Emirci veya Emirce Sultan, meşhur menkıbesinde Emir-i Çin Osman diye anılır. Anadolu'da Yesevîliğin tarihi bakımından büyük bir önem taşıyan bu şahsiyetten ilk olarak bahseden M. Fuad Köprülü, Gelibolulu Mustafa Âlî ve Evliya Çelebi'ye dayanarak kısaca bilgi vermiş ve Âlî'deki menkıbenin bir özetini yapmıştır.
Köprülü, Anadolu'daki diğer Yesevî şeyhlerinin Bektaşî geleneğine dahil olmasına rağmen Emîr-i Çin Osmani’in bu geleneğin dışında kaldığını söyler. Köprülü, Vilâyetnâme'de geçen Emircem Sultan ile Âlî ve Evliya Çelebi'de Emîr-i Çin Osman diye anılan şahsın aynı kişi olduğunun farkına varmadığı için bu kanaati ileri sürmüştür. Halbuki Vilâyetname'deki metin, Emir¬cem Sultan'ın Emîr-i Çin Osman ile aynı kişi olduğunu açık bir biçimde ortaya koyacak niteliktedir. Hacı Bektaş-ı Velî ile aynı çevreye mensup olan Emirci Sultan'ın önemli bir şahsiyet olduğu bu eserdeki menkıbeden anlaşılmaktadır.
Evliya Çelebi ve Âlî, şifahî geleneğe uyarak Emîr-i Çin Osman adıyla andıkları Emirci Sultan'ı doğru olarak Ahmed Yesevî geleneğine bağlarlar. Evliya Çelebi’deki bilginin çok kısa olmasına karşılık Âlî, Bozok sancağındaki görevi sırasında ziyaret ettiği zaviyesinde şeyh hakkında dinlediği uzun bir menkıbeyi nakleder. Bu menkıbe Emirci Sultan'ı bir yandan Veysel Karanî soyuna bağladığı gibi, öte yandan Ahmed Yesevî tarafından Çin'de ortaya çıkan bir ejderhayı öldürmekle görevlendirildiğini kaydetmek suretiyle ona Emîr-i Çin lakabının veriliş sebebini de İzah eder.
Emirci Sultan'ın ne Veysel Karanî soyu ile ne de doğrudan doğruya Ahmed Yesevî ile bir alâkası bulunmadığı muhakkak olmakla beraber bu menkıbe onu hem Üveysîlik geleneğine bağlamakta, hem de bir Yesevî şeyhi olduğuna işaret etmektedir.
1972 yılında, halen zaviyesinin ve türbesinin bulunduğu Yozgat Osman Paşa Tekkesi köyünde zaviyeye ait zengin bir arşivin bulunduğunun anlaşılmasıyla kendisinin ve zaviyesinin tarihî kimliği önemli ölçüde aydınlığa çıkarılmıştır. Örneğine pek az rastlanan bu zaviye arşivi, Yıldırım Bayezid devrinden (1389-1403) Cumhuriyet'e kadar muhtelif nitelikte 250'den fazla belgeyi ihtiva etmektedir.
Söz konusu belgelerin bazılarına ve asıl önemlisi, Zilhicce 637 tarihli, süslü Selçuklu sülüsüyle yazılmış halen mevcut orijinal mezar kitabesine göre şeyhin asıl adı Şerefüddin İsmail b. Muhammed olup Emirci Sultan onun lakabıdır. Bu belgelerden ve menkıbelerinden anlaşıldığına göre Emirci Sultan I. İzzeddin Keykâvus, I. Alâeddin Keykubad ve II. Gıyâseddin Keyhusrev devirlerinde, o zamanki adıyla Dânişmendiye vilâyeti içinde bulunan şimdiki Yozgat bölgesinde yaşamış Yesevî tarikatına mensup bir Türkmen şeyhidir.
Osman adı ise gerçekte kendisiyle değil, belgeler arasında bulunan 794 (1392) tarihli icazetnameye göre amcasının oğlu Osman Paşa ile ilgilidir. Osman Paşa bir süre zaviyenin mütevelliliğini yürütmüş ve bu sebeple zaviye halk arasında Osman Paşa Tekkesi olarak onun adıyla anılmaya başlanmıştır. Osman adı zaman içinde Emirci lakabıyla birleşmiş ve menkıbe teşekkül ederken Emîr-i Çin Osman şekline dönüşmüş olmalıdır.
794 (1392) tarihli icazetnameden Emirci Sultan'ın büyük bir sûfî ailesinden geldiği anlaşılmaktadır. Babasının, amcası Hızır Paşa'nın, dedesi Şeyh Kumârî'nin ve kardeşleri Hızır Dede ve İlyas Emirci'nin isimleri önünde Emîr unvanı bulunduğuna bakılarak onun bir seyyid ailesine mensup olduğu söylenebilir. Lakabındaki Emirci (Emirce) kelimesinin de seyyidliğiyle ilgisi olmalıdır. Nitekim bazı belgeler, Emirci Sultan Zaviyesi şeyhlerinin Osmanlı Devleti zamanından Cumhuriyet'e kadar Bozok bölgesindeki bütün seyyidlerin kâimmakâmlığı görevini yürüttüklerini göstermektedir.
