Allah insanı sosyal bir varlık olarak yaratmıştır. Sosyal bir varlık olmak, cemiyet hayatının bir parçası olmak demektir. İnsanoğlunun yaratılış gayesi itibarıyla bu özellik âdeta onun soluduğu hava kadar ihtiyacıdır. Yaratılış itibarıyla ihtiyaç olan bu durum, Cenâb-ı Allah’ın insan için takdir ettiği imtihanlarla doludur.

Bilgi çağının bize sunduğu nimetler, uzakları yakın etmekte, daha önce imkânsız denilen şeyleri bugün mümkün kılmakta, evlerimizde ya da ceplerimizde dünyaları taşıma imkânı sağlamaktadır. Birbirimizle yazılı, sesli, görüntülü olarak anlık iletişim kurma imkanı sunan ve bu sebeple “sosyal medya” olarak adlandırılan iletişim türü sayesinde tek bir dokunuşla binlerce kilometre uzaklıktaki yakınlarımızın hâl-ü hatırını sorabilmekteyiz. Allah’ın hak olarak tanımladığı sıla-ı rahimi gerçekleştirebilmekteyiz.

Yine binlerce kilometre uzaklıktaki bir yetimhanede bulunan bir yetimin tüm masraflarını tek tıklama ile karşılayabilmekte, Allah’ın Kur’an’da görev buyurduğu infak ibadetini yerine getirebilmekteyiz.

Allah’ın sonsuz nimet havuzundan sadece bir katre olan “sosyal medya” nimeti onu kullananın elinde bir felakete dönüşmemelidir. Tek bir dokunuşla bir insanın hakkına girilebilmekte, okunan bir haberin altına bırakılan bir tebessüm işaretiyle dahi yanlış bir fikrin savunuculuğu yapılabilmektedir.

Görünümde zararsız gibi görünen bu husus “Nihayet o gün (dünyada yararlandığınız) nimetlerden elbette ve elbette hesaba çekileceksiniz.”ayeti sadedince çetin bir hesap konusu olacaktır.

Sosyal medyanın tuzaklarına düşmemek, onun esiri altına girip ibadetlerdeki samimiyet ve ihlas terazisini bozmamak için şu hususlara dikkat edilmelidir:
Kaynakları iyi araştırmalıyız. Fotomontajlı bir resmi paylaşıp başka bir insanın hakkına girmek büyük bir vebal olur! Aynı şekilde kaynağı olmayan bir hadisi paylaşıp insanları yanıltmamaya dikkat etmeliyiz.

Gözlerimizi ise haramdan sakınmalıyız. Gerçek mümin hiç kimse etrafında yokken her şeyi kaydedip gören Rabbinin varlık bilinciyle hareket eder. Günlük hayatımızdaki ahlak prensipleri internette de geçerlidir.

Karşı cinsten olan namahrem kişiler ile ancak zaruri durumlarda ve zaruri miktarda yazışırız. Yüce Rabbimiz niyetlerimizi bizden iyi bilir ve işlediğimiz amelleri görüp gözetmektedir.

Bunlara ilaveten, dünya ve ahiretimiz için faydalı olmayan şeylerden kaçınmamız gerekir. Boş ve gereksiz işlerle karşılaştığımızda bunlara vakit harcamak yerine, bunlardan yüz çevirmeliyiz.

Sosyal medyada kötülüklerin yerine hayırlı şeyleri paylaşalım. Adabına riayet ederek iyiliğe çağırma ve kötülükten sakındırma vazifemiz sosyal medyada da devam etmelidir.

Aynı zamanda vaktimizi sosyal medyaya değil, sosyal medyayı vaktimize uyarlamalıyız! Ellerimizi açıp dua etmekten, başımızı secdeye koymaktan alıkoyan bir meşguliyette bizim için hayır yoktur.
İbadetlerimizi sosyal medyada paylaşarak da ihlasımıza halel getirmeyelim.

Zira ihlas olmadığı müddetçe Allah Teâlâ amellerimizi kabul etmez.
Bize özel ve mahrem olan durumları paylaşmamız da asla doğru olmaz. Sosyal medyada herkesin iyi niyetli olmadığı bilinciyle hareket etmeliyiz. Eşlerimizin, çocuklarımızın fotoğraflarını herkesle paylaşmanın kötü etkileri olabilir. Bu duygularla cumanızı tebrik ediyor hayırlı cumalar diliyorum.