Ehl-i sünnet âlimlerinin en büyüklerinden olan İmam-ı Rabbani hazretleri buyuruyor ki:
“Ehl-i beytin ve Eshab-ı kiramın hepsini sevmek, saymak lazımdır. Birini sevmemek, hepsini sevmemek olur. Çünkü, insanların en iyisi olan Resulullahın sohbeti ile şereflenmek fazileti, hepsinde vardır. Sohbetin fazileti ise, bütün faziletlerin üstündedir. İşte bunun için, Tâbiin’in en üstünü olan Veysel Karani hazretleri, Eshab-ı kiramın en aşağısının derecesine yetişemedi. Hiçbir üstünlük, sohbetin üstünlüğü kadar olamaz. Çünkü, sohbete kavuşanların imanları, sohbetin bereketi ve vahyin bereketi sayesinde, görmüş gibi kuvvetli iman olur. Sonra gelenlerden hiçbir kimsenin imanı, bu kadar yüksek olmadı.”
Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:
“Ebu Bekir, İslam’ın tacıdır. Ömer, İslam’ın hullesidir (elbisesidir). Osman, İslam’ın cevahiri ile süslü imamesidir. Ali, İslam’ın güzel kokusudur.”
“Ya Rabbi! Ümmetimden eshabıma verdiğin bereketi geri tutma. Eshabımdan Ebu Bekir’e verdiğin bereketi ondan geri tutma. Eshabımı Ebu Bekir etrafında topla. Onun işlerini dağınık etme.
Ebu Bekir daima senin işini kendi işleri ve meşguliyetleri üzerine tercih etmiştir. Allah’ım! Sen Ömer bin Hattabı aziz kıl. Osman’ı sabır ve tahammül üzerine kıl. Ali’ye tevfiki refik kıl.”
“Her gökte iki yüz bin melek daima, Ebu Bekir, Ömer, Osman ve Ali’nin dostlarına istiğfar ederler. Onların düşmanlarına da lanet ederler.”
***
Sahabe-i güzin toplanmışlar, kendi hâllerinden konuşuyorlardı. Birisi aralarından kalkıp, dedi ki:
-Ya Eba Bekir! Allahü teâlânın izzet ve azameti için söyle, bu mertebeye ne ile eriştin?
Buyurdu ki:
-Yemin verdiğiniz için söylemek lazımdır. Dinimi dünyaya tercih ettim. Ahiret için, Allah rızasını seçtim.
Her zaman Allah’ın hakkını üstün tuttum, her işimde sadece Allah’ın rızasını gözettim ve bunun dışına asla çıkmadım.
Hazreti Ömer’e sual ettiler:
-Sen bu mertebeye ne ile eriştin?
Buyurdu ki:
-Allahü teala dilerse bir kulunu aziz eder dilerse zelil eder. Bunu hiç unutmadım.
Hazreti Osman’a sual ettiler:
-Sen ne ile bu dereceye eriştin?
Buyurdu ki:
-Kur’ân ve Sünnete uydum. Allah’ın her şeyime vâkıf olduğunu hiç unutmadım.
Hazreti Ali’ye sual ettiler:
-Sen ne ile bu dereceye eriştin?
Buyurdu ki:
-Cihad ile eriştim. 30 yıl mücahede kılıcı ile ve haşyet zırhıyla ve vera kalkanı ile, taat ve ibadet oku ile, gönül kapısında oturdum. Allah’ın rızasından başka hiçbir şeyi, gönlüme koymadım, hatırıma getirmedim...