Aslında başlığımız ‘Yozgat nereye gidiyor’ olacaktı?

Son anda ‘Yozgat nereye gider’ oldu.

Bu ahval ve düşünce ile yaşadığımız memleketin gidişatına bir göz atalım istiyorum.

Yozgat’ın mevsimleri vardır, Kış Mevsimi, Yağmur Mevsimi, Ramazan Mevsimi, Öğrenci Mevsimi, Gurbetçi Mevsimi, Seçim Mevsimi…

Mevsimleri siz de çoğaltabilirsiniz!

Yaşadığımız şehir öylesine kırılgan ve ince çizgide bir yapıya sahip ki, ekonomisi mevsimsel hareketlerle dahi nem kapa biliyor.

Sonrası yatak döşek bir ekonomik yapı ve durağan şehrin krizlerle yaşayan insanları.

Zaman zaman gurbetteki Yozgatlılar, “Yozgat’ta ne var ne yok, bir yatırım, açılan fabrika, önemli bir gelişme var mı” şeklinde soru sorar, yanıt beklerler.

Devlet yatırımlarına bakıyoruz, ne ala…

Hastaneler, Adliyeler, TOKİ Konutları gibi pek çok kurumun fiziki yapısını güçlendiren yeni binalar.

Her biri şehrin görünümü ve alt yapısını şekillendiren yatırımlar elbette.

Fakat bizler bina yatırımı alırken hemen yanı başımızdaki komşu ilerden Çorum, Kayseri, Kırıkkale ne aldı?

Özel müteşebbis marifeti ile yapılan yatırımlara bakıyoruz…

Yok denecek kadar dipte.

Siyaseten kamu binaları yapıyor, ulaşım noktasında çağ atlatacak çalışmalar yapıyor, pek çok kamu yatırımının Türkiye’de ilkini Yozgat’a kazandırıyoruz ancak istihdamı artıracak özel yatırımlar konusunda zayıf kalıyoruz.

Hal böyle olunca Yozgat’a hiçbir şey yapılmıyor, taş üzerine taş konulmuyor algısı oluşuyor.

Bir müddet sonra yapılan Şehir Hastanesi’nin de Diyanet Eğitim Merkezi’nin de Adalet Eğitim Merkezi’nin de kıymeti kalmıyor.

Başta Yozgat Bozok Üniversitesi olmak üzere şehre yapılan her kamu kurumu kendi çerçevesinde şehre katmadeğer sağlıyor elbette.

Fakat kamunun katma değeri genellikle uzun soluklu getirisi olan yatırımlarla hayat buluyor. Kamusal alandaki işlerin çoğu zaman mesai kavramı ile yürümesinden dolayıdır ki şehre yansımaları da gecikiyor.

Veya siyaset kendi yatırımının önüne set olabiliyor.

Detaya indiğimizde bugün Yozgat’taki kapalı cezaevi inşaatının neden bitmediği, Adalet Eğitim Merkezi’nin hala neden hizmet vermeye başlamadığı, Diyanet Eğitim Merkezi’ndeki gecikmeleri, Bozok Üniversitesi’nin hala sosyal donatı, gelişmişlik ödeneği gibi hakları alamadığı, hatta Roma Hamamı kazılarının akıbetindeki şaibe de dahil pek çok siyasi engel çıkıyor karşımıza.

Siyasetin yaptığına yine aynı siyasetin engel olması, özel yatırımlara olan özlemi ve ilgiyi artırıyor.

Bu şehrin kendi kriz mevsimlerinden kurtulması için evvela özel yatırımların ve yatırımcıların başta siyaset olmak üzere devlet eliyle desteklenmesi gerekiyor.

Ne gariptir biz de özel yatırımı desteklemek farklı ve olumsuz algılanıyor.

Sanki bir suç işlenmiş algısı oluşuveriyor.

Şimdi bir de ben buradan sormak istiyorum, sadece devlet yatırımları, binaları, kamusal yatırımlarla devlet nereye gider?

Bekle ki Et ve Süt Kurumu’nun Süt Bölümü açılsın, bekle ki kapanan fabrikaların açığını kapatacak yatırımlar hayat bulsun.

Bekle ki bekle…