Tin süresinin faziletleri ve sırlarını en iyi bilen Yüce Allah (c.c)’dur. Kur’anı Kerimin her suresinin ayrı bir özelliği ve ayrı bir güzelliği (fazileti) vardır. Tin suresinin önemi’de diğer surelerin önemi gibidir. Kuranı Kerimin hangi suresi okunursa okunsun mutlaka okuyan kişiye Cenab’ı Hak ayrı bir sevap verir. Özellikle bazı sürelerin faziletleri hadisi şerifler ile ifade edilmiştir.
Tîn Sûresi’nde Cenab-ı Hak dört şey üzerine yemin etmiş: İncir, zeytin, Tur-i Sina ve Belde-i Emîn. Biliyoruz ki, Emin Belde Mekke, Hz. Muhammed Aleyhisselam’a; Tur-i Sînâ Hz. Musa Aleyhisselam’a; zeytin İsa Aleyhisselam’a bakar.
Tin Suresi: Kur’ân-ı kerîmin doksan beşinci suresi; İniş sırasına göre yirmi sekizinci sûredir. Bürûc sûresinden sonra, Kureyş sûresinden önce inmiştir. Tîn sûresi Mekke’de nâzil oldu (indi). Sekiz âyettir. Tîn, dağ adı veya incir demektir. Sûrede dört şeye yemîn edildikten sonra, insanoğlunun yaratılışı, kâinâtın en güzel yaratığı olduğu, buna rağmen günâh ve isyânı yüzünden aşağıların aşağısı hâline geldiği bildirilmektedir.
Tin suresinin fazileti: Her kim ki Tin suresini okursa Allah ona şüphe olmayan bir iman verir. Öleceği zaman da Allah ona Tin suresini okuduğu kadar sevap ve aynı zamanda mükafat verir. Yolculuklardan önce Tin suresinin okunması ise kişileri her türlü kaza ve beladan uzak kalacağı ifade edilmektedir.
“Tin”; bir dağ adı veya incir demektir. Tûr-u Sînîn, üzerinde Allah’ın Hz. Mûsâ (a.s.) ile konuştuğu Tûr Dağı’dır. Sinîn, bereketli demektir. Takvim, doğrultmak demektir. “Ağacı düzeltip doğrulttu” demektir, “Zaman onu dengeli, iyi görüşlü ve akıllı kıldı” mânâsına gelir. Memnun, kesilen yani tükenen. Dîn, ceza demektir. “Karşılığını verdi” anlamına gelen fiilden türemiştir. “Yaptığın gibi sana karşılığı verilir” mânâsına gelen hadisinde de bu mânâda kullanılmıştır.
Kur'an-ı Kerim'in 95.(doksan beşinci) suresi olan Tin Suresi, Mekke'de nazil olmakla birlikte toplamda 8 ayetten oluşmaktadır. Büruc Suresi'nden hemen sonra indirilen Tin Suresi'nde alemlerin Rabbi olan yüce Allah katında en üstün varlık olarak yaratılan insanın dünyevi hayatta gerçekleştirdiği iyi ve kötü amellerden ötürü sorumluluk sahibi olarak ahirette hesap vereceği anlatılmaktadır.
Yerin ve göğün yegane sahibi Cenab-ı Hakk, kötü ahlaka sahip olan, iman ve salih amelden uzak yaşayan kullarının sahip olduğu o büyük kıymeti düşürdüğünü vurgulamaktadır.
*Resulullah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) buyurdular ki:
“Her kim bu sureyi okumaya devam ederse, o kişi dünyada bulundukça Allah’ü Teala ona afiyet ve yakin (şüphe olmayan iman) verir ve öleceği zamanda Allah’u Teala o kişiye bu sureyi okuyanların sayısınca sevap ve mükafat verir."