok iyi niyetli ve fedakar bir devlet adamı: Ama Yozgat’a da gelip bize yardımcı olacak değiller Ya? Bu görevi kim yapacak? Yozgat’taki birimler... Gönüllüler ve görevliler... Değer verdiğim ve iyi niyetlerinden emin olduğum Sayın Valime ve Belediye Başkanımıza konuyu arz etmek istedim!..
Olaydan son derece üzüntü duyunca gazetemizin Sorumlu Yazı İşleri Müdürü Tarık Yılmaz kardeşimi aradım, özetle konuyu anlattım. O da üzüldü:
“Hocam konuyu yetkililere ulaştıralım, ama bir şey söyleniyor ! Vatandaş bu telefonları arayıp yanlış ihbarda bulunuyorlarmış” dedi. Bu da ayrı bir sorun ama, böyle kişileri sorgu suale alırsınız, sonra da hak edene cezasını kesersiniz bir daha da arama cesaretinde bulunamazlar!