Sınav Barajının Kaldırılması
Yök aldığı tarihi bir kararla üniversiteye giriş sınavındaki baraj puanı uygulamasını kaldırdı. TYT’de 0.5 Türkçe ya da Matematik net yapan AYT’de alanıyla ilgili 0.5 net yapan adayın puanı hesaplanacak ve adayın üniversiteye yerleşme ihtimali 0.5 netle bile olacak. Zaten adaylar 10 netle 15 netle bile barajı geçebiliyordu ama YÖK bunu bile fazla gördü. Yalnız lütfen dikkat!!! Tıp, Eczacılık, Öğretmenlik vb. alanlardaki sıralama koşulu hala devam ediyor. Aslında barajın kalkması diğer bölümlere göre iş bulma şansı daha yüksek olan bölümler için önemli değil. Fakat kontenjanı boş kalan, öğrenci yokluğundan dolayı kapanma ihtimali olan bölümler ve vakıf üniversiteleri için barajın kalkması kurtarıcı olacak. Mesela aday 0.5 Türkçe ya da Matematikle sıfır fizik, kimya, biyoloji netiyle sayısal alan bilgisi gerektiren sağlıkla ilgili bir meslek yüksek okuluna gidip sağlıkçı olabilecek. Barajın kaldırılmasının eğitimcilere göre tek olumlu yanı adaylarda akademik başarı gerektirmeyen yetenek gerektiren “Beden Eğitimi Öğretmenliği, Antrenörlük vb.” bölümlere girişin kolaylaşması. YÖK’ün barajı kaldırmaktaki savunması, “ Barajın kaldırılması tercih yapabilen öğrenci arasında rekabeti getirecek.”. Murat Anar da bir eğitimci olarak soruyor: “Allah aşkına 0.5 net yapan öğrenci üniversiteye yerleştiğinde hangi akademik birikimle diğer öğrencilerle rekabet edecek?” Oysa daha 2018’de “Yükseköğretim Politikalarında Yeni YÖK” adıyla yayınlanan raporun, üniversiteye giriş sınavlarındaki puanların 2009’dan sonra 3 kez düşürüldüğü anımsatılan kısmında, “Bu uygulama, girdi esaslı bir olumsuzluk oluşturuyor ve eğitimin kalitesini olumsuz yönde etkiliyordu” denilmişti. İlgili bölümde ayrıca “Baraj puanının yükseltilmesi, girdi esaslı bir iyileştirme olup, yükseköğretim süreçlerinde kalitenin yükseltilmesi adına önemli bir adımdır” değerlendirmesi yapılmıştı. Raporda, “Baraj puan uygulaması devam edecek olup, belli alanlarda uygulanan başarı sıralaması şartı da devam etmektedir” sözleri ile barajın olması gerektiğini YÖK tarafından savunulmuştu. “Bu ne perhiz bu ne lahana turşusu, hangi YÖK’e inanalım?
Üniversite Sınavında Barajın Kaldırılması Hayırlı(!!!) Olsun mu?
Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın “mesleki eğitimin yaygınlaştırılması” çağrısına rağmen anadolu ve fen liselerinin sayılarının ve kontenjanlarının giderek artırılması, mesleki ve teknik liselere yeteri kadar öğrenci kalmamasına yol açmaktadır. Eksi matematik net ile fen liselerine giren ve okullarında yan dal eğitimi veren ücretli öğretmenlerden ders alan öğrenciler haliyle üniversite giriş sınavında başarılı olamamakta, hiç bir meslekten anlamayan lise mezunu işsizler ordusu oluşmaktadır. Hem bu duruma hem de hiç tercih edilmeyen üniversite bölümleri sorununa çözüm üretmek isteyen YÖK aldığı kararla üniversite sınavlarında barajı kaldırarak her öğrencinin üniversite okumasının yolunu açmaktadır. YÖK, Adeta Cumhurbaşkanımızın “Mesleki Eğitimin Yaygınlaştırılması” çağrısına karşı çıkarak, 24-25 yaşında iş bulamayacağı bir bölümden mezun olmuş, mesleki bilgisi de olmadığı için ortada kalmış “ üniversite mezunu işsizler ordusu” oluşturmak için kolları sıvamıştır. Tez zamanda bu hatadan dönülmeli zamanında FETÖ taktiğiyle eşe dosta kadro açmak için kurulan işlevselliği tartışılan üniversite bölümleri kapatılmalı, binlerce gencimizin bu bölümlerde heder olmasının önüne geçilmelidir. Genç öğrencilerimize hayal satarak, onların ömürlerinin yarısına yakınını “lay lay lom” bir yaşam şekliyle okul sıralarında harcamaları önlenmelidir. Daha önce sadece meslek liseleri öğrencilerine tanınan ‘sınavsız geçiş hakkı’ dahi hüsranla sonuçlanmışken neredeyse tüm alanlara bu başarısız deneyimi yaymanın gayreti nedendir? Aksine gençler, boş bölümlerde sözde üniversite okumak yerine meslek lisesi atölyelerinde pişmeli, kuaförde çırak, sanayide kalfa, tarlada çiftçi, arabada kaptan olarak hayata atılmalıdır. YÖK’ün bu kararı yanlıştır, bu karar üretim odaklı ve emeğe dayalı meslek dallarını tamamen bitirmektedir. Korkarım ki 10 yıl sonra ne sanayide usta ne de köyde çiftçi bulacağız. Ülkemin geleceği “ üniversite mezunu on milyonlarca işsiz “genç”ten oluşmamalıdır. Bileğinin gücüyle, alnının teriyle rızkını kazanan, elinin nasırından gurur duyan bir toplum olamadığımız sürece ne işsizlik ne de dışa bağımlılık biter. Toplumun önemli bir kısmı işsizken ve kahvehanelerde pişti oynarken inşaatlar işçi bulamıyorsa gençlerin bir meslekle donatılmak yerine vasıfsız yetiştirilmesindendir.
KYK’nın Yurt Sorunu!!!.
İlköğretim, Lise ve Üniversite yıllarında yurtta kalan, kardeşi de KYK yurtlarında kalan bir vatandaş olarak açık yüreklilikle söylüyorum; KYK yurtlarını, yurtlarda devletin bütün imkanlarını kullanarak öğrenciye sunduğu konforu görmezden gelerek eleştirmek: 1.) Kalacak yer sorunu var, yurtlarda yer yok teziyle çelişir. Madem KYK yurtlarını beğenmiyorsunuz neden yer yok giye bağırıyorsunuz derler adama. 2.) Devletin her geçen gün KYK yurtlarını daha konforlu hale getirme uğraşına rağmen bu kurumları öğrenciye sağladığı imkanlar yönünden eleştirmek FETÖCÜ ağzıdır. FETÖ de bir zamanlar kendi evlerinde öğrencinin kalması için KYK’ya iftira atardı. Çoğu öğrencinin evinde dahi görmediği olanakları öğrenciye sunan KYK yurtlarını hedefe koymak akıl mantık işi değil. Tartışacaksak, barajın kalkması ile milyona yakın aday üniversiteli olacak, KYK’nın bu öğrenci artışına karşılık kapasitesi yeterli mi!!? onu tartışalım. Öğrenci kardeşlerimize yapılacak en büyük iyilik, mevcut şartlarda KYK yurtlarındaki kontenjanı yeni yurtlar açarak arttırmak olur.
Dünya Kadınlar Gününü Kutlarken
"Cennet annelerin ayakları altındadır." buyuran bir dine mensup, "Kadınlar insandır, biz erkekler ise İnsanoğluyuz" diyen, erkekle kadının beraber ülke yönettiği, erkeğin kadına "HAN-IM" diye hitap ettiği bir törenin hakim olduğu "TÜRK TOPLUMU"nda 8 Mart'ı Kutladık. Türk Milleti'nde “KADIN” bir gün değil her saniye değerliden nasıl oldu da kadının katledildiği, kadının taciz edildiği, kadına tecavüz ve işkence edildiği bir noktaya geldik? Bunu düşünmek hem devlet hem de millet olarak kadına şiddete karşı bir duyarlılık oluşturmak zorundayız.