Gelibolulu Mustafa Âlî, Emirci Sultan'ın 600 (1203-1204) yılında bölgeye geldiğini, sonradan kendi adıyla anılacak olan, o zamanlar gayri müslimlerle meskûn köye yerleşerek zaviyesini kurduğunu söyler. Menkıbeye göre Emîr-i Çin Osman (Emirci Sultan) bu köyü şeyhi Ahmed Yesevî'nin talimatı üzerine seçmiş ve gösterdiği kerametlerle köy halkını Müslüman ederek kendine mürid yapmıştır.
Zaviye arşivinde bulunan vakfiyeler, şeyhin kurduğu zaviyeye otuz üç parça köyün vakfedildiğini göstermektedir ki, bu vakıflar Cumhuriyete kadar sürmüştür. Yine arşivde bulunan muhtelif tahrir örnekleri, bu köylerden çoğunun XIII. yüzyıldaki Moğol istilâsının bakiyesi bazı Moğol oymakları tarafından kışlak olarak kullanılırken XIV. yüzyılda köye dönüştüğünü, bir kısmının da ancak XVI. yüzyıldan sonra bazı Türkmen oymakları tarafından iskân edildiğini göstermektedir.
Anadolu'da Yesevîliğin tarihi bakımından taşıdığı önemin yanı sıra Babaîler isyanı olayında da ayrı bir yeri bulunan Emirci Sultan, isyanın lideri olan Baba İlyas'ın torunu Âşık Paşanın oğlu Elvan Çelebi'nin kaleme aldığı Menâkıbü'l-kudsiyye adlı menkıbevî aile tarihinde (s. 153) Emirci yahut Emirce Sultan, Vilâyetnâme'de geçtiği şekliyle Emircem Sultan olarak anılmış ve Vefâî şeyhi Baba İlyas'ın ileri gelen halifeleri arasında gösterilmiştir.
Böylece gerek XIV. yüzyıl ortalarında yazılmış bu önemli eserin, gerekse Vilâyetnâme'nin ve Âlî'deki menkıbelerin bir arada değerlendirilmesi sonucunda Emirci Sultan'ın, Babaî isyanında yer alan birbirine çok yakın iki tarikat çevresi, yani Yesevîlik ve Vefâîlik ile ilişkisi ortaya konulmaktadır. Emirci Sultanın mezar kitâbesindeki Zilhicce 637 tarihi Babaî isyanının tarihine uymaktadır. Öte yandan Elvan Çelebi, Babaîler'in Emirci Sultan Zâviyesi'nin bulunduğu Ziyaret (Ziyaret-pazarı) mevkiinde Selçuklu kuvvetleriyle yaptıkları bir muharebeden bahsetmektedir. Bütün bunlar Emirci Sultan'ın bu muharebede öldürülmüş olabileceği ihtimalini akla getirmektedir. Nitekim 794 (1392) tarihli vakfiyede Emirci Sultan'ın amcası Hızır Paşa'dan "eş-şehîd" diye bahsedilmesi de bunu teyit etmektedir.
Anadolu'nun Türkleşmesi ve İslâmlaşmasında katkısı bulunan en eski şeyh sülâlelerinden birine ait zaviyelerden olan Emirci Sultan Zaviyesi, bölgenin iskânında önemli bir rol oynamasına rağmen ana yollar üstünde bulunmadığı için pek fazla gelişme imkânına sahip olamamıştır. XIX. yüzyılda Kayseri istikametine giden bazı Avrupalı seyyahlar bu zaviyede konaklamışlardır.
Emirci Sultan Zaviyesi; Bektaşîliğin teşekkülüyle birlikte bu tarikatın Orta Anadolu'daki belli başlı merkezlerinden biri haline gelmiş ve bu kimliğini 1826'-da Bektaşîliğin ilgasına kadar korumuştur. Bu tarihten sonra Nakşibendîliğin hâkimiyetine geçen zaviye 1925 yılına kadar varlığını devam ettirmiş, daha sonra da yıkılmıştır. Emirci Sultan'ın türbesi bölge halkı için önemli bir ziyaretgâh olarak günümüze kadar varlığını sürdürmüştür. Emirce Sultan Türbesi Yozgat turizmi için oldukça büyük önem arz etmektedir. Tanıtılması, adına anma törenleri düzenlemesi ve ülke geneline duyurulması gerekiyor.
KAYNAKLAR : 1-Tarih Bilinci- Tarih Portalı, 2-Yozgat İl Kültür Turizm Müd. Arşivi, 3- TDV İslam Ansiklopedisi, 4- Evlyalar. Net. 5- ASAM Dünya Gündemi, 6- Tarım Orman Bakanlığı Arşivi, 7- Ehli Sünnet Büyükleri- Evliyalar Ansiklopedisi, 8- Türk Töreleri, 9- Tahrir Defterleri- Mehmet Demiryürek. 10- Prof. Ahmet Yaşar Ocak- Emirce Sultan ve Zaviyesi (Kitabı) 11- Ahmet Sargın – Gazete köşe yazıları 12- Tarih Enstitüsü Dergisi